Atilla Yargıcı
Düşünce / Dikkat Odağını Değiştirmek Niçin Gerekli?
Biz insanları diğer varlıklardan ayıran en önemli hususlardan birisi aklımız ise diğeri de irademiz. Aklımızla düşünürüz, irademizle karar veririz. bu iki ilahi hediyeyi ve emaneti doğru bir şekilde kullandığımızda mutlu ve huzurlu oluruz. Bir başka ifadeyle bir çok sıkıntı ve problemlerden kurtuluruz.
Aklımız temyiz görevini yapar. Yani iyi ile kötünün, faydalı ile zararlının ayrımını yapar. Böylece neyin iyi, neyin kötü, neyin yararlı neyin zararlı olduğunu idrak ederiz. İrademizle de tercihte bulunur, karar veririz. Bu tercihlerin sonuçlarına da katlanırız artık. Yanlış tercihler bizi sıkıntılara sokar, doğru tercihler de bizi sıkıntılardan kurtarır. Bu durumda irademizin iyi eğitilmiş olması da çok önem arz eder.
İrademizin en büyük özelliği içinde bulunduğumuz duruma odaklanma halini değiştirme gücüne sahip olması. Bunun farkında olmak aslında bir çok sorunun da çözüm kaynağıdır. İnsan hep iyiyi, hep güzeli ister, iyilik ve güzelliğe, huzur ve mutluluğa doğru hamleler yapar. Bu yüzden irademizin değiştirme gücünü mutsuzluk, huzursuzluk, olumsuzluk durumlarını, stresli ve depresyonlu durumlarını ortadan kaldırmak için kullanmalıyız. Allah’ın insana verdiği en önemli özelliklerden birisidir bu. İradesinin değiştirme gücünün farkına varan kimseler, kriz anlarında krize değil, bu krizi nasıl fırsata çevireceğine odaklanır. Krizle zarar görecekken, krizden çok büyük faydalar elde edebilir.
Viktor Franklin’in geliştirdiği Logoterapi’de bu düşünce/dikkat odağını değiştirme tekniği insanın psikolojik olumsuz hallerini olumluya dönüştürmek için kullanılır. Bunun özü de şudur: Olumsuz, insanı huzursuz ve mutsuz eden durumlar çoktur. İnsan aklını ne kadar bu huzursuz ve mutsuz edici durumlarla meşgul ederse huzursuzluğu, sıkıntısı, problemleri o kadar artar. İnsanın yüksek stres, kaygı ve depresyon durumlarını yaşamasına sebep olur.
Bu yüzden düşünce odağını/dikkat odağını irademizin gücüyle değiştirme alışkanlığı edindiğimiz zaman, sorun üzerinde değil, sorunun çözümü üzerinde yoğunlaşırız. Ya da mutsuz edici bir hali, örneğin bir hastalığa, en yakınımızı kaybedişimizin üzüntüsüne odaklanıp sıkıntı çekmek yerine, hayatın mutluluk kaynağı olan, sevinç meydana getiren yönlerine odaklanabiliriz. Bu durumda bizi rahatsız eden olumsuz duygu ve düşüncelerin zihnimizi, hayalimizi, duygularımızı meşgul edip huzursuz etmesini engellemiş oluruz.
Bu düşünce ve dikkat odağını değiştirme tekniğini Said Nursi’nin eserlerinde de görürüz. Said Nursi Hastalar Risalesinde hastalığı merak etmemek gerektiğini söyler. Çünkü merak insanın hastalığa tam olarak odaklanmasını sağlar, bu odaklanma ile kendisine bir çerçeve çizer ve onun etrafında dolaşır. Bu da insanı çok ciddi boyutlarda rahatsız eder.
Bu yüzden Said Nursi, merakın hastalığı artıracağı öngörüsünde bulunur. Çünkü o takdirde düşünce yalnızca hastalık üzerine odaklanır. Halbuki insan hastalığın Allah tarafından verildiğini, bir amacının olduğunu düşündüğünde, sabırlı davranıp şikayetçi olmadığında hastalık vasıtasıyla çok büyük sevaplar kazanabilir. Bu sebeple insana sabırla çok sevaplar kazandıran hastalığın da bir nimet olduğunu, bu hastalık nimetine de şükretmek gerektiğini hatırlamak gerekir. Bu faaliyet, düşünce dikkat odağını değiştirme anlamına gelir. O halde hastalığa değil, hastalığın sevap kazandıran bir durum olduğuna odaklanmak bizim özgür irademizin elinde.
21. Sözün İkinci Makamında ise Said Nursi, insanın iradesi dışında tedayi-i efkar, yani çağırışım sebebiyle Allah’ın huzurunda iken çok lüzumsuz bazı şeylerin aklına gelebileceğini bildirerek, böyle bir kötü çağrışımla başı belada olan bir insanın telaş etmemesi, farkında olur olmaz lüzumsuz şeyle meşgul olmayı bırakması gerektiğini dile getirir. Bu meşgul olmama odak ve dikkat değiştirme anlamına gelir. Bu lüzumsuz şeylerle, akla gelen olumsuz fikirlerle, hayale gelen yanlış resimlerle sürekli meşgul olmak, insanda alışkanlık meydana getirir. Bu da Said Nursi’nin ifadesiyle bir hayali hastalığa dönüşür.
O halde olumsuz durumlara odaklanmamak gerekir. İradesiz hayalimize gelen, aklımıza gelen yanlış ve kötü fikirlerin bize zarar vereceğini düşünerek onunla meşgul olmak insana zarar verir. Bunları düşünmeyi bırakmak, tetkik etmemek, irademizi, düşüncemizi, dikkatimizi farklı olumlu şeylere kaydırmak suretiyle bizi sıkıntıya sokacak şeylerden uzaklaşabiliriz.
Bir şey üzerinde çok uzun süre düşünmek insanı rahatsız edebilir. Düşünce, dikkat ve tefekkür odaklarımızı irademizle değiştirmek suretiyle bizi rahatsız edici yanlış bir takım fikir ve davranışlardan kurtulmuş oluruz. Örneğin bazen şeytan insana inançla ilgili, ibadetlerle ilgili çeşitli vesveseler verir. Bu durumda “Bu da benim aklıma, hayalime nereden geldi?” diye meşgul olduğumuz ve “Bu benim inancıma zarar verir?” diye düşündüğümüz zaman bunun bize zarar vermesi mümkündür.
Ama bu şeytani vesveseleri fark eder etmez, zihnimizi başka şeyleri düşünmeye yönlendirirsek, dikkatimizi başka şeyler üzerine yoğunlaştırırsak, bu vesveseden kurtuluruz. Bu tür vesveselerden kurtulmak için dikkat ve düşünce odağını değiştirmenin en kestirme yolu da dua etmek, şeytanının vesveselerinden Allah’a sığınmaktır. Bu duadan sonra yüce Allah zihnimizin ve dikkatimizin odağını değiştirmemize yardım eder. biz de başka bir konuyu düşünmeye başlarız.
İrademizin gücünün farkında olmalıyız. İrademizle düşünce ve hayal cehennemlerimizi cennetlere çevirebiliriz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.