‘İyiliği emreden, kötülükten men’eden’ ayetindeki kimseler olmazsa...

‘İyiliği emreden, kötülükten men’eden’ ayetindeki kimseler olmazsa...

‘İyiliği emreden, kötülükten men’eden’ ayetindeki kimseler olmazsa başımıza neler gelir?

Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

“Sizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men’eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar felaha, kurtuluşa erenlerdir.”

(Ali İmran,3/104)

Müslümanların içinden bir grup insan çıkmalı. Bunların asıl görevleri hayra çağırmak, iyiliği emretmek, kötülüğe men’etmek olmalıdır. Bütün insanların bu görevi yapmaları imkansızdır. Her insan gücü yettiği kadar, bildiği öğrendiği kadar insanları hayra, Kur’an’a ve sünnete çağırmalıdır. Ama bir grup insanın da görevi sadece bu olmalıdır. Bunlar İslam’ı, Kur’an’ı hadisleri iyi öğrenip, mümkün olduğu kadar yaşamaya çalışarak insanlığı hayra çağırmalıdırlar. Bunun ümmetin üzerine farz-ı kifaye olduğu bildiriliyor. Bu görev bir grup insan tarafından yapılmadığı takdirde müslümanların tamamı sorumlu olur. Elbette ki insan önce kendisini hayra davet edecektir. Sonra başkalarını davet edecektir. Burada samimiyet ve ihlas önemlidir.

Hayra davet etmenin en faziletlisi tıpkı peygamberimiz (s.a.v) ve ashabının yaptığı gibi insanları Allah’ın birliğine davet etmektir. Onlara Allah’ın isim ve sıfatlarını öğretmektir. Çünkü her şeyin başı, bütün salih amellerin temeli, kötülüklerden uzaklaşabilmenin kaynağı Allah’a isim ve sıfatlarıyla birlikte tahkikî bir şekilde iman etmektir. Sonra da Kur’an’ın diğer emirleri ve yasakları gelir. Hayra davet etmek, “Ud’u ile sebili Rabbike bil hikmeti, vel mevizetilhaseneti…” (Nahl,125) ayetinde bildirildiği şekilde olmalı. Yani, Allah’ın yoluna çağırırken, hikmet ve güzel öğütle çağırmalıyız. Herkesin durumuna göre tebliğde bulunmalıyız. Öncelikleri unutmamalıyız. İnsanlığın imansızlıktan cehenneme gittikleri bir asırda, insanları hikmete uygun olarak öncelikle iman hakikatlerine davet etmeliyiz. İnsanlara akıllarının alacağı şekilde güzel bir şekilde anlatmalıyız.

Bu topluluğun görevi, hayra davet etmektir. Hayrın ne olduğu daha net bir şekilde ayetin devamında izah ediliyor. Ma’rufu emretmek, münkerden nehyetmek. Yani imanın esaslarını, İslam’ın esaslarını, ahlak kurallarını insanları en güzel bir üslupla anlatmak, dile getirmek, onları bu iyilikleri yapmaya teşvik etmek, kötülükleri yapmaktan da uzaklaştırmak...

Hadis-i şeriflerde bu görevi yapmanın bir sadaka olduğu bildiriliyor. Sadaka dünyevi ve uhrevi belaları def ediyor. Peygamberimiz. (s.a.v) efendimiz bir hadis-i şeriflerinde, “Men rea minküm münkeren felyügayyirhü bir yedihi, feinlem yesteti’ ve bilisanihi ve inlem yesteti’ febilkalbihi, ve zelike ad’afül iman. Veya veleyse verae zelike minelimani habbetü hardalin” buyurmuşlardır. Yani “Sizden biriniz bir kötülük gördüğü zaman onu eliyle (değiştirsin) düzeltsin, buna güç yetiremezse diliyle (değiştirsin) düzeltsin. Buna da gücü yetmezse, kalbiyle buğz etsin. Bu da imanın en zayıf halidir. Veya bunun arkasında bir hardal tanesi kadar bile iman yoktur.”(Müslim, iman, 78)

Bir başka hadis-i şeriflerinde ise, “nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, ya iyiliği emreder ve kötülükten men’edersiniz ya da Allah başınıza katından bir felaket gönderir. Dua edersiniz, duanıza cevap vermez. buyuruyor.
(İbn-i Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, I,s.478)

Ayet-i kerimeye göre bu görevi yerine getirenler, kurtuluşa ereceklerdir. Hem bu dünyada bu görevi yaptıklarından dolayı ferdi ve toplumsal olarak bir huzur içinde olacaklar, hem de Allah ahirette bunların mükafaatını kat kat verecektir.

İnsan hatadan hali değildir. Bu görevi yapan insanlar da hata işlemiş olabilirler. Çünkü onlar da insandırlar. Ama bu durumda nasihati her zaman önce kendimize yapmalıyız. Kendi yanlışlarımızdan dönmeliyiz. Çünkü. insanlar sözden çok davranışa bakarlar. Yoksa kişinin ibadetleri yapma sevabı ayrıdır, iyiliği emredip kötülüklerden alıkoyma sevabı ayrıdır. Hataları varsa bununla kazandıkları günahları ayrıdır. Ama insanlar, söylediklerini uygulamayan bir kimseyi gördüklerinde, “sözleri kendisine tesir etmiyor” derler ve İslam’dan uzaklaşabilirler. Bu yüzden mümkün olduğu kadar yaptığımız şeyleri söylemeliyiz. Yapmadığımız şeylerden de nehyetmeliyiz. Bir insan bir hata işlemiş ve o hatadan da kesin olarak vazgeçmişse, Allah’a tövbe etmiş ise, o insan elbette ki o günahtan insanları vazgeçirmeye çalışabilir. Cenab-ı Hak bizleri, kendimizi, aile fertlerimizi, toplumu hayra çağıran kullarından eylesin. Hayrı yapmayı her zaman nasip etsin.

www.muhabbetmedya.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.