Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

“Namazları, özellikle de orta namazı muhafaza ediniz. Saygı ve bağlılık içinde Allah’a kulluk edin.”
(Bakara:2/238)

Bu ayette namazın önemine vurgu yapılıyor. Orta namazla ilgili birçok rivayetler var. Orta namazın ikindi, öğle, akşam, sabah namazları olduğu rivayet ediliyor. Bazı alimler, ayetteki orta namazın bütün farz namazların önemini belirtmek için “gizli” bırakıldığını bildiriyor. Gerçekten de burada önemli olan sadece bir namaz değil, bütün farzlardır.

Namazı korumaktan maksat, namazları tadil-i erkan ile kılmak, vaktinde kılmak, namaza devam etmektir. Peygamberimiz (s.a.v) en faziletli amellerin başında vaktinde kılınan namaz geldiğini beyan ediyor. Bir başka hadiste de namazı vaktinde kılmak için acele etmek gerektiğini bildiriyor. İnsan namazını muhafaza ederse Allah da insanı muhafaza eder.

İnsan namazı muhafaza ettiğinde, Allah’ın da namaz vasıtasıyla insanı koruması iki şekilde olur: Bunlardan birincisi, insanın günahlardan ve çirkin şeylerden korunmasıdır. Çünkü Allah bir başka ayette “innessale tenhe anilfahşai velmünker” buyuruyor. Yani; “Muhakkak ki namaz insanı fahşa ve münkerden, yani kötülüklerden alıkoyar.” Çünkü namazı sürekli ve vaktinde kılan, tadil-i erkana riayet eden kimse, her gün beş defa Allah’ı ve Allah’ın emirlerini, yasaklarını hatırlar. Zaten namaz da bir ayette bildirildiği gibi Allah’ı hatırlamak için yapılan bir ibadettir. Bu da insanı kötülüklerden uzak tutar.

İkincisi de, namazın insanı bela ve musibetlere karşı korumasıdır. Çünkü bir başka ayette “Namaz ve sabırla Allahtan yardım dileyin” buyuruluyor. O halde namaz kılana Allah yardım eder. Onu bela ve musibetlerden korur. Namaz bir bakıma da insan bedeninin bir sadakası olduğu için de insanı Allah o ibadeti vasıtasıyla musibetlerden muhafaza eder. Buna rağmen musibetlere, hastalıklara maruz kalan insanlar hakkında o hastalık ve musibetin daha hayırlı olduğunu düşünmek gerekir.

Diğer taraftan namaza devam eden bir insanın basireti nurlanır, Allah’a münacattan lezzet alır. Allah’ın emirlerini tutmak, yasaklarından kaçınmak ona daha kolay gelir. Aynı zamanda insanın kulluk ahlakıyla ahlaklanması da kolaylaşır. Böyle bir insan nefs-i emmaresinin emirlerine boyun eğmez, şeytanın vesveselerine kulak vermez.(Beyzavi, I, s.551)

Ayrıca ayette, namazda konuşulmaması, Allah’ı anmanın, zikretmenin dışında bir şeyle meşgul olunmaması isteniyor.

Bu ayetten ayrıca şunu da anlayabiliriz: Namaz vakitleri insanın gaflete düşmesi ihtimalinin çok olduğu vakitlerdir. Sabah namazı vakti uykunun ağır ve tatlı olduğu bir zamandır. Bu yüzden namazın uykudan hayırlı olduğunu düşünerek üşenmeden namaza kalkmalı ve çocuklarımızı da kaldırmalıyız.

Öğle vakti özellikle sıcak bölgelerde yatma, dinlenme vakti olduğundan namazın geciktirilmesi ya da geçirilmesi söz konusu olabilir. Namaz istirahatten hayırlıdır diyerek yine büyük bir şevkle namaza koşmalıyız.

İkindi namazı vakti, işlerin meyvelerinin alındığı bir zamandır. Hesapla kitapla uğraşırken namaz sıkıntıya düşebilir. Bu yüzden “namaz hesaptan hayırlıdır” deyip namaza öncelik vermeliyiz.

Akşam namazı çabuk geçer ve çoğu kimsenin işi bıraktığı zamana denk gelir. Bu yüzden namaz eve ulaşmaktan daha önemlidir deyip önceliği namaza vermek gerekir.

Yatsı namazı da nasıl olsa geçmez deyip gece yarısına kadar ertelenmesi muhtemel bir namazdır. Gece vakti uyku ağır basar da, gece kalkar kılarım gibi şeytanın bir aldatmacası ile karşılaşmak mümkündür. Bu yüzden Yatsıyı da zamanında kılmak gerekir.

Biz namazlarımızı korursak, Allah da namazlar vasıtasıyla bizi korur. Bu koruma hem bu dünyada, hem de ahirette olur. Önemli olan namazı Allah’ın bize verdiği nimetlere karşı bir şükür düşüncesiyle kılmak ve üşenmeden namaza kılmaktır. Unutmayalım ki sadece münafıklar namazı üşenerek kılarlar.

www.muhabbetmedya.com