Nasıl istersen öyle yaşa, fakat bil ki, bir gün mutlaka öleceksin. Kimi seversen sev ama unutma ki, bir gün ondan ayrılacaksın. Dilediğin gibi davran, lâkin şu da her zaman hatırında olsun ki, her yaptığının karşılığını mutlaka göreceksin.

Hâkim, Müstedrek, 4/360; Taberânî, Mu’cemu’l-Evsad, 4/306; Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 2/252

Geçen sene bu zamanlar gençliğimin dostu Hülya kardeşim, ( Hülya Yakut Üstündağ) Muhabbet Medya’dan bahsedip yazar mısın? demişti. Muhabbet Medya sayfasına girdiğimde, samimiyet, hizmet aşkı, yavaş ama emin adımlarla ne istediğini bilerek, Risale-i Nur ışığı altında fikir alemine bir güneş gibi doğan, bu yeni oluşumun içinde olacağım için bi an heyecanlanmıştım, bunun yanı sıra sürdürebilir miyim? telaşı da yaşamıyor değildim.

Dün birinci senemiz doluyor cümlesini okuyunca; içim; bi sevinç cümbüşünün içine düşmüş gibi oldu, gazozdan bedava kazanmış çocuklar gibi, etekleri zil çalıyordu ruhumun. Muhabbet Medya’nın dürüst, ilkeli, ne istediğini bilen, birbirinden kıymetli yazarlarıyla; gün be gün daha yürekli, daha kapsamlı, daha faydalı konulara damga vurmak inanılmaz gurur vericiydi.

Ve bana neden buradasın? diye sorarsanız;

Asrın müceddidi olarak gördüğüm Risale-i Nur’ların, şeâir-i İslâm düstûruyla hizmet verdiği inancım taa küçük yaşlarda oluşmuştu bende. Arkadaşlarım zamanın yazarlarının hikayelerini okurken, ben Küçük Sözler’i okur, oradaki hikayeciklerden zevk alırdım. Bedevi arap çöllerinde seyahat eden adamı arkadaşlarıma anlatır, onların bu nasıl değişik bir hikaye diyerek beni dinlemeleri hoşuma gider, kendimi inanılmaz bilgili ve farklı hissederdim. Hâlâ bu konuda kendimi ayrıcalıklı hissettiğim de doğrudur. İşte Muhabbet Medya’yı kendime yakın hissetmemin ve bu güzel ortamda devam etmek için azami güç sarf etmem de sitemizin hedef ve gayesinin; asrın, yalan, riya ve başıboş yaşantılarına, bencilliğe ve en önemlisi Allah’ın varlığı, kuvveti ve kudretine şehadet eden düşünce yapısını, her kesime samimiyetle anlatma çabası içinde olmasıdır. Rabbim yolunu, yolumuzu, bahtımızı açık ve her daim muvaffakiyet dolu eylesin.

Bizim şiârımız, adımızdan da belli olduğu gibi, sevgi, emek, huzur ve afiyetle muhabbet içinde olmaktır. Zira biz biliyoruz ki;

Yarım kalmış ne varsa acıtır insanın kalbini. Yarım kalmışlıkları tamamlamak için, geriye dönmek geçtir, daha doğrusu imkansızdır, ileriye gitmek için vakit var mıdır? bilinmez.
O halde günü değerlendirmek, geçmişteki acıyla demlenmeyip, gelecek için ümitlenmeden ama ümitsiz de olmadan, aldığımız soluklarda her ne yaşamak istiyorsak yaşamalı, yaşarken de çevremize muhabbetle pozitif anlamda ışık saçarak, Biz Muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok, diye bilmektir.

Bu arada elbette, güzel yaşamalı insan; geçmişi düşündüğünde Va-esefa! Ben ne yaptım ömür sermayemi bütün bütün zâyi ettim, kalbimi, ruhumu karanlıklar içinde kaybettim, dememek adına güzel ve verimli yaşamalı. Peygamberimiz (a.s.v) "iki günü eşit olan zarardadır" hadis-i şerifi bizim için bir düsturdur her zaman.

Yine Peygamber Efendimiz(sav) şöyle buyurmuştur: Beş şey gelmeden önce, şu beş şeyin kıymetini bilin: İhtiyarlıktan önce gençliğin, Hastalıktan önce sağlığın, Meşguliyetten önce boş vaktin, Fakirlikten önce zenginliğin, Ölmeden önce hayatın kıymetini bilin.

Kitabımız Kur’an-ı Kerimin ayetlerinin emir ve yasakları dahilinde, her daim gönlümüzden geçeni yaşayalım; korkmadan, çekinmeden, el âlem ne der demeden. Zira o ne dedi, bu ne dedi düşüncesi insanın kalbine yük ve ıstırap olur çoğu zaman. Her türlü yükten kurtulup meşrû dairede huzurla, gönlümüzce yaşayalım ahir ömrümüzü inşaallah.

Ve bugün www.muhabbetmedya.com sitesinin yayın hayatına başlamasının birinci yılı, nice nice verimli senelerimiz olsun. Bu başarının içinde nacizane yer almış olmaktan inanılmaz onur duyuyorum. Her biri ayrı bir değer olan, benim hayatıma kelamlarıyla huzur ve farkındalık ikramında bulunan, kalemi kuvvetli bütün yazar arkadaşlarımı şüphesiz ayakta alkışlıyor ve dualarını bekliyorum. Rabbim hepimizin yâr ve yardımcısı olsun.

İyi ki hayatımızdasın MUHABBET MEDYA…