Mehmet Fatih Beyaz

Mehmet Fatih Beyaz

“Kıymet-Şinas Olmak”

Kıymet bilmek nasıl olur? Kıymetşinaslık neye karşı yapılır? Bilhassa bu dehşetli zamanda en büyük kıymetşinaslık neye ve kime olmalı? Asıl sorumuz ise günahların ve fitnelerin en yoğun olduğu bu ahir zamanda ehl-i imana bir rahmet eseri olarak gönderilen Risale-i Nur’lara karşı nasıl kıymetşinas olunur? Bu manadaki soruları, çoğu zaman nefsimi muhatap alarak kendime sorarım. “Elimdeki mücevheratların değerini ve kıymetini biliyor muyum? Ben neye sahibim? Neye sahip olduğumun farkında mıyım? Kitaplık dolabının yanından geçerken acaba bu kitaplıkta ne tür bir tılsım var? İçinde ne gibi şifreler var?” Bunlar gibi birçok soruyu nefsimle muhasebe suretiyle yapmışımdır. Kafamı kurcalayan ve kemiren bu sorulardan kurtulmak elbette ki çok zor oldu. Hadsiz hamd ve senalar olsun O Zat’a ki bizleri yine bu girdaptan ve çetrefilli yollardan sahil-i selamete çıkardı.

Bir gün, enfüsi ve hususi okumalarımda Risale-i Nur’un hakkaniyetine ve kudsiyetine dair bir ifadeyle karşılaşınca ruhum bütün bu manevi ızdıraplardan sıyrılıp manevi bir atmosfere girmeye başladı. Risale-i Nur’un, ne olduğuna dair bizzat müellifinin yani Bediüzzaman hazretlerinin dilinden sizlere aktaralım: “Netice-i hayatım ve sebeb-i saadetim ve vazife-i fıtratım olan Resail-ün Nur…”

Kullanılan bu ifadelere bakınca, ilk okuyuşta belki bizler için bir anlam ifade etmeyebilir ya da içindeki manayı anlayamamaktan ötürü gafletle okuyup geçebiliriz. Ama dikkat, teenni ve tefekkürle kelime kelime okunulsa bu manaların bizleri bu âlemden çıkarıp manevi, ebedi ve sermedi âlemlerde gezdirdiğini görebilir ve hissedebiliriz.

Risale-i Nur’ları, ilk okuduğum zamanlarda bu Nur’ların ehemmiyetine dair başka yerlerde ruhumda derin izler bırakan ifadelere rastladım. Risale-i Nur, hakkında Hüsrev Ağabeyimizin ebede kadar unutulmayacak iltifatını okuyunca adeta halet-i ruhiyem safileşti, berraklaştı, şevk ve sürura gark oldu.

İşte o ibareler:

Bugünde Mele-i A'lânın arzda medar-ı süruru
Bugünde sekene-i arzın Mele-i A'lâda medar-ı iftiharı
Bugünde Habibullah'ın medar-ı nazarı
Bugünde müslümanlığın sertacı
Bugünde hak tarîklerin şahı
Bugünde hakikatların imamı
Hem bugünde Mahbub-u Hüda
Hem bugünde allâme-i asır
Hem bugünde zulmetin nuru
Hem bütün günlerde serdar-ı hidayet

Hem Molla Said-ün Nursî
Hem Bedîüzzaman el-Fahrüddevranî...

Hüsrev (R.H)

  • Risale-i Nur, mü'minlere; Kur'an'dan hedaya-yı hidayet, kevneyn-i saadet, mazhar-ı şefaat ve feyz-i Rahman'dır.
  • Risale-i Nur, kâfire hazan, münkire tufan, dalalete düşmandır.
  • Risale-i Nur, Kur'an ve Hadîs'ten sonra sertac-ı evliya, sultan-ül eser ve zübdet-ül meâni ve atâyâ-yı İlahî ve hedaya-yı Sübhanî ve feyyaz-ı Rahmanî'dir.
  • Risale-i Nur, mev'id-i Ahmedî (A.S.M.) ve müjde-i Haydarî (R.A.) ve beşaret ve teavün-ü Gavsî (K.S.) ve tavsiye-i Gazalî (K.S.) ve ihbar-ı Farukî (K.S.)dir.

Halil İbrahim (R.H.)

Elbette ki Risale-i Nur’un hakkaniyetine dair söylenilecek çok şeyler var. Risale-i Nurlar, hakkında şimdiye kadar sayısız makaleler, bildiriler, sempozyumlar, çalıştaylar, konferanslar ve daha nice çalışmalar yapılmıştır. Hayatıma dokunan ve bende ciddi ameliyat-ı cerrahiyeler yapan bu ibareler beni gaflet uykusundan uyandırıp daha çok meşgul olmaya ve ciddi manada okumaya sevk etti. Risale-i Nurlar üzerinde tefekküri okumalar ve çalışmalar yapmak en büyük gaye-i hayalim oldu. Nur’un bahçesine ve çeşmesine dalıp nimetlerinden tatmak ve içmek ruhumda, kalbimde ve duygularımda tarifi imkânsız lezzetler hissettiriyordu.

Okudukça ruhumda manevi inkişafatlar ve ruhi inkılabatları anlamamak ve hissetmemek mümkün değildi. Manevi sürur ve neşe kaynağım olmuştu. Başka yerlerde derman aramaya gerek yokmuş. Ne var ki şimdiye kadar arpa ambarı içinde açlıktan ölen tavuk misali bizler de elimizin altındaki mücevheratın kıymetini bilememiştik. Elimizde manevi gıda hükmünde olan Risale-i Nur eserleri varken ruhumuzu bunlarla doyurmayıp dünyevi hissiyatlara alet olmuşuz. Rabbimize hadsiz hamd-u senalar olsun ki okudukça ve meşgul oldukça ülfet perdeleri kalktı maddi ve manevi dağdağalar ve sıkıntılar izale oldu, yok oldu, zulmet karanlıkları çöktü, yerini manevi sürurlar ve marifet nurları aldı.

Bundan hareketle asıl kıymetşinaslık, bizleri dünyevi her türlü günah ve sefaletten arındıran, bu dünyada misafir olduğumuzu hissettiren, dünyanın fani ve çirkin yüzüne bakıp kalben bizi ondan uzaklaştıran, kulluk cihetini insana her daim hatırlatan, bizlere ebedi hayat olan ahiret hayatını bizlere kazandıran, bu zamanda Kur’an’ın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nur’lara karşı olmalıdır.

Risale-i Nur’lara karşı kıymet bilmek; kıymetini tam idrak edip, vaktimizi boş ve malayani şeylerle geçirmek yerine ciddi manada çok okuyup istifade etmekle mümkün olabilir. Cenab-ı Hak, hakkıyla kıymet bilip kıymetini derk edenlerden eylesin, Üstadımız gibi Risale-i Nur’ları hakkıyla okumayı, idrak etmeyi ve yaşamayı nasip etsin inşallah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum