Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

“Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. İnsan iyilik yaparsa onu kat kat arttırır, kendinden de büyük mükafat verir.”
(Nisa,4/40)

Allah adildir, adil-i mutlaktır, zalim değildir. Hiç kimseye haksızlık yapmaz. Özellikle Cenab-ı Hak insanın yapmış olduğu hata ve günahlara adaletiyle muamele ediyor. Sevaplara ise rahmeti ve fazlı ile muamele ediyor.

Bir insanın yapmış olduğu bir iyilik ne kadar küçük olursa olsun, Allah muhakkak onun ecrini insana verecektir. Bu yüzden her halükarda iyilik yapmaya gayret etmek lazım. Cenab-ı Hak, Lokman suresinde şöyle buyuruyor:

“Yavrucuğum. Yaptığın iş, iyilik veya kötülük, bir hardal tanesi ağırlığınca olsa bile ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerinden derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu senin karşına getirir. Doğrusu Allah çok lütufkardır, her şeyden haberdardır.”
(Lokman, 31/16)

Zilzal suresinde ise, şöyle buyurulur:

“O gün insanlar amellerinin karşılığını almaları için geri dönüp gelirler. Kim zerre miktar hayır yapmışsa onu görür, kim de zerre miktar şer işlemişse onu görür.”
(Zilzal, 99/6-8)

Hadis-i şeriflerde beyan edildiği gibi, kimi kalbinde zerre miktar iman kırıntısı varsa o günahlarının cezasını çektikten sonra cehennemden çıkarılacaktır. (İbn-i Kesir, tefsir, II, 608)

İnsan kıyamet gününde Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkar. Allah dilerse, o kişinin kendisine karşı işlediği günahlarını affeder. Ama kul hakkını asla affetmez. Herkes hakkını o kişiden alacaktır. Alınacak sevabı kalmayan insanlara, hak sahibinin günahları yüklenecektir. Rivayetlere göre eğer bütün bunlardan sonra o kişinin kalbinde zerre kadar bir iman varsa, Allah o imanın sevabını kat kat arttıracak ve o kişiyi fazlı ve keremiyle cennetine alacaktır. Bu kat kat artış, her bir iyiliğe on misli kadar sevap verilir ayetinin ötesinde bir ihsan ve fazlı ifade ediyor. Kat kat ifadesi yüz bin ya da bir milyon karşılık olarak yorumlanıyor. Buradan anlıyoruz ki, Allah’ın imana ve iyiliklere karşılık vereceği sevapların, ihsanların haddi hesabı yoktur. Önemli olan bizim sağlam imanımız, imanla kabre girmemiz ve mümkün olduğu kadar insanlara iyilik yapmamız, kötülük yapmaktan da uzak kalmamızdır.

Allah’ın küfründen, şirkinden ya da günahlarının çokluğundan dolayı insanları cehenneme koyması, Allah’ın haksızlık yapması değildir. İnsanlar bu cezayı kendi yaptıklarıyla elde etmişlerdir. Allah da adaleti ile bu cezayı vermektedir.

Cenab-ı Hak bizi, kalbimizde imanla kabre giren, insanlara iyilik yapan, kötülüklerden ve haksızlıklardan uzak kalan insanlardan eylesin. Amin.

www.muhabbetmedya.com