Urfa Barosu’nun 'Said Nursi’nin çalınan naaşı' davası AİHM’de
Urfa Barosu’nun vefatından 57 gün sonra mezarı parçalanarak naaşı çalınan Said Nursi hazretlerinin mezar yerinin açıklanması ile ilgili 2017 yılında başlattığı dava sürecinin sonunda AİHM'e taşındığı duyuruldu
Urfa Barosu'nun Said Nursi'nin kayıp naaşı için valiliği mahkemeye verdiği davanın istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verilmesinin ardından Baro, davayı AİHM'e taşıdığını duyurdu.
Baro tarafından yapılan açıklamada, "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde güvence altına alınan ifade özürlüğünün (başvuruya konu kayıp naaş ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşılamaması suretiyle) ve aynı sözleşmenin 6. Maddesinde adil yargılanma hakkının (gerekçeli karar hakkı kapsamında) ihlal edildiği gerekçesiyle, Baromuzca bahse konu lstinaf Mahkemesi kararı 26/09/2022 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınmıştır" ifadelerine yer verildi.
"Mezarı parçalanarak naaşı kaçırılan Said-i Nursî/Kurdî’nin mezar yerinin açıklanması için açılan davada, iç hukuk yollarının tükenmesi sebebiyle baromuz tarafından dava AİHM’e taşınmıştır" notuyla paylaşılan davanın açıldığı sürece dair de detaylı bilgi verilen açıklama ise şöyle:
"Bilindiği üzere, Urfa Barosu olarak merhum Said-i Nursi'nin kayıp naaşının yeri ile ilgili Şanlıurfa Valiliğinden valilik arşiv kayıtlarının tetkik edilerek bilgi ve belgelerin bulunması halinde tarafımıza verilmesi, valilik kayıtlarında olayla ilgili bilgi ve belge bulunmaması halinde; Valilikten Genelkurmay Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığına ve Milli İstihbarat Teşkilatı kayıtlarında merhum Said-i Nursi'nin kayıp naaşı ile ilgili bilgi ve belge bulunmamasının mümkün olmadığı hususu açık olduğundan ve böyle ağır bir insanlık suçunun sır olamayacağından bahisle de, bahsi geçen kurumlara müzekkere yazılarak kayıp naaş ile ilgili bilgi ve belgelerin tarafımıza verilmek üzere istenilmesi talebinde bulunulmuştur. Şanlıurfa Valiliğinin 18/04/2019 tarihli cevabında valilik arşivinde konu ile ilgili herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı belirtilerek, anılan kurumlara da 3071 sayılı Dilekçe Kanunu ve ilgili mevzuat kapsamında tarafımızca başvuru yapılabileceği ifade edilmiştir.
Şanlıurfa Valiliği tarafından bu konuda araştırma yapılmayacak talebimizin reddedilmesinden dolayı, tarafımızca Şanlıurfa Valiliği aleyhine Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinin 2019/756 E. numarasıyla 18/06/2019 tarihinde idari işlemin iptali davası açılmıştır. Şanlıurfa 1. Idare Mahkemesi 05/07/2019 tarihinde vermiş olduğu kararda baromuzun dava konusu işlemin iptali maksadıyla dava açma bakımından işlem ile arasında menfaat bağının bulunmadığı; iş bu davayı açmaya ehil olmadığından bahiste davayı ehliyet yönünden usulden reddetmiştir. Red kararı üzerine Gaziantep Bölge Idare Mahkemesi 4. idari Dava Dairesi, yapmış olduğumuz istinaf sonrasında 15/09/2020 tarih ve 2019/5476 Esas, 2020/1555 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurumuzun kabulü ile Şanlıurfa 1. Idare Mahkemesinin yukarıda belirtilen red kararını "Kamu Kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan baroların aynı zamanda insan haklarının savunucusu olduğu ve kişi ya da kişilere karşı işlendiği iddia edilen suçların araştırılması hususunda başvuru yapma hakkının bulunduğu göz önüne alındığında; Said-i Nursi'nin naaşının kaçırıldığı iddiasıyla kayıp naaşın yeri ile ilgili olarak yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada ehliyetli olduğu anlaşıldığından istinafa konu idare mahkemesi kararında hukuka uygunluk bulunmadığı" gerekçesiyle kesin olarak oybirliğiyle kaldırmıştır. İstinaf Mahkemesinin vermiş olduğu karar sonrasında Şanlıurfa 1. İdare Mahkemesinde 2020/1391 esas numarasıyla yeniden görülen davada davanın esastan reddine karar verilmiştir. Esastan red kararı üzerine Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi 4. idari Dava Dairesi yapmış olduğumuz istinaf sonrasında 15/09/2020 tarih ve 2019/5476 Esas, 2020/1555 Karar sayılı kararı ile istinaf başvurumuzun bu kez gerekçesiz bir şekilde reddine kesin olarak karar vermiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde güvence altına alınan ifade özürlüğünün (başvuruya konu kayıp naaş ile ilgili bilgi ve belgelere ulaşılamaması suretiyle) ve aynı sözleşmenin 6. Maddesinde adil yargılanma hakkının (gerekçeli karar hakkı kapsamında) ihlal edildiği gerekçesiyle, Baromuzca bahse konu lstinaf Mahkemesi kararı 26/09/2022 tarihinde Avrupa Insan Hakları Mahkemesine taşınmıştır.
Basına ve Kamuoyuna saygı ile duyurulur."
NE OLMUŞTU?
Said Nursi 23 Mart 1960'ta Urfa'da vefat etti. İlk olarak Urfa Balıklıgöl'deki Halil-ür Rahman Dergah Camii'nin yanına defnedilen Nursi'nin naaşı, 1960 darbesi sonrasında 12 Temmuz 1960 gecesi alınarak bilinmeyen bir yere götürüldü.
Artı Gerçek’in haberine göre baro, naaşın ortadan kaybolmasının 57. yıldönümü olan 12 Temmuz 2017’de Urfa Barosu Şanlıurfa Cumhuriyeti Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu. Baro suç duyurusunda, Said-i Nursi’nin kayıp naaşının tespiti ve ilk defnedildiği mezarına iadesi ile olayda dahli olan şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep etmişti. Savcılık olayın zaman aşımına uğramasını gerekçe göstererek takipsizlik kararı vermişti.
Davacı taraf olan Şanlıurfa Barosu, Sulh Ceza Hâkimliği’ne itirazda bulundu. Bu itiraz reddedilince baro, 18 Temmuz 2018’de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM de, baronun başvuruda belirtilen ihlallerin mağduru olmadığını belirterek başvuruyu kesin bir kararla usulden reddetti ve davayla ilgili yargı yolu tamamen kapandı. Baro daha sonra bu kararı kınadı.
Yargı yolunun kesin bir şekilde kapanması üzerine baro da, 2019’da Şanlıurfa Valiliği’ne başvurarak idari yoldan kayıp naaşının bulunmasını talep etmişti. Talebin valilik tarafından reddedilmesi üzerine baro, valilik aleyhine idari işlemin iptali davası açmıştı.
artigercek. com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.