Kâinatın Mührü

(Mesnevi-i Nuriye Dokuzuncu Lem'adan mülhemdir)

Ey göklere bakan göz, toprağa eğilen gönül!
Görmez misin? Bir damla suda denizlerin sırrı gizli;
Bir zerrede kâinatın mühürü saklıdır.

Bir hücre, küçücük bir saraydır;
DNA’sı ise 3 milyar harften dokunmuş bir ilahî şiirdir.
Nasıl ki tek bir şair, divanının her beyitinde aynı kalemi hissettirir;
O kudret de, hücreden insana, insandan galaksiye aynı harfleri işler.

ahmet-yilmaz-kainatin-muhru.jpeg

Bir arı, kanadını titretir;
O titreme bahar ormanlarını yeşertir.
Çünkü onun küçücük vazifesi,
dünyanın sofralarını donatır.
Sor öyleyse: Bu narin kanada kim yükledi bu ağır yükü?
Arı der ki: “Benim sanatkârım, bütün ekosistemin sultanıdır.”

Göğe çık!
Samanyolu’nu seyret…
400 milyar yıldız, bir kudretin emriyle
bir semavî zikre durmuştur.
Her biri ayrı ışık, ayrı ateş;
ama aynı ahenk, aynı denge!
Tıpkı bir orkestrada, farklı çalgıların tek bir şefe bakması gibi,
yıldızlar da tek bir kudretin batonu altında dönüp durur.

Toprağa dön!
Bir çekirdek, karanlıkta açar gözünü;
bir damla suyla, bir zerre toprakla
koca bir çınara dönüşür.
Çekirdek fısıldar: “Benim Rabbim, sadece beni değil,
yeryüzünü ve gökleri de terbiye eden Zât’tır.”

Ve bütün kâinat bir ağız olup söyler:
“Biz dağınık değiliz, biz başıboş değiliz.
Birbirine yaslanmış taşlar gibi,
birbirine bağlı yıldızlar gibi,
hepimiz bir elin nakşı, bir kalemin yazısıyız.”

İşte buna Hâtem-i Tevhid denir:
Birlik mührü, varlığın alnına vurulmuş ilahî imza.
Bir hücrede, bir arıda, bir yıldızda, bir çiçekte…
Aynı mühür, aynı imza, aynı şahitlik:
“Bizi yaratan birdir, bizi idare eden tektir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.