Boykot Engelleyiciler

Boykot, ticari yaşamda belli kişiler veya ticari işletmelerle iş yapmamaya veya onlarla ekonomik ilişkilerden organize bir şekilde kaçınmaya yönelik davranışlar olarak tanımlanabilir. Boykotu herkes kişisel olarak uygulayabilmektedir. Ancak boykotun başarılı olmasını sağlayan en önemli etken organize yapılmasıdır.

Osmanlı topraklarında yaşanan boykotun temelleri bağımsızlık ve antiemperyalizmle birlikte atıldı. II. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra, 6 Ekim 1908’de Bosna-Hersek’in Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edilmesinin ardından Avusturya-Macaristan İmparatorluğu mallarının satıldığı mağazalara ve hizmetlerinin verildiği kurumlara karşı boykot gerçekleştirilmişti. Bediüzzaman hazretleri de o yıllarda “Ekonomik Savaş” olarak nitelediği boykotu ciddi anlamda teşvik etmiştir. Bediüzzaman hazretleri ekonomik savaşın önemini şu şekilde vurgulamıştır: “Siz Avusturya'ya güya boykot yapıyorsunuz; hem onun gönderdiği kalpakları giyiyorsunuz. Ben ise bütün Avrupa'ya boykot yapıyorum. Onun için yalnız memleketimin maddî ve mânevî mamulâtını giyiyorumİşte o hamalların, Avusturya'ya karşı, benim gibi bütün Avrupa'ya karşı boykotajları ve en müşevveş ve heyecanlı zamanlarda âkılâne hareketlerinde bu nasihatin tesiri olmuştur. Padişaha karşı irtibatlarını tâdil etmeye ve boykotajlarla Avrupa'ya karşı harb-i iktisadî açmaya sebebiyet verdiğimden, demek cinayet ettim ki, bu belâya düştüm.

Geçmiş yıllarda İsrail Terör Devletinin Gazze’yi bombaladığı zamanlarda ara ara geçici boykotlar uygulanmış ancak çok kapsamlı olamamıştı. O yıllarda uygulanan boykot sınırlı sayıda firma ile sınırlı tutulmuştu. Ayrıca saman alevi misali uygulanıp sonlandırılmıştı. 7 Ekim sonrası İsrail’in uyguladığı soykırım boykotu bambaşka bir yere taşıdı. İsrail menşeli firmalara karşı çok kapsamlı ve kararlı bir boykot uygulanmasına yönelik kamuoyunda ciddi bir hassasiyet oluştu. Sosyal medyanın boykot konusundaki etkisi de unutulmamalıdır. Sosyal medyada üretilen içeriklerle boykot konusunda önemli bir duyarlılık oluşturuldu.

Boykot konusunda toplumda çok ciddi bir duyarlılık oluşmuşken, buna engel olmaya çalışanlar da rahat durmamaktadır. Boykot konusunda ciddi adımlar atan insanların şevkini/motivasyonunu kırmak için kırk dereden su getirmeye çalışmaktalar. Bir kısım insanlar cehaletten diğer kısım Müslüman düşmanlığından dolayı böyle hayırlı bir işin muzır manileri olmaya çalışmaktadır. İslam/Ümmet düşmanlığından dolayı Gazze’deki soykırımı “insani/vicdani” olarak bile göremeyen bir kesimden bahsediyoruz. Bir ağaç için ortalığı ayağa kaldırıp 10 binden fazla çocuğun katledilmesine sessiz kalan bir güruhtan bahsediyoruz. Bu kesim boykota insanları davet edenlere her fırsatta engel olmaya çalışmaktadır. “Ona bakarsanız ‘şu’ da onların malı… Ona bakarsanız uçağa da binmemelisiniz… Ona bakarsanız yerli mallar da onların…” tarzı sinsi söylemlerle boykotu bir “çıkmaz sokağa” hapsetmeye çalışmaktalar. Bu tür şeytani, sinsi söylemler asla bizi boykot silahını bırakıp teslim olmaya itmemelidir. "Bir şey bütünüyle elde edilmezse, tamamen de terk edilmez" düsturu ile hareket edip boykotu umumileştirmeliyiz.

Selam ve dua ile…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.