Allah’ın yardımı kimlere gelir?
Maide Suresi’nin 11. ayetinde Allah’ın “Hafiz” olduğu, meleklerini mümin insanları korumak için görevlendirdiği hatırlatılıyor…
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Ey iman edenler. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani bir topluluk size el uzatmaya (tecavüze) yeltenmişti de, O Allah onların ellerini sizden çekmişti. Allah’tan sakının, takva sahibi olun ve Müminler Allah’a tevekkül etsinler.
(Maide, 5/11.)
Bu ayetin nüzul sebebi hakkında biri genel, biri de özel olmak üzere iki rivayet vardır.
1.İşin başlangıcında müşrikler galip ve çok, müslümanlar ise az ve mağlup idiler. Müşrikler devamlı şekilde müslümanları belaya sokmak, basmak, öldürmek, yağmalamak istiyorlardı. Cenab-ı Hak da onları maksatlarından menediyor, müslümanları koruyordu. Bu şekilde az zaman içinde İslam kuvvetlendi, müslümanların gücü büyüdü ve müşriklerin elleri kırıldı. İşte burada bu kurtuluş nimeti hatırlatılıyor.
2. Özel bir olay hatırlatılmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v) Beni Amir’e bir seriyye (küçük süvari müfrezesi) göndermişti. Bi’ri Meûne’de hepsi de şehit edildiler. Ancak içlerinden üç kişi kurtulmuştu. Bunlar Resulullah’a durumu haber vermek için giderlerken, yolda Beni Amir’den olduklarını söyleyen iki kişiye rastladılar. İkisini de öldürdüler. Halbuki bunlar Beni Selim’den imiş. Beni Selim’e de Resulallah eman vermişti. Bu yüzden Beni Selim gelip diyet istedi. Bunun üzerine Resul-ü Ekrem yüksek maiyetlerinde dört seçkin dostu Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali (r.a) bulundukları halde çıktılar, Bedi Nadir kabilesine vardılar. Çünkü Bedi Nadir kabilesi kendileriyle savaş yapılmamak ve taraflarından diyetlere yardım olmak üzere Resulullah ile anlaşma yapmışlardı. Hz. Peygamber, “Ashabımdan biri benim eman verdiğim iki kişiyi vurdu. Bana diyetleri gerekti. Buna sizin yardımda bulunmanızı istiyorum” buyurdu. Onlar da, “Buyurunuz yemeğimizi yiyiniz, isteğinizi veririz.” Derler ve aralarında da Resulullah ve ashabına suikast yapmak için plan kurarlar. Bu plana göre yemekten çıkarken, üzerlerine damın üzerinden büyük bir taş yuvarlatıp onları ezeceklerdi. Ancak, Cebrail durumu Hz. Muhammed’e (s.a.v) haber verir ve onlar da yemek yemeden çekip giderler. İşte ayette bu olay, hatırlanması gereken bir nimet olarak takdim ediliyor. Bu nimet hatırlanmalı ve Allah’a şükredilmelidir.
Allah yardımını sadece peygamberlere değil, onun yolundan gidenlere de gönderir ve göndermektedir. Önemli olan bu manevi nimetin farkına varmaktır. Bunun için ayetin sonunda, “takva ve tevekkül” zikrediliyor. Mümin bir insan müttaki olur, Yani Allah’ın yasaklarından kaçınırsa, emirlerini yaparsa, bir de sebeplere başvurduktan sonra Allah’a tevekkül ederse, Cenab-ı Hakkın yardımı o kişiyle birlikte olur. Sebepleri yerine getirdikten sonra, işlerimizi her şeyi bilen ve herşeyi yapmaya gücü yeten Allah’a havale etmekten daha güzel bir davranış var mıdır? Müminlere yapılmak üzere planlanan nice zulümler vardır ki, Allah onları engellemiştir, Müminleri, müttaki ve tevekkül eden insanları korumuştur, kollamıştır, himaye etmiştir.
Önemli olan O’nun “Hafiz” olduğuna inanmaktır. Meleklerini mümin insanları korumak için görevlendirdiğini bilinmektir. Eğer Allah bir insanın yaşamasını murat etmişse, kimse onun kılına bile zarar veremez. Eğer Allah bir kimseye hayır murad etmişse, kimse ona zarar eriştiremez. Bu da ona hakkıyla inanmak, tevekkül etmek ve müttaki olmakla alakalıdır. Hep değerli şeyler korunur. İnsanın Allah katındaki değeri takva ile anlaşılmaktadır. Elbette bunun da temelinde iman ve tevekkül vardır. Takva sahibi bir insanı Allah’ın tehlikelerden muhafaza eder. Başına bir felaket gelse bile bu onun için sadakadır.
Ya Rabbi sen bizleri Hafiz isimli koru. Bütün kötülüklerden, şerlerden, felaketlerden muhafaza et, Ya Hafiz.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.