Rıza makamına erişmek nasıl mümkün olur? Dinde rıza ne demek?
İslam’da ‘rıza’ kavramının özel bir yeri var. Allah'ın rızasını aramanın diğer insanların rızasından üstün olması ve en yüksek makamın rıza makamı olmasından dolayı insanın kulluk görevinde rıza makamına erişmek ebedi kurtuluşunun da bir anahtarı hükmünde
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Allah şöyle buyurdu: Bu, doğrulara, doğruluklarının fayda sağladığı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler vardır. Allah onlardan razı olmuş, onlardan Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur.
(Maide, 5/119)
Bu ayetin ilk mesajı, sadık olanlara sıdklarının kıyamet gününde fayda vereceği ile alakalıdır. Sıdk, doğruluk demektir. Bunun zıddı da yalancılıktır. İslam doğruluk üzerine kaimdir. Bir kimse dili ile Allah’a, Resulüne ve diğer iman esaslara iman ettiğini söyler de, kalbi ile bunu tasdik etmezse bu kimse sadık bir kimse değildir. Yalancı bir kimsedir. Kıyamet gününde dili ile doğru söylemenin insana bir faydası olmayacaktır. Allah böyle kimselerden razı olmayacağı için, onları altlarından ırmaklar akan ebedi cennetinde misafir etmeyecektir.
Diliyle söylediğini kalbinin tasdik ettiği mümin bir insanın sözünde durması, sadık olmaktır. Allah sözünde durmaktadır. İnsanların da bu ahlaka sahip olmalarını istemektedir. O halde insan, sözünden dönmeyecektir. Allah’a verdiği sözde duracak, insanlarla yaptığı sözleşmelere riayet edecektir. Sözünde durmamak bir münafıklık alametidir. Yalan söylemek nifak alametidir. O halde sözünde, vaadinde durmayan, sözleşmelere riayet etmeyen kimselerden Allah razı olmamaktadır. Ve onları ebedî cennetinde sonsuz ikramlara mazhar etmeyecektir.
Ayetten anlaşılıyor ki, en yüksek makam rıza makamıdır. Bu da Allah’ın razı olacağı işleri yapmakla elde edilir. Yaptığımız her işte, O’nun rızanı aramalıyız. Başkalarının rızası bizi ilgilendirmemeli. Başkalarının rızası Allah’ın rızasına uygun ise tamam. Değilse, ondan uzaklaşmalıyız. Çünkü Allah bizden razı olduktan Sonra, bu bize kıyamet gününde fayda verecektir. Yani onun razı olacağı şeyleri yapmak sevabımızı artıracak, bu da Allah katında O’nun fazlıyla, keremiyle büyük nimetlere mazhar olmaya vesile olacaktır.
O bizden razı olduktan sonra, bizim de O’ndan razı olacağımız en büyük nimetleri bize ihsan eder. Cennetini ikram eder. Kendisini görmeyi inşaallah nasip eder.
Bunun içinde “Allah senden razı olsun” duası, müminin mümine yapacağı en iyi duadır. Allah bir kimseden razı olursa, o insan en mutlu insandır. Kur’an bunun “fevzün azim” olduğu beyan ediyor. Yani en büyük kazanç. O halde bizim en büyük kazancımız, Allah’ın bizden razı olmasıdır. Onun bizden razı olması için de bu ayete göre sıdk sahibi, yani doğu bir insan olmamız gerekmektedir.
Doğruluk toplumsal ve siyasi hayatımızın güzel işlemesi için de önemli bir prensiptir. İnsanlar yalan söyleyip sözlerinde durmadıkları için, kimsenin kimseye güveni kalmamıştır. Birbirine güveni olmayan bir toplumun yükselmesi, ileri gitmesi mümkün değildir. Her işin başı güvendir. Bu da doğruluğa bağlıdır. İslam dünyasının geri kalmasında doğruluk yerine yalancılığın, sözünde durmamanın büyük etkisi vardır. Bizi bu dünyada da ahirette de kurtaracak olan şeylerden birisi de bizim sıdkımızdır, doğruluğumuzdur. Yalana asla tenezzül etmemeliyiz. Aleyhimize de olsa doğruluktan ayrılmamalıyız. Sözümüz ile özümüzün, fiillerimizin birbirine uymasına dikkat etmeliyiz. İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah, doğruların yardımcısıdır Hazret-i Allah.
Allahım! Sen bizi doğru olan, yalan söylemeyen, verdiği sözde duran, sözünden dönmeyen, senin razı olduğun kullarından eyle. Bize razı olacağın amelleri yapmayı nasip et. Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.