Sahte diploma skandalı gündeme bomba gibi düştü.

Hiçbir değere sahip olmayan, hiçbir ilkesi, prensibi olmayan kişiler bu tür sahtekarlıklara teşebbüs eder.

Sahte lisans, sahte, yüksek lisans, sahte doktora ve doçentlik belgelerini düzenleyenler kadar, bunlara başvurup da sahte diploma alacak kadar insanlıktan uzaklaşmış kişiler de suçlu.

Bir ara sahte doktor vardı. Şimdi sahte psikolog, sahte mühendis, sahte eczacı vs de var.

Kim bilir daha nelerle ilgili sahtekarlıklar göreceğiz.

Hele şu sahte psikolog. Belediyelerin davetlisi olarak şehir şehir dolaşıyor. Klinik açmış. Adam halı yıkamacısı iken, sahte bir şekilde ege üniversitesinden sahte lisans ve sahte yüksek lisans diploması almış. Onunla televizyon programlarına çıkıyor, şöhret oluyor. Tabiri caizse para basıyor. Bir çok ünlü de onun hastası olmuş.

Ben 25 sene önce birisinin yüksek lisans tezini parayla başkasına yazdırdığını duymuştum. Kendisinde kabiliyet yok. parayı bastırıp tez yazdırıyor. Rusya gibi ülkelerden sahte doktora ve doçentlik belgeleri alanlar olduğunu duyuyorduk.

Şimdi bizim ülkemizde de sahte diplomalarla sahte meslekler icra ediliyor.

Emeği ile, dirsek çürüterek, zaman harcayarak, sağlığını tehlikeye atarak bir yerlere gelenler, elleri öpülesi kişilerdir. Sahtekarların ise yüzlerine tükürmek gerek.

Bir zamanlar FETÖ elamanları böyle sahtekarlıklaryapıyordu. Özellikle doçentlikte yabancı dil şartı 65 iken, bu puanı almak ciddi bir emek ve zaman istediği için çeşitli düzenbazlıklarla, sahtekarlıklarla

Yabancı dil puanları 70-80 olan kişiler vardı. Sonra ne oldu, bu haksızlıklar bir çok kişinin akademik hayatına mal oldu.

Zeki ama zekasını kötüye kullanan insanlar, kanunların, yasaların, uygulamaların açık yönleri bulurlar. Her şeyin online olduğu günümüzde online olarak sahtecilik yapmak daha da kolaylaştı.

Sahte diplomaları üretenler de bu diplomaları almak için sıraya girenler de aynı kapitalist zihniyetin ürünü: Zengin ol da nasıl olursan ol. Köşeyi dön de nasıl dönersen dön.”

Bu anlayış maalesef gençler arasında gittikçe yaygınlaşıyor. Haram yoldan kazanılan, haksızlıkla elde edilen paranın bir kıymeti ve bereketi olmaz. İnsan sahtekarlığın cezasını dünyada da ahirette de çeker.

İş dönüyor, dolaşıyor, inanç ve dini değerler meselesine geliyor. Allah’a ve ahirete kesin olarak inanan ve yaptığı iyilik ve kötülüklerin karşılığın alacağını bilen bir insan sahtekarlık yapmaz. Kimseyi ve kendini asla aldatmaz.

Başta iman esasları çok sağlam bir şekilde öğretilmeli, öğretmekle kalmamalı, içselleştirmeli. Doğruluk, yalan söylememe, güvenilir olma gibi insani, islami ve ahlaki değerlerle donatmalı.

Bu değerler çocuklara öğretilirken de güzel örnek olmaya dikkat etmeli. Bu ve benzeri değerler sadece lafla, sözle öğretilmez. Güvenilir olmayı öğretirken, güvenilir bir kişi olmazsan karşıdaki çocuğun güvenilir biri olması mümkün değil. Doğru sözlü olmaya öğretirken, sürekli yalan söylerken çocuğun doğru sözlü olması imkansız.

Sahtekarlık peşinde koşan insanların çoğalmasını istemiyorsak, sağlam bir dini, ahlaki eğitim şart. Bu da okullardaki sathi, samimiyetsiz eğitimle olmaz. Her anne-baba aynı zamanda çocuğun ilk öğretmenidir. Dini ve ahlaki değerler aile okulunda öğrenilir ve uygulanırsa, yarının büyükleri ahlakli, doğru sözlü, güvenilir kimseler olurlar.