Ömer Faruk Topçu
Ara Kuşak
Ne olacak diye
Sabırsızlıkla bekleyen müziç
İmtihandayken kanter içinde sen
Kapılar eşiğinde baban, oğlun, kızın ve eşin
Ağlayarak seni, beklediler mi hiç
Valizimde kırk senelik, deneyim
Yığılan ecirlerim, hayır mı şer mi
Dönüp de arkıma bakmayacak mıyım?
Seferlerle dolu dünya
Tıklım tıklım hurçlarım
Bir köşesinde kırılmış kalp, kırık kanatlar
Bir köşesinde damızlık, şehrayin ve sevinçler
Seri görülsün diye hesap, açılınca defterler
Bu karmaşıklığın farkına varmayacak mıyım?
O gece hıçkıra hıçkıra neden mi ağladım
Çırpınırdı çemberimde
Rüyaları bence meçhul ebeveyn
Çiğdemlerin düşlerinden
Sevdiğim hayaller beslenirdi Aynısefa ile
Kıskacındaydım ummadığım düşüncelerin
Sıkıştım kırkında kerpetenleşmiş duygulara
Nesillerin arzuları arasında çatlıyor cildim
O gece hıçkıra hıçkıra neden mi ağladım
Bir taraftan binlerce talim karantinada
Evde sınananlara el salladım ürkek ürkek
Bir taraftan kızımı sallıyordum salıncakta
Mutluluktan neşe ile gülerek
Babaannem pencerede içimizde burukluk
Oyuncaklarla dolu önümdeki park
Koşuyor arkamdan oğlum
Paltomda, kartopu yuvarlayarak
Defalardır yaşanan mütahayyir hallerle
Çırpınıyor göğüs kafesim arasında
Eziş büzüş kırk yaşında bir yürek
Dokuz ay bin zahmetle taşındığım,
Kademlerin altına dudaklar koyan
Bahtiyar Müslüman mıyım?
Yoksa, kırk yıl çöl çöl dolaşan zelil Yahudi mi?
Huzeyfeyi görünce sormayacak mıyım?
Kasım, Aralık, Eylül, Ekim
Büyüdüm, ulaştı başım fezaya
Kaynıyor şüphelerim fongur fongur
Ya ağır basarsa terazi sonrası, melanetlerim
Sorarlarsa bir de, kim yıktı bu yıkılanları
O zaman kor ateşlerde yanmayacak mıyım?
O gece hıçkıra hıçkıra neden mi ağladım
Bir taraftan binlerce talim karantinada
Evde sınananlara el salladım ürkek ürkek
Bir taraftan kızımı sallıyordum salıncakta
Mutluluktan neşe ile gülerek