Peygamber Mucizeleri Bilimsel Gelişmelere Katkı Sağlıyor mu?
Peygamberler gönderildikleri asırda, revaçta olan bir sanat ve bilim nevinden mucizelere mazhar edilmişlerdir. Bu mucizeler gönderildiği andaki insanlara 'bir şey' ispat ettiği kadar, Kur'an'ın asırlar boyu hitap ettiği insanlara da rehber ve örnektir...
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
“Onu İsrâiloğulları’na elçi olarak gönderecek ve o şöyle diyecek: “Kuşkuya yer yok, işte size rabbinizden bir mûcize ile geldim; size çamurdan kuş biçiminde bir şey yapar ona üflerim, Allah’ın izni ile derhal kuş oluverir; yine Allah’ın izniyle körü ve cüzzamlıyı iyileştirir, ölüleri diriltirim; ayrıca evlerinizde ne yiyip ne biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer inanan kimseler iseniz elbette bunda sizin için bir ibret vardır.”
Ali-i İmran, 3/49
Cenab-ı Hak peygamberleri insanlara rehber olarak göndermiştir. Onlar insanlara yol gösteriyor. Onlar Allah’ın elçisi olduklarının en önemli delillerinden birisi de onlara verilen mucizelerdir. Peygamberler gönderildikleri asırda, revaçta olan bir sanat ve bilim nevinden mucizelere mazhar edilmişlerdir. Hz. İsa aleyhisselamın devrinde tıp ilmi revaçta idi. Bu yüzden Hz. İsa’nın mucizeleri tıp nevinden olmuştur.
Peygamberler iki önemli görevle görevlendirilmişlerdir. Bunlardan birincisi insanların Allah’ın varlığına, birliğine, O’na ibadet etmeye, Ona hakiki kul olmaya çağırma görevi. Bu, tebliğ-i şeriattır. Peygamberlerin sorumlu oldukları tek görev de budur. Diğeri ise aciz ve güçsüz yaratılan, her zaman öğrenmek ve ilerlemek için, terakki etmek için yaratılan insanların bilimsel olarak ilerlemelerine katkı sağlamak.
Allah (c.c) İnsanların 21. asırda ulaştıkları bir çok bilimsel hakikatin daha mükemmellerini peygamberlerine mucizeler olarak vermiştir. O halde mucizelerin insanlığın bilimsel ilerlemesine katkıları büyüktür. Çünkü insan aklı, bir şeyi örnek almakta, onu taklid ederek geliştirmekte mükemmel bir araç olarak yaratılmıştır. Cenab-ı Hak peygamberler eliyle insanlığa çok yüksel bilimsel terakkilerin örneklerini mucizeler şeklinde ikram ve ihsan etmiştir.
Örneğin bu ayette bildirildiği gibi, Hz. İsa ölüleri Allah’ın izniyle diriltiyor. Bu ayet, ölecek dereceye gelen hastaların iyileştirilebileceğini insanın aklına getiriyor. Gerçekten de bugün bulunan tedavi yöntemleri ve Allah’ın izni ve takdiri sayesinde ölüm döşeğindeki hastalar şifa kazanıyor. Allah Şafi ismini tecelli ettiriyor. Yani tıp bilimi, Hz. İsa’nın bu mucizesi sayesinde ölüme bile geçici bir hayat rengi veriyor ve insanlar sağlıklarına dikkat ettikleri takdirde Allah’ın kendilerine takdir ettiği ecellerinde ölmüş oluyor. İnsanların ecelleri şarta bağlı olarak takdir edilmiştir. Eğer insan sebeplere başvurursa Allah onun hastalığına şifa verebilir ve o insan daha uzun seneler sağlıklı bir şekilde takdir edilen ecele kadar yaşayabilir.
Hz. İsa’nın bir diğeri mucizesi körleri iyileştirmesidir. Bugün göz doktorları başlangıçta bu mucizenin teşviki ile, bazı körlükleri ameliyatla tedavi edebiliyorlar. Yine burada Allah’ın Şafi ismi tecelli ediyor. Ama bir çok doktor bunu kendi akli yeteneğine, elinin maharetine, hastalar da doktora veriyorlar. Halbuki doktora gözü, eli, beyni, aynı veren de Allah'tır. Gücü veren de O’dur. Ama ne yazık ki birçok kimse bunun şuurunda değildir.
Yine Hz. İsa Aleyhisselam, alacalı hastaları Allah’ın izniyle iliştirdiği söylüyor. Bu mucize de sonunda tıp biliminin lazer teknolojisiyle alacalı hastaları iyileştirmesinin kapısını açmıştır.
Bütün bu mucizeler Allah’ın büyük bir nimeti ve ihsanıdır. İnsana da aczinden ve zaafından dolayı ikram ve ihsan edilmiştir. Ama Allah’ı tanımayan bir doktor, bütün bunları kendi güç ve kudretine veriyor ve Allah’a şirk koşmuş oluyor.
O halde Allah Hz. İsa’ya vermiş olduğu mucizelerle insanlığa tıp biliminde birçok hastalıkların tedavi edilebileceği mesajını vermiş ve insanları daha fazla çalışmaya teşvik etmiştir. Fakat ne acıdır ki, Hz. İsa’nın ölümünden sonra bir kısım Hristiyanlar, Hz. İsa’nın bu mucizelere Allah tarafından mazhar edildiğini unutuyor ve O’nun Allah olduğunu, ya da Allah’ın oğlu olduğunu iddia ederek şirke düşüyor. Halbuki Hz. İsa da bir insandır. Ama Allah’ın resulüdür. Allah her peygambere olduğu gibi ona da onu elçi olarak gönderdiğini tasdik etmek ve insanların bilimsel ufuklarını açmak için mucizeler ihsan ve ikram etmiştir.
O halde tıp biliminde çalışan değerli insanlar gerçekten bahtiyar birer doktor olmak istiyorlarsa, şifayı verenin kendileri, ya da yazdıkları ilaçlar değil Allah olduğunu kabul etmeleri gerekir.
Doktora giden hasta da aynı düşünce ve inanç içinde olmalı ve şöyle demeli:
“Ya Şafi. Sensiz dertlerimize derman veren. Sensiz hastalıklarımıza şifayı yetiştiren. Sensiz ölmüş gibi olan insanlara hayat bahşeden. Doktor da, ilaç da hepsi senin Şafi isminin tecelli etmesine çalışan araçlardır. Ya Şafi Allah. Maddi ve manevi hastalıklarımıza şifa ihsan et. Şafi ismini bütün hasta kardeşlerimiz üzerinde tecelli ettir.” Amin.
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.