Atilla Yargıcı

Atilla Yargıcı

Kendimizi sevmede ölçü ne olmalı?

Son zamanlarda sosyal medyada bir çok kişi tarafından yapılan paylaşımlarda “yalnızca kendimizi sevmeliyiz. Kendimize iyi bakmalıyız” gibi cümlelerin çok sık zikredildiğini görüyoruz. Bir de “ben yanılmışım, eskiden başkasına değer veriyordum. Artık vazgeçtim yalnızca kendime değer veriyorum” diyenler çoğaldı.

Elbette kendimize değer vermeliyiz. Hatta önce kendimizi sevmeliyiz. Kendini sevmeyen, kendine değer vermeyen kendisiyle problemi olan insandır. Bu bir gerçek.

Ama bunun da bir ölçüsü var. Kendimizi sevme, eğer dikkat etmezsek, kendimizi, nefsimizi, arzularımızı, bedenimizi, aklımızı, güzelliğimizi vs. putlaştırmaya dönüşebilir.

Yatıp kalıp arabasını temizleyen, arabasını seven, arabasını yücelten kişi onu putlaştırmış olur. Gece gündüz parayı sayan, parayı seven, para elde etmek için bir kural tanımayan, haram-helal ayrımı yapmayan kişi de paraya tapmış olur. tuttuğu takımı ilahlaştıran nice insanlar vardır.

İşte bunlar gibi bir insan da “ben değerleyim, yalnızca kendimizi seviyorum” deyip de sürekli nefsinin arzularının peşinde koşarsa, hiçbir kural kaide tanımazsa, kendini put haline getirmiş olur.

Zamanın çoğunu aynanın karşısında geçiren kişi, güzelliğine tapan narsist bir kişiliğe dönüşmüştür. Çok zeki, çok akıllı olduğunu söyleyip duran, her konuşmasında “ben” diyen kimse de aklını ilahlaştırmıştır.

Peki neden insan, “yalnızca kendimi seveceğim, kendime değer vereceğim” derken böyle her şeyi putlaştırır?

Bunun cevabı kendimize, sahip olduğumuz şeylere bakış açımızda gizlidir. Bunun asıl sebebi de insanın kendisini ve her şeyi yaratan Allah ile bağının kopması, ya da bu bağının çok çok zayıflamasıdır.

Yaratıldığını, sahip olduklarının hepsinin bir emanet olduğunu, kendisine hiçbir hakkı ve bilgisi olmadan verildiğini unutan insan her şeyi putlaştırır. Ama işin ilginç yanı gaflet içerisinde bunun farkına bile varmayabilir.

Yüce Rabbimiz Haşir Suresi 19. Ayete şöyle buyurur:

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذ۪ينَ نَسُوا اللّٰهَ فَاَنْسٰيهُمْ اَنْفُسَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

“Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da kendilerine kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar fasık kimselerin ta kendileridir.”

Yani insan Rabbiyle bağını keserse, kendisini unutur; gerçek değerinin ne olduğunu bilmez. Karun gibi her şeyi kendi ilmiyle, gücüyle yaptığı vehmine kapılır. Aklı putlaştıran aklın insana Allah tarafından verildiğini unutan, güzelliğini putlaştıran da güzelliğin Allah’ın Cemil isminin bir yansıması olduğunu unutan kimsedir.

Kısacası Allah’ı unutan her şeyi ilah edinme potansiyeline sahiptir. Allah’a inanmayan, inancı çok zayıf olan, Allah’ı sevmeyen bir kimse, sevdiği her şeyi Allah gibi sevmeye başlar. Tıpkı cahiliye dönemindeki müşriklerin yaptığı gibi. Kur’an onların taptıkları putlarını Allah gibi sevdiklerini bildirir. Sevdiği şeyleri; kendini, arkadaşını, güzelliğini, gençliğini, parayı, arabayı, takımı vs. putlaştıran kimseler de bütün bunları Allah gibi sevmeye başlar. Çağımızın en büyük tehlikesi de budur.

Modern dünya insanın Allah ile bağını kesince, her şeyi ilahlaştırma kapısını da sonuna kadar açmıştır.

Tekrar başa dönecek olursak, insan elbette kendisine değer vermeli, kendisini sevmeli. Ama kendisini değerli kılanın Allah’ın kendisine verdiği özellikler olduğunu unutmadan kendisine değer vermeli ve kendisini sevmeli. Allah inancı güçlü olan mümin insanlar, sevdiklerini putlaştırıp Allah gibi sevmezler, Allah’ı unutmadan Allah için severler.

Kendisine Allah’ı unutmadan değer veren bir kimse, başka insanlara da değer verir, onları da sever. Böyle narsist kişilikten ve modernleşmenin dayattığı çağdaş putperestlikten kendisini kurtarır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum