Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Depremle İlgili Üç Soru Üç Cevap

Soru: Depremde meydana gelen enkazdan kurtulanlarla ilgili bazı esrarengiz olaylar anlatılıyor. Örneğin bir anne bir enkazda kurtarma çalışmaları yapanların yanına geliyor. Bu enkazın şu katında benim iki tane çocuğum var. Onlar yaşıyor, diyor. Gösterilen yeri yavaşça kazıyorlar iki çocuğu kurtarıyorlar. Sonra çocuklara durumu anlatıyorlar. Çocuklar ise annelerinin dört sene önce öldüğünü söylüyor. Acaba böyle bir şey olabilir mi?

Cevap: Yüce Allah’ın her şeye gücü yeter. Yaşamasını murat ettiği insanların hayatta kalmasını sağlayacak sebepleri de meydana getirir. Ölmüş bir anne nasıl gözükebilir diye bir soru akla gelebilir. Allah dilerse anneyi diriltir, tekrar öldürür. Veya yüce Allah bir meleğini anne şeklinde gönderir. Çünkü biz biliyoruz ki, Yüce Allah meleği bazen insan kılığında gönderir. Peygamberimize vahiy getiren Cebrail’in Dıhye isimli bir sahabi şeklinde geldiğini biliyoruz.

Buhari’de zikredilen bir olay da bize meleklerin insan kılığında dünyaya gönderildiğini göstermektedir:

KEL KÖR ABRAŞ HADİSİ

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre kendisi, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

“İsrâil oğulları arasında biri ala tenli (abraş), biri kel, biri de kör üç kişi vardı. Allah Teâlâ onları sınamak istedi ve kendilerine bir melek gönderdi

Melek ala tenliye geldi:

- En çok istediğin şey nedir? dedi. Ala tenli:

- Güzel (bir) renk, güzel (bir) ten ve insanların iğrendiği şu halin benden giderilmesi, dedi. Melek onu sıvazladı ve ala tenlilik gitti, rengi güzelleşti. Melek bu defa:

- En çok sahip olmak istediğin mal nedir? dedi. Adam:

- Deve (yahut da sığır)dır, dedi. Ona on aylık gebe bir deve verildi. Melek:

- Allah sana bu deveyi bereketli kılsın! diye dua etti.

Sonra kele gelerek:

- En çok istediğin şey nedir? dedi. Kel:

- Güzel (bir) saç ve insanları benden uzaklaştıran şu kelliğin giderilmesi dedi. Melek onu sıvazladı, kelliği kayboldu. Kendisine gür ve güzel (bir) saç verildi. Melek sordu:

- En çok sahip olmak istediğin mal nedir? Adam:

- Sığır… dedi. Ona da gebe bir inek verildi. Melek:

- Allah sana bunu bereketli kılsın! diye dua ettikten sonra körün yanına geldi ve :

- En çok istediğin şey nedir? dedi. Kör:

- Allah’ın gözlerimi iâde etmesini ve insanları görmeyi çok istiyorum, dedi. Melek (onun gözlerini) sıvazladı. Allah onun gözlerini iâde etti. Bu defa Melek:

- En çok sahip olmak istediğin şey nedir? dedi. O da:

- Koyun… dedi. Bunun üzerine ona döl veren bir gebe koyun verildi.

Deve ve sığır yavruladı, koyun kuzuladı. Neticede birinin vâdi dolusu develeri, diğerinin vâdi dolusu sığırı, ötekinin de bir vâdi dolusu koyun sürüsü oldu.

Daha sonra melek ala tenliye, eski kılığında geldi ve:

- Fakirim, yoluma devam edecek imkânım yok. Gitmek istediğim yere önce Allah sonra senin yardımın sâyesinde ulaşabilirim. Rengini ve cildini güzelleştiren Allah aşkına senden yolculuğumu tamamlayabileceğim bir deve istiyorum, dedi.

Adam:

- Mal verilecek yer çoook, dedi. Melek:

- Ben seni tanıyor gibiyim. Sen insanların kendisinden iğrendikleri, fakirken Allah’ın zengin ettiği abraş değil misin? dedi. Adam:

- Bana bu mal atalarımdan miras kaldı, dedi. Melek:

- Eğer yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin, dedi.

Sonra melek, eski kılığına girip kelin yanına geldi. Ona da abraşa söylediklerini söyledi. Kel de abraş gibi cevap verdi. Melek ona da:

- Yalan söylüyorsan, Allah seni eski haline çevirsin! dedi.

Körün kılığına girip bu defa da onun yanına gitti ve:

- Fakir ve yolcuyum. Yoluma devam edecek imkânım kalmadı. Bugün önce Allah’ın sonra senin sâyende yoluma devam edebileceğim. Sana gözlerini geri veren Allah aşkına senden bir koyun istiyorum ki, onunla yoluma devam edebileyim, dedi. Bunun üzerine (eski) kör:

- Ben gerçekten kördüm. Allah gözlerimi iâde etti. İstediğini al, istediğini bırak. Allah’a yemin ederim ki, bugün alacağın hiçbir şeyde sana zorluk çıkarmayacağım, dedi. Melek:

- Malın senin olsun. Bu sizin için bir imtihandı. Allah senden razı oldu, arkadaşlarına gazap etti, cevabını verdi (ve oradan ayrıldı). Buhârî, Enbiyâ 51; Müslim, Zühd 10

Bedir Savaşında düşmana karşı Yüce Allah’ın binlerce melek ile Müslümanlara yardım ettiği ayetlerle sabittir. Bu durumda yüce Allah’ın melekleri insanlara çeşitli şekillerde yardıma göndermesi dinimizin prensiplerine uygun bir durumdur. Bu hususta dine aykırı bir durum söz konusu değildir. Bazı insanlara yardımını gönderip bazılarına göndermemesi ise tamamen Allah’ın dilemesiyle ilgili bir konudur.

Soru: Depremde enkaz altında kalıp ölenlerin ölümü kader midir? Sağlam evlerde otursalardı yine ölecekler miydi?

Cevap: Deprem dünyanın kaderidir. Allah her şeyi planladığı gibi bunu da planlıyor. İnsanların ölümü çürük evlerin yıkılması sebebiyle oluyor. Buna göre eğer insanlar sağlam evlerde otursalardı bu ölen insanlar yaşayabilir miydi, sorusu akla geliyor. Ehli sünnetin dışındaki mezheplere göre kimisi “evet ölürdü” diyor, kimisi “hayır ölmezdi” diyor. Ehli sünnet ise “bunu biz bilemeyiz Allah bilir” diyor. Yani enkaz altında kalanların sağlam evde otursalardı ölüp ölmeyeceği bizce malum değil meçhuldür. Yani yaşama ihtimallerinin de olduğu söylenebilir. Bu yüzden deprem gerçeğini bilip evlerimizi tedbir olarak depreme gerçekten dayanıklı sağlam olarak yapmamız gerekir.

Soru: Bazılarının iddia ettiği gibi Malik-ül Mülk yazıp duvara asmak evi yıkılmaktan korur mu?

Cevap: Bunun dinen hiçbir dayanağı yoktur. Sen evin kolonlarından çal, dükkan için kolonlarını kes. Demirini yeteri kadar ve düzgün kullanma. Temelini sağlam yapma. Sonra de ki şu ismi as kurtulursun. İnsanlara yalan söylememek lazım. Dua önemlidir. Ama fiili dua, kavli duadan önce gelir. Tarlayı sürmeden, tohum ekersen sonra da Allah’a bol mahsul için dua edersen bunun sana hiçbir faydası olmaz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.