Dünya ve Ahiret mutluluğu için…
İnsanın dünya ve ahiret mutluluğu için gerekli olan en önemli şey imandır. İman ile dünyayı algılamak, değerlendirmek; ahiret için de gerekli olan hazırlığı yapmanın başlangıcıdır. Böyle olduğunda huzur ve mutluluk insan daha dünyadaki kendisine verilir.
Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya
Şüphesiz ayetlerimizi inkar edenleri yakında bir ateşe sokacağız; onların derileri piştiğinde başka derilerle değiştiririz ki acıyı duysunlar; Allah daima üstün ve hakimdir.
(Nisa,4/56)
‘Ayet’ delil anlamına geliyor. Cenab-ı Hakkın varlığının ve birliğinin delillerine ayet denmektedir. Aynı zamanda Kur’an’daki cümlelere de ayet denmektedir. Çünkü bunlar da Allah’ın varlığının ve birliğinin en büyük delilleridir. Zaten bize Rabbimizi tanıtan üç büyük tanıtıcı vardır. Bunlardan birisi Kainat. Diğeri Kur’an. Üçüncüsü de peygamberimizdir (s.a.v). O halde hem Kur’an da, hem de kainat kitabında Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren birçok ayetler vardır... Kur’an hem kendisini hem de kainattaki varlıkları okumamızı istiyor.
Aklı başında olan, düşünebilen bir insan Cenab-ı Hakkın hiçbir ayetini inkar edemez. Ama müşriklerin yaptığı gibi inat ve dünyevi diğer menfaatler ağır bastığı için bazı kimseler şirkte ve küfürde devam etmeyi tercih ederler. Bu inat içerisinde hayatlarını geçiren ve imansız bir şekilde giden insanların gideceği yer ateştir, ebedî cehennemdir. Bunu Allah buyuruyor. Daha insanlar ahirete göçmeden önce onları ikaz ediyor.
Ayet ateşin şiddetini de bize tasvir ediyor. İnsanın eritecek bir ateş. Ama erimekle insan yok olmuyor. Cenab-ı Hak dünyadaki şirkinin, küfrünün cezası olarak onun azap çekmesini uygun görüyor. Ve derisi piştikçe, onu tekrar yaratıyor. İnançsız insanın işkencesi cehennemde böyle devam ediyor.
Ya Rabbi sen bizi imanın en yüksek mertebelerine ulaştır, imanımızı muhafaza eyle. Amin. Bizi cehennem ateşinin ve korkunç alevlerinden koru. Amin.
Allah bu ve benzeri ayetlerinde inkarcıları, şirk koşanları tehdit ediyor. Onları bu inatlarından vazgeçirmek istiyor. Bu yüzden Cehennem azabını, ayrıntılı bir şekilde gözlerimizin önüne, hayalimizin perdesine getiriyor. İnançsızlığın cezası sadece ahiretteki cehennem ateşi değil elbette. Bu dünyada da insan daha ahirete gitmeden önce manevi bir cehennem azabını yaşıyor. Huzuru kaybediyor. Gerçek huzur ve mutluluk imandadır. Mümin insan ve imanın gereklerini yaşamaya çalışan insan dünyanın en mutlu, en huzurlu insanıdır. İnançsız insanlar ise dünyanın en mutsuz insanlarıdır. Görünüşte siz onları çok lüks bir hayatta yaşıyor gibi görseniz de, durum göründüğü gibi değildir. Geçenlerde bir yazar, kendisinin en çok huzur bulduğu şeyin, küçükken teravih namazı kıldığı zamanlar olduğunu söylüyordu. Kendisinin inançsız olduğunu, böyle de devam edeceğini söylüyordu. Ve asla bir daha o huzuru bulamayacağını ifade ediyordu.
Bu huzursuzluk aslında bütün inançsız insanlarda var. Ama onlar bunu itiraf etmiyor. Çünkü insan inançsız olduğunda kendisini sahipsiz, hamisiz görüyor. Her şey onu korkutuyor, ürkütüyor. Ölümün bir son olduğunu düşünmesi bile onu kahrediyor. Kendisinin ve bütün sevdiklerinin yok olduğunu düşünen bir insan hayatının her dakikasında daha cehenneme gitmeden cehennemin ızdırabını çeker.
Bunun için iman manevi bir cennet tohumunu, küfür ise manevi bir cehennem tohumunu taşıyor. Ama insanlar, Allah’a kulluk yapmanın zahirdeki ağırlığının kaçınarak kendilerine zulmediyorlar. İnsanda acıdan kaçıp hazza yönelme duygusu vardır. Cehennem en büyük acı yeri, ıstırap yeri. Cennet ise en büyük haz ve lezzet yeri. Bunlar bir gün gelecek. Her gelecek ise yakındır. Uzak görüp dünyadaki geçici, haram olan şeylere yönelmek boş bir eğlence… Bu yüzden inançsız insanı hem dünyada hem de ahirette mutsuz ediyor. Gerçek mutluluğu arayanlar imana koşmalı, imanı bulmalı, yaşamalı. Başkalarının da aynı mutluluğu yaşaması için çaba göstermeli...
www.muhabbetmedya.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.