Sadece dünya için çalışmak ne kadar doğru? Hem dünya hem Ahiret için dua etmek…
Cenab-ı Hak yerlerin ve göklerin, dünya ve ahiretin sahibidir. Bir insan sadece dünya için dua eder, çaba sarf ederse, elbette bir takım dünyalıklar elde edebilir. Bu ayet hem dünyada hem de ahirette nasibini arayanlar için yol göstericidir…
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Kim dünya mükafatını isterse, bilsin ki dünyanın da ahiretin de mükafatı Allah katındadır. Allah her şeyi işiten ve herşeyi görendir.
Nisa, 4/134.
Burada dünya menfaati için Müslüman olduğunu ilan eden ve kalben tasdik etmeyen münafıklarla, sadece dünya için çalışan, dünya için Allah’a yalvaran insanlara hitap vardır.
Cenab-ı Hak yerlerin ve göklerin, dünya ve ahiretin sahibidir. Bütün hazineler, zenginlikler onun katındadır. O kendisine müracaat edene istediğini verir. Bir insan sadece dünya için dua eder, sadece dünya için çaba sarf ederse, elbette bir takım dünyalıklar elde edebilir. Ama bu da yine Allah’ın takdiri iledir. Kul ister, çalışır, Allah da dilediği kadar onu ihsan ve ikramda bulunur. Ama bütün zerreleriyle, duygularıyla dünyaya yönelip ahireti unutan bir insana dünyadan bir pay verilmiş olsa da, onun ahirette hiçbir nasibi yoktur.
Burada belki zengin, varlıklı, bir eli yağda bir eli balda, ama ahirette züğürt, üstelik hesap gününde mahcup ve perişan, müflis. Bu yüzden isteklerimizde, dualarımızda dengeyi sağlamamız şart. Ya Rabbi bize sadece bu dünyada iyilik ver demek, eksik bir duadır. Böyle diyenlerin ahiretteki nimet ve ihsanlardan hiçbir payı olmayacaktır. Ama Kur’an’ın ifadesiyle, “Allah’ım bize dünyada da iyilik ver, ahirette iyilik ver. Bizi ateşin azabından koru” denildiği takdirde, böyle bir insanın Allah’ın ikram ve fazlıyla hem dünyadan bir payı olacak, hem ahiretten.
Diğer taraftan günümüzde ülkemizde ve dünyada birçok hizmet grupları var. Bunlar İslam’ın ve imanın güzelliklerini, Kur’an’ı insanlığa duyurmak, göstermek istiyorlar ve büyük bir gayret gösteriyorlar. Bu grupların bir kısmı kalabalık, maddi imkanları da gayet yerinde… Şimdi bir insan bunların içine maddi bir menfaat elde etmek için girerse, belki iyi bir çevre oluşturarak ticaretini geliştirebilir. Ama dindeki samimiyetsizliği yüzünden ahirette orada ihlaslı bir şekilde bulunmamaktan dolayı da hiçbir sevaba nail olamaz. Yani kendisi dindar olmadığı halde, o halis insanlara kendisini dindarmış gibi gösterir. Başka yerde namaz kılmadığı halde gider onların yanında namaz kılar. Hatta onları yemeğe davet eder. Onlardan biriymiş imajını vermeye çalışır.
Bunlar münafık tabiatlı insanlardır. Bunlar başkalarını ve Allah’ı kandırdıklarını zannederler. Hayır. Bunlar ancak kendilerini kandıran kimselerdir. Halbuki aynı hizmetin için ihlasla, samimiyetle girmiş olsa, Allah için hem hizmet eder, sevap kazanır. Hem de hasbelkader Allah’ın ikram ve ihsan ettiği kadarıyla işleri de güzel olur. Ama o kişi böyle korkunç bir ikiyüzlülükten kurtulmuş olur.
Unutmamak gerekir ki, bütün hayırlar Allah’ın elindedir. Ona imanı tam olan, sağlam olan bir insan, böyle iki yüzlülüklere tenezzül etmeyeceği gibi sadece şu geçici ve aldatıcı dünya için de dua etmez, talepte bulunmaz. Aklını tez başına alır ve iki dünya için çalışır, iki dünya mutluluğu için dua eder.
Ama insan aceleci bir fıtratta yaratıldığı için, sanki ebedi olarak bu dünyada kalacakmış gibi büyük bir hırsla dünya için çalışıyor ve ahireti bir kenara itiyor. Bu insan hüsrandadır, bu insan ziyandadır, zarardadır.
Allah bizleri iki dünya mutluluğu için çalışan kullarından eylesin. Sadece dünya menfaati için iki yüzlülük yapmaktan muhafaza etsin. Hareket ve davranışlarımızda ihlaslı ve samimi olmayı bizlere nasip ve müyesser etsin. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.