Tebliğ mi, hesaba çekmek mi?
Bu ayette Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) tebliğ görevinin kapsamı açık olarak ifade ediliyor. Müminlerin tebliğ görevi hakkında dersler çıkarması gereken bu ayette görevin nasıl yerine getirilmesi gerektiği anlatılıyor.
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Doğrusu biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Cehennemliklerden sen mesul değilsin.” (Bakara:2/119)
Peygamberimiz (s.a.v) elinde kendisinin peygamberliğinin en büyük delili olan Kur’an ile “beşîr ve nezîr” olarak görevlendirilmiştir. Yani onun tebliğ görevi bu iki önemli öğeyi kapsıyor. Bu ayette vurgu yapılan husus, hazreti peygamberin (s.a.v) ve ona tabi olanların tek görevinin tebliğ olduğudur.
Tebliğin birinci öğesi müjdelemektir. Bunun için peygamberimiz “Beşir” olarak nitelendirilmiştir. Beşir; müjdeleyen, müjdeleyici demektir. Peygamberimiz (s.a.v) Kur’an’da yer aldığı tarzda iman edip salih amel işleyenleri cennet ile müjdelemiştir.
Çünkü, Cenab-ı Hak iman edip salih amel işleyenlerin altlarından ırmaklar akan cennetlerde ebedî bir şekilde yaşayacaklarını müjdeliyor. Orası öyle bir cennet ki, oradaki nimetleri bir hadis-i şerifin ifadesiyle ne göz görmüş, ne kulak işitmiş, ne de insan kalbine gelmiştir. Buna göre peygamberimizin yolundan giderek insanları cennet ile müjdelemek gerekiyor.
Nezir ise uyaran, uyarıcı anlamına geliyor. Uyarı inanmayan ve inandığı gibi davranmayanlarla ilgilidir. Elbette ki en büyük uyarı müşrik olanlara, Allah’ı inkar edenlere ve münafıklaradır. Allah’ı inkar ederek ölen bir kişi Kur’an’da bildirildiği gibi ebedî cehennemde kalacaktır. Cehennem ise çeşitli tabakalardan oluşan bir azap görme yeridir.
Yüce Allah, inkar ederek, şirk koşarak Allah ile yaptığı ahdi bozanları orada cezalandıracaktır. İnançsız insanların, ya da Allah’a şirk koşanların dünyevî yaptıkları güzel işler de boşa gidecektir. İnançsız bir insan bir kimseye yardım etmişse bunun Allah katında bir değeri yoktur. İyiliklerin değer kazanabilmesi ise ancak “Allah’ın boyası” ile boyanmaya bağlıdır.
Başta peygamberler olarak tebliğ görevini yapanlar inançsızları, ateistleri, paganları ya da diğer kategorilerde bulunan insanları inanmaya zorlayamazlar. Kimsenin böyle bir hakkı yoktur. “Dinde zorlama yoktur” ayetinin anlamlarından birisi de budur. Ama müjdeleme ve korkutma vardır.
Peygamberimizin (s.a.v.) insanları müjdeleyip korkuttuğunu biliyoruz. O azılı müşrikleri de genelde korkutmuştur, inzar etmiştir, uyarmıştır. Korkutma ve müjdeleme tebliğ olarak yeterlidir. Burada önemli olan bu tebliği güzel bir üslup içerisinde takdim etmektir. Bu da Kur’an’daki müjde ve korku unsurlarını olduğu gibi aktarmakla mümkündür. Burada tebliğcinin görevi sona ermektedir.
Karşıdaki insan eğer sarhoş değilse, muhakkak bu davetten bir hisse alır. En azından kendisinin doğru kabul ettiği yanlışları sorgulamaya başlar, şüphe etmeye başlar. Zaman içerisinde tebliğle atılan bir tohum iman filizini verebilir. Eğer o tohumu alan kişi, iradesiyle onu sularsa cennet meyvesi bile verebilir.
Tebliğci cehenneme gideceklerden sorumlu değildir. Cenneti cehennemi öğrendikten sonra, “Ben tercihimi yaptım. İnançsızlığımda kararlıyım. Cehenneme gitmeyi tercih ediyorum” diyen bir kimseye kimsenin yapacağı bir şey yoktur. Cehenneme gitme özgürlüğü isteyenin de yolu açık, cennete gitmek isteyenin de... Cenab-ı hak bir başka ayet-i kerimede, “feinneme aleyke’l-belağ ve aleyna’l-hisâb” buyuruyor. Yani “ey Habibim, senin görevin tebliğ, bizim görevimiz hesaba çekmektir.”
Tebliğ etmek yerine hesaba çekmeye kalkışırsak, bu Allah’ın işine karışmak olur. Müminler bununla mükellef değildir.
Sadece inanmayanların değil, inananların da inançlarını muhafaza etmeleri ve gereğini yapmaları için uyarıya ihtiyaçları vardır. Bu yüzden birbirimize karşı da “beşîr ve nezîr” olmalıyız. Müjde inanmaya, inancının gereğini yerine getirmeye teşvik eder, inançsızlıktan ve günahlardan uzaklaşmaya davet eder.
Allah’ım! Sen bizleri Kur’an’ın müjdelerinden ve uyarılarından yararlanıp kendisine çeki-düzen veren, islamı müjde ve uyarı ile tebliğ eden, kimseyi sorguya çekmeyen insanlardan eyle. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.