İki kişi bir evde bir araya geliyor, içiyor, sonra Kur’an’a ve İslam’a hakaretler yağdırıyor. Sonra ne mi oluyor? Mukaddes kitabımız Kur’an’ı yakıyorlar.

Üstelik bununla da yetinmiyorlar, bu durumu kayda alıp sosyal medyada paylaşıyorlar.

Amaç ne peki? Tabii ki kışkırtmak… Tabii ki provokasyon…

İnsanlarımız genel olarak Kur’an konusunda hassas. Maksat onları sokağa dökmek, gösteriler yapmasını, sonunda da kargaşa çıkmasını sağlamak ve bu kargaşada hata yapmasını temin etmeye çalışmak.

Sosyal medyada yayınlama işi, bilinçli bir iş.. Belki de birileri para vermiştir onlara. Bu durum soruşturma sonucunda ortaya çıkacak.

Dikkat edilirse hep milletimizin hassas olduğu konuları kaşımaya çalışıyorlar. Türk-Kürt meselesi, Alevî-Sünnî meselesi gibi.

Bir de milletin mukaddes olarak kabul ettiği değerlere saldırıyorlar. Kimisi de başörtüsü düşmanı, bazıları da Kur’an düşmanı.

Bir insan Müslüman olmayabilir, Hristiyan, Yahudi ya da ateist olabilir. Bu bizi ilgilendirmez. Ama bu ülkede yaşıyorsa, bu milletin değerlerine saygı göstermeyi bilecek.

Yaşadığı toplumun manevî değerlerine, kutsalına hakaret etmeyecek, saygısızlık yapmayacak.

Bozgunculuk yapmak, anarşi ve kaos çıkarmak, ortalığı karıştırmak her zaman birilerinin işine geliyor. Durumdan vazife çıkarmak isteyenlere fırsat doğar.

İyi ki vatandaşlarımız bilinçli. Bu tür eylemlerin provoke anlamı taşıdığının farkında.

Ülkede herkes huzur içinde yaşarken, terör olayları devletimizin aldığı yerinde kararlar ve yaptığı operasyonlarla neredeyse bitme noktasına geldi.

Buradan kendilerine ekmek çıkmayacağını çok iyi bilen malum odaklar, bu sefer de başka şeylerle kaotik ortam oluşturmaya çalışıyor.

Bu yüzden bu tür bilinçli kışkırtmalara karşı dikkatli olmak gerekir. Yargı organları zaten üzerine düşen görevi yapıyor. Bu, onların vazifesi. Bizim vatandaşlar olarak yapmamız gereken, sağduyulu olmak.

Seçimler yaklaştıkça çeşitli şekillerde kargaşa çıkarmak isteyenler olabilir. Bunlara prim vermeyelim.

Mukaddes kitabımız Kur’an’ın yakılmasını, İslam’a hakaret edilmesini bir Müslüman ve insan olarak kabul etmemiz imkansız. Şiddetle karşı çıkıyoruz.

Ancak şu da bilinmelidir ki, Kur’an ve İslam güneş gibidir. Üflemekle sönmez. Bu saldırılar, Kur’an’ın ve İslam’ın değil, onlarla alay edenlerin değerini düşürür hem de alçak bir dereceye.

Kim ne yaparsa yapsan İslam parlamaya devam edecek, Kur’an ebediyete kadar hayatımıza rehberlik yapacaktır. Ne mutlu Kur’an’a ve İslam’a tâbi olanlara.