Abdullah Hakimoğlu - Muhabbet Medya

“Allah’a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir paraya satanlara gelince işte bunların ahirette bir payı yoktur. Allah, kıyamet günü onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temizlemeyecektir. Onlar için acı bir azap vardır.”
(Ali İmran,3/77)

Allah’ın ahdini az bir parayla satanlar, küçük bir dünya menfaati için onu değiştirenler demektir. Allah’ın ahdi, Allah’ın emrettiği ve yasakladığı bütün emirleri ve yasakları kapsamaktadır. Allah’ın dinine giren bir insan, Müslüman olduğunu söyleyen, iman eden bir insan, Allah ile arasında bir sözleşme yapan kimsedir. Yani “Ya Rabbi ben senin dinine girdim. Peygamberini Resul ve Kur’an’ını inanılıp uygulanması gereken mukaddes bir kitap olarak kabul ediyorum. Hz. Peygambere (s.a.v) ve Kur’an’a uymaya söz veriyorum” demiş oluyor.

Mümin bir insanın bu sözleşmeye azami derecede riayet etmesi gerekir. Emir ve yasaklara değiştirmeye çalışmak, makam, mevki, dünyevi çıkar için onlardaki hükümleri, manaları değiştirme teşebbüsünde bulunmak Allah’ın gazabını celbedecek bir davranıştır. Bir Müslümanın Allah’ın emirlerini ve yasaklarını uygulamaması da bu ahdi bozmaktır. Bunları değiştirmeye çalışması ise hem bu ahdi bozmak hem de Allah’ın hükümlerini beğenmemek olduğundan iki misli cezayı hak etmektedir.

Diğer taraftan ayette “yeminlerini az bir paraya satanların” da ahirette paylarının olmayacağı bildiriliyor. Burada Cenab-ı Hak müminleri yalan yere yemin etmekten sakındırıyor. Yemin eden bir insan “Vallahi, Tallahi” diyerek Allah’ın adını kullanmış oluyor. Allah’ın adını kullanarak insanlara güvence veriyor ve onlardan haksız kazançlar elde ediyor. Nitekim bu ayet, kendisinin olmayan bir toprağı yalan yeminle almak isteyen bir kimse hakkında nazil olmuştur. Allah o kişinin yalan yeminini ortaya çıkarmıştır. Yalan yeminle elde edilen bir mal, bir arazi haramdır.

Cenab-ı Hak kıyamet gününde hem Allah ile yaptıkları sözleşmelerini bozanlara, ayetlerini küçük menfaatler için değiştirenlere, hem de yalan yere yemin edenlere rahmet ve şefkat nazarıyla bakmayacağını bildiriyor. Allah’ın rahmetinden mahrum kalmaktan daha büyük bir zarar acaba var mıdır?

Bir hadis-i şerifte yalan yere yemin ederek bir kimsenin malını haksız yere alan bir kimseyi kıyamet gününde Allah’ın öfkeli bir şekilde karşılayacağı bildiriliyor. Bir başka hadiste ise Allah’ın “Çok yemin eden Tüccarı, satıcıyı” sevmeyeceği bildiriliyor. Yeminler Allah’ın ismini kullanarak bir insana güven vermek manasına geliyor. Bu yüzden yemin etmeye dilimizi alıştırmamalıyız. Çok yemin etmeye alışan, yalan yere de yemin edebilir.

Yine bir başka hadis- şerifte, Allah’ın kıyamet gününde rahmet nazarıyla bakmadığı, günahlarını affetmeyeceği kimselerden birisinin de sattığı bir ticaret malını yemin ile satan kişi olduğu beyan ediliyor.

O halde ayet ve hadisler yemin konusunda hassas olmamızı istiyor. Bize düşen Allah’ın emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınarak, O’nun hükümlerini değiştirmeyerek Allah’ın ahdini yerine getirmek, bir de dilimizi yemin etmeye alıştırmamak, özellikle de yalan yere kesinlikle yemin etmemektir. Allah’ın bize rahmet nazarıyla bakmasını istiyorsak bundan başka da çıkar yol yoktur.

Cenab-ı Hak bizi her bakımdan ahdini riayet eden, yalan yere yemin etmeyen ve dilini yemine alıştırmayan kullarından eylesin. Amin.

www.muhabbetmedya.com