Derya Atalay
İnsan başıboş bırakılacağını mı zanneder?
Ne garip varlıktır şu insan. Hem sahiplenilmeyi hem de tek başına kalıp kendine yetebilmeyi ister. Bir taraftan yalnızlıktan korkar, sığınılacak bir yer arar yalnız kalınca.. Bir yerlere, birilerine ait olmak ister. Bir taraftan da özgürlüğü, bağımsız olmayı sever. Tek başına kalınca yalnızlık, hasret, gurbet türküleri; hareketleri kısıtlanıp bir başkasına tabi olunca da özgürlük marşları söyler.
Halbuki insan cüz nispetinde hürdür, küll nispetinde ait.
Cüz kadar özgürdür, küll kadar bağımlı...
Cüz gibi yalnızdır, küll gibi kalabalık...
Ama hiçbir zaman başıboş değildir, öyle zannettiği zamanlarda bile.
Özgürlük veya yalnızlık başıboşluk değildir, çok daha haysiyetlidir bu ikisi.
Zira insanın yaratılış karakterine uygun değildir başıboşluk.
Kendisini Yaratan da olsa kimseye hesap vermez başıboş. Yaratılışını başka türlü açıklayamayacağından kabul eder Yaratan'ını. Kabul eder ama O'nu özel hayatına karıştırmak istemez. Çünkü yaratılmaya bedel Yaratan'ı ona bazı vazifeler, bazı görevler verir Kendine ve yaratılmışlara karşı. Bu vazife, bu yük ağır gelince de başıboş olmayı seçer.
Ne çare ki dünya ahiret mutluluğunu arzulayan insanın böyle bir seçim hakkı yoktur.
Boyun eğmesi, biat etmesi, Rab bilmesi gerekir Yaratan' ını. Zira akıl sahibidir insan, boş değildir başı.
Farkı ise diğer canlılardan; aklı ve aklı ölçüsündeki sorumluluğudur.
Başıboş değildir insan. Onu yaratan, yaşatan, kuşatan, perçemlerinden tutan, zerrelerine kadar bilip tanıyan, kendisine karşı bile koruyan bir Rabbi vardır.
Öyleyse
Ondan uzak kalmayı kim ister
Onun gazab nazarını kim diler
Onsuz bir hayatı kim seçer
O gülmeyince bize kim güler
O sevmeyince bizi kim sever
Ondan gayrı sevilmeye kim değer
Aklımız mı kalbimiz mi bize kim ne der
İnsan başıboş bırakılacağını mı zanneder?*
*Kıyamet Suresi 75/36
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.