Maruf Özülkü

Maruf Özülkü

Tuğyan Nedir?

Geçtiğimiz günlerde evinin balkonundan düşerek yada düşürülerek vefat eden şarkıcı Güllü'nün katil zanlısı kızı tutuklandı. İddiaya göre kız ana katili. Yargılama devam ediyor.

Konumuz o değil. Konumuz kızın ismi:

Tuğyan.

Merak ediyorum Güllü, bu ismi kızına hangi duygularla vermiştir. İsmin özgün olduğunu mu düşünmüştür yoksa söylenişindeki ahenge mi vurulmuştur?

Çünkü Arapça olan kelimenin anlamı; azgın, hadden aşan...

Kavram olarak da, Allah'a karşı gelen, insanları hak yoldan saptırmak olarak ifade ediliyor.

Doğrusu birçok kişi gibi bu durum benim de dikkatimden kaçmıştı. Değerli Yayın Yönetmenimiz Atilla Yargıcı'nın harika yazısına yapılan bir yorum dikkatimizi çekti. Yorumu yazan güzel yazılarıyla müstefid olduğumuz Raşit Duran idi. Diyordu ki;

"Muhterem hocam, yazı için teşekkür ederim. Bu konuda ilk adım, çocuğa verilecek “güzel bir isim“ olmalıdır. Bu; çocuğun hakkı, ana-babanın görevidir. İsim-müsemma ilişkisi bir gerçektir. Tuğyan ismi tercih edilecek bir isim değildir. Günümüzde maalesef isim konusunda çok özenli olduğumuzu söyleyemem. Selam ve muhabbetlerimle…"

...

Gerek yetiştiği muhit gerekse de icra ettiği meşgale dolayısıyla alabildiğine serbest yaşayan müteveffa şarkıcının kızına bu ismi vermesi ve başına gelenler tam tuğyan halidir.

Allah'tan korkmayan, hayatında ölçü bırakmayan azgınların, canavarlaşması ve en yakındakilere dehşetler felaketler yaşatması beklenen bir sonuçtur.

Sevgi ve saygının temelinde maneviyat vardır. Allah'tan korkmayan ve kuldan utanmayan yaşam biçimi...

Allah'ı tanımayan ve yaratmaktaki muradını mevzu etmeyen eğitim sistemi...

Ve Allah'a yakın olmayan, emirlerinden şiddetle kaçan kökten laikçi ve sefahette Batıdan daha Batıcı terbiyelerin sonucudur bu tuğyanlık haller.

...

Bu haberin dumanı sönmemişken bir tuğyanlık haber de İzmir'den geldi.

İzmir Menderes Adliyesi’nde görev yapan bir hâkimin, Cuma namazı vakti sebebiyle duruşmaya kısa süreli ara vermesi kızılca kıyamete sebep olmuş.

İzmir Barosu, Eski Türkiye kodlarıyla harekete geçmiş ve laiklik uygulamasının zedelendiğine yönelik açıklama yayınlamış.

Öğlen arasına denk gelen Cuma namazına ilişkin tüm memurlara verilen izin genelgesi yürürlükte olmasını da hesap etmeden...

Muhabbet Platformu da konuyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaparak, koparılan fırtınayı göğüslemiştir.

"Şunu açık ve net ifade ediyoruz:

Bir insan, hâkim de olsa, savcı da olsa, en üst düzey kamu görevlisi de olsa; her şeyden önce inanan bir kul olabilir.

Bu hakikat, hiçbir makamın, hiçbir unvanın ve hiçbir ideolojik yorumun iptal edemeyeceği kadar temel bir gerçektir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24. maddesi, din ve vicdan hürriyetini yalnızca bir süs maddesi olarak değil, yaşanabilir bir hak olarak güvence altına almıştır.

Bu güvence; inancı kalpte saklamayı değil, ibadeti fiilen yerine getirmeyi de kapsar.

Dolayısıyla bir hâkimin, farz olan Cuma namazını eda etmek için —üstelik mahkemelerin zaten öğle arası verdiği bir zaman diliminde— duruşmaya ara vermesi; hukuka aykırılık değil, hukukun bizzat gereğidir."

"Anayasal hakkını kullanarak hem görevini hem de kulluğunu hakkıyla yerine getirmeye çalışan hâkimi açıkça ve güçlü biçimde destekliyoruz" denilen açıklamanın şu bölümü de oldukça net bir duruşu ifade ediyor:

"Din ve vicdan hürriyetini hedef alan bu talihsiz açıklaması sebebiyle İzmir Barosu’nu esefle kınıyoruz,

Laikliği bir baskı aracına dönüştüren bu yaklaşımı reddettiğimizi kamuoyuna ilan ediyoruz.

Türkiye, inancı sebebiyle insanların suçlandığı değil; hukukun gerçekten herkes için işlediği bir ülke olmak zorundadır."

...

Laikliği, "Devletin kimseyi inancından dolayı yargılamaması, ayrıma tabi tutmaması" olarak değil,

"Din ve vicdan hürriyetinin en sağlam tesisi olarak değil de...

Dini hayatın her alanında görünür olmaktan çıkarmak, dini anlatan yada hatırlatan her şeye düşmanca tavır olarak algılayan uygulamalardan ibaret sayıyorlar.

Böyle düşünen ve bu düşünceyi idare biçimine dönüştürmek isteyenlerin Türkiyesi geride kaldı. Ama hala eski hastalıklar nüksediyor demek ki...

Oysa şimdi yaraları sarma zamanıdır. "İç cepheyi tahkim etme", " Milli birlik ve kardeşliği" tam tesis etme mesuliyetindeki idarecilerin cesur ve dirayetli uygulamalarını sergileme zamanıdır. Kamuoyunun da gönüllü kuruluşların da kararlılıklarını sergileme vaktidir.

Muhabbet Platformu’nu bu yüzden tebrik ediyorum.

Fanatik, köktenci ve dolaysız yada dolaylı şiddet içeren köhne laikçi yönetme tarzlarının izlerini silme faslındayız.

Yaraları sarma, tuğyanları, tövbe istiğfarlarla temizleme mevsimindeyiz.

Kimse ülkeyi kendi karanlığına çekmeye tevessül etmemelidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve TAMAMI BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.