Türkiye’nin son yıldır savunma sanayisinde milli hamleler yapması, dışa bağımlılığı en aza düşürmeye çalışması ve böylece gerçek bağımsızlık için büyük adımlar atması vatansever bir vatandaş olarak beni sevindiriyor ve gururlandırıyor.

Özellikle çelik kubbe ismi verilen hava savunma sisteminin aktif hale getirilmesi ve her geçen gün gittikçe geliştirilmesi ve güncellenmesi dosta güven, düşmana korku veriyor. Bu ülkede yaşayan ve bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu için herkesin bundan memnun olması gerekir. Tabii vatan hainlerinin, ajanların, teröristlerin ve terör sevicilerin bundan rahatsızlık duyduğu belli.

Milli savunma sanayimiz göz kamaştırıcı ve gururlandırıcı bir şekilde geliştirilirken çok çok önemli bir husus gözden kaçıyor. Milli Koruma Meselesi.

Milli Koruma meselesi de nereden çıktı diyebilirsiniz şimdi. Zaten var. Böyle bir mesele var.

Bu ülkede yaşayan herkesin Milli Koruma’ya ihtiyacı var.

Müslüman bir ülkenin vatandaşları olarak ailemiz, çocuklarımız, gençlerimiz büyük bir tehdit altında.

Bakınız TRT hariç hemen hemen bütün televizyon kanallarındaki diziler manevi olarak zehir saçıyor. Aileyi dejenere etmek için ne lazımsa yapılıyor. Bu dizilerden alınan kesitler sosyal medyada yayılıyor. Bu kanallar topluma karşı sorumluluklarını yerine getirip güzel ahlak prensiplerini yaymak yerine, ahlaksızlığı normalleştirmeye çalışıyor.

Hemen hemen hepsi aynı amaç için çalışıyor. Mafya meşrulaştırılıyor, güzel bir şeymiş gibi gösteriliyor. Dinimizin ahlak ilkelerine uymayan davranışlar hiçbir sınır tanımadan gösteriliyor. Sosyal medya da sınır tanımıyor. Gayr-ı meşru ilişkiler meşru hale getirilmeye çalışılıyor.

Bizi idare eden hükümetin aile bakanlığı diye bir bakanlığı var. Bu bakanlığın aileyi dejenere eden her türlü yayına karşı önlem alması, konuyu gündeme getirmesi gerekmez mi?

Bu ülkede RTÜK diye bir üst kurul da var. Her partiden üyenin bulunduğu bir üst kurul. Bu üst kurul milletin milli manevi değerlerini ortadan kaldırmak için yayın yapan kanallara kapatma da dahil en ağır cezaları vermek için neyi bekliyor?

Aile fertlerin dejenerasyonun önlenmesi meselesi, bir Milli Koruma Meselesidir. Aile bakanlığın ve RTÜK’ün üzerine düşen görevleri yerine getirmediği kanaatindeyim. Bazı kanalların, siyaseten hükümeti destekliyor olması, onların bu büyük milli ve dini tahribatı yapmalarına göz yumulamaz. Aile kurmanın gittikçe zorlaştığı bir dönemde, tahribatı önleyici tedbirler alınmazsa aile diye bir şey kalmaz.

Diğer taraftan gençlerin gittikçe uyuşturucuya yönelmesi ve bunun gittikçe yaygınlaşması milli ve manevi değerlere önem veren bir yönetimin bu konuda da milli bir koruma geliştirmesi zorunludur.

Çocuklarımız gerek çizgi filmlerle gerekse yabancı dillerden çevirisi yapılan hikaye kitaplarıyla ciddi anlamda eşcinselliğe ve cinsiyetsizliğe özendiriliyor. Ama birçok ailenin bundan haberi yok. Aile Bakanlığı ise kılını kıpırdatmıyor. Ya da bir şeyler yapıyor da bizim mi haberimiz olmuyor.

Kısaca ailemiz ve çocuklarımız acilen milli bir korumaya ihtiyaç duyuyor.

Türkiye özgür bir ülkedir, her şey serbesttir diyenler olabilir belki. Özgürlük başıbozukluk demek değildir. Sınırları olmayan bir özgürlük hayvanlıktan başka bir şey değildir.

Şu da var: devletin, hükümetin daha duyarlı olmasını talep ederken bizler de çocuklarımızı hiçbir sorumluluğu olmayan hayvanca yaşamaya alıştırmaktan uzak durmalıyız. Allah’a kul olma bilinciyle gerçek özgürlüğe kavuşulacağını öğretmeliyiz onlara.

Aileyi, gençleri ve çocukları bugün her türlü zararlı yayınlardan ve alışkanlıklardan korumak için çaba göstermezsek, yarın çok geç olabilir. Milli Savunma inancıyla hayata geçirilen Çelik Kubbe vatanımızı dış düşmanlardan korurken, neslimizi milli koruma altına almazsak gök kubbe başımıza yıkılır.

Kısacası ailemiz, gençlerimiz ve çocuklarımız için de milli ve dini bir şuurla hazırlanacak manevi bir çelik kubbeye ihtiyaç var.