Ayşe Hayta: Romanı yazmaya başladığımda Barla’yı görmemiştim ama Barla'da bitti

Ayşe Hayta: Romanı yazmaya başladığımda Barla’yı görmemiştim ama Barla'da bitti

Yazar Ayşe Hayta ile kısa süre önce KDY (Kitapyurdu) yayınlarından çıkan 'Ardıç Kuşları' isimli kitabı üzerine konuştuk.

Yazar Ayşe Hayta ile kısa süre önce KDY (Kitapyurdu) yayınlarından çıkan Ardıç Kuşları isimli kitabı üzerine konuştuk.

Muhabbet Medya: Uzun bir bekleyişin ardından ikinci kitabınızla okurunuzu selamladınız. Okurlar sizi sosyal medyadan tanıyor. Hatırlatma açısından kısaca bize kendinizden bahseder misiniz?

Ayşe Hayta: Çevremdeki her şeyin birbiriyle alakalı, her şeyin bir görevi olduğunu fark eder etmez, “Acaba benim görevim ne?” diye kendime sormaya başladım. 28 sene memleket memleket dolaşıp, memleketim Denizli’de duraksayan, baktığım her yerde bu sorunun cevabını arayan “biri”yim. Sonsuz varlıklardan sadece “biri”. Bunca arayışta bulduğum her şey yalnızca bir “iz” idi. Ömür diye adlandırdığım yolculukta, ayağımı taşa çarptığım da oldu; gül bahçelerinde dolaştığım da. Bu arayış içerisinde Hemşirelik, Halkla İlişkiler, İşletme Fakültesi okuyarak aradıklarımı buralardan da sordum. Gerçi hâlâ Türk Dili ve Edebiyatı okuyorum ya.

Muhabbet Medya: Ne zamandan beri yazıyorsunuz? Etkilendiğiniz yazarlar kimler?

Ayşe Hayta: Kırka kadar kendi kendime yazıp okuyan, kırkından sonra ise yayımlayan “biri”yim. Yazdıklarım ise bu yolculukta tuttuğum notlardır. Lise yıllarımdan beri Divan Edebiyatına meraklıyımdır. Çok beğendiğim beyitleri iyi ki o zamanlar ezberlemişim. Popüler yazarlar, yazıların yanı sıra aradığım “iz”e Mevlana, İmam Rabbani, Abdülkadir Geylani okumalarımda daha çok yaklaştığımı hissediyordum. Ta ki kırklı yaşlarda Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatını okuyana kadar. Kitapta bahsedilen yerler, kişiler, hakikatler yakın ve tanıdık gelmeye başlayınca, ıssız adada bir benzerimi bulmuşum gibi seviniyordum. Bu yüzden Risale-i Nurlardan ayrılsam yine bir başıma kalacakmışım gibi hissediyordum. Sanki hayalen oralarda yaşıyormuşum, o kişileri tanıyormuşum gibi okuyordum. Örneğin; Hafız Ali Ergün abinin kabrini her ziyaret edişimde başımı kaldırıp gökyüzüne bakıyor, güpegündüz bir yıldız arıyorum.

Muhabbet Medya: İlk kitabınız Leyl’den Kalan 2018 yılında yayımlanmıştı. Gâh uzun hikâye, gâh roman olarak nitelendirilebilir. Ardıç Kuşları kitabınızda roman üslubu daha ağırlıkta. Nitekim roman türü olarak kitap yayımlanmış. Bu kitapta sesinizin kıvamını bulduğunu görüyoruz. Yanılıyor muyuz? Neler söylemek istersiniz?

Ayşe Hayta: Dünyada en çok kendimi, kendimin neler yapabileceğimi merak ediyorum. Nasıl daha ılımlı, daha adaletli, daha çalışkan, daha, daha… Bir nevi “hel min mezid” diyelim. Daha iyisini yazabilmek için çaba harcıyorum.

Muhabbet Medya: Kitabınız 158 sayfa ve üç bölümden oluşuyor. Bu bölümlendirmeden hareketle içerik hakkında bize neler söylersiniz?

Ayşe Hayta: İlk bölümde iç konuşmalarını anlatan roman kahramanı, tanıştığı kişiyi kendince anlamlandırıyor, kendince bir yerlere koyuyor. İkinci bölüm, hayata aşkla bakan birinin sevdiğine nasıl baktığını anlatıyor. Sona gelindiğinde de aradığının ne olduğunu fark ediyor. Bulabilmiş mi bulamamış mı onu da okuyucuya bırakalım.

Muhabbet Medya: Kitabınız modern bir Leyla ile Mecnun hikâyesi gibi. Hasan ile Zeynep’in gizli bir sır gibi büyüyen sevdalarına tanıklık ediyoruz. Romanın sonunda Leyla’dan vazgeçip Mevla’ya varan bir Zeynep var.

Ayşe Hayta: Evet, vazgeçmek kolay değildir. Abdülkadir Geylani’nin ifadesiyle; seven hiçbir şeye malik değildir. Her şeyini sevgilisine teslim eder.

Muhabbet Medya: Kitabınızda Bediüzzaman’ın İhtiyarlar ve Hastalar Risalesi başta olmak üzere birçok kitabından esintiler var. Kitabın çatısını oluştururken bu kitaplar çok etkili olmuş olmalı…

Ayşe Hayta: Ardıç Kuşları’nı yazarken böyle bir final yapabileceğimi ben de bilmiyordum. Tamamen o dönem okuduğum kitapların hissiyatı kitaba yansıyıverdi, iyi de oldu.

Muhabbet Medya: Kitabın son bölümünde İlahi Aşk merkezinde Ayet-ül Kübra ve Münacat risalelerini hatırlatan tefekkür sahnelerini yazmışsınız. Bunları Barla’da yazmışsınız gibi geldi bize.

Ayşe Hayta: Yukarıda da belirtildiği üzere “Ardıç Kuşları” bir aşk hikâyesi. Tertemiz, yağmur damlası gibi. Kitabı yazmaya başladığımda Barla’yı görmemiştim. Ne zaman ki Barla’ya gidip kabristanın ardıç ağaçları ile kaplı olduğunu gördüm, ne zaman ki, “Aşkın "hay huy" perdelerinden en hassas tellere, damarlara dokunuyor gibi sadâ veriyorlar ” cümlesini, ve bu cümlenin haşiyesi olan, “Şu nüsha mezaristandaki ardıç ağacına bakar.” notunu okudum, işte o zaman romanın sonunu Barla’da, Barla Kabristanında tamamlayarak bitirdim.

Muhabbet Medya: Roman Denizli’nin Zeyve Kasabasında başlıyor. İstanbul, Sapanca, Maşukiye ve Denizli’ye uğradıktan sonra Barla’da sona eriyor. Zeynep son nefesini Barla’da veriyor, Öyle anlaşılıyor ki kitabın yazarı Ayşe Hayta da son nefesini Barla’da verip Üstad’ına kavuşmak istiyor.

Ayşe Hayta: Böyle bir tevafuk nasip olur inşallah, dua niyetine sayıyorum. Risalelerde “Barla’da gıdası itibariyle ancak bir avuç yeme malik olan her bir kuş, her bir serçe, her bir arı “Bütün Barla’nın bağ ve bostanları, benim nüzhetgahım ve seyrangahımdır.” diyebilir.” cümleleri geçiyor. Ben de hayalen gezdiğim bu beldede bir avuç yere malik olabildim. Bitmez tükenmez ihtiyaçları olan bir kul olsam da; “Bana dua edin. Ben de duanızı kabul edeyim.” buyuran Rabbimiz inşallah orada yaşamayı lütfeder.

Muhabbet Medya: Barla’da bir avuç yere sahip olduğunuzu söylediniz. Artık Barla rahlesinde Bediüzzaman’ı ve talebelerini okuyacak ve yaşayacaksınız. Okur haklı olarak sizden kendisini Barla’da, Bediüzzaman’ın ve talebelerinin dünyasında yaşatacak eserler bekleyecek. Ne dersiniz? Sizin rahlenizden bu güzel hayatları okuyabilecek miyiz? Kısmetse bir sonraki kitabınız hangi konuda olacak?

Ayşe Hayta: Risale-i Nurları okurken hayalen gezdiğim yerlerde olmak, oralarda yaşanan hatıraları, o talebelerin yaşantılarını bir parça hissetmek istiyorum. Karda, kışta ne halde Barla?

Risalelerde bitki ve çiçeklere oldukça vurgu yapılıyor. “Bize de bak, bizi de oku.” diyen bitkilere ağaçlara o menzillerden bakmak, okumak istiyorum. Bir kaynak olamayacak ama Risalelerde adı geçen bitkiler, çiçekler, ağaçlarla ilgili hissiyatımı Barla’da yazmak istiyorum. Mesela Cennet Bahçesi’ni her hafta fotoğraflamak gibi çalışmalar diyelim. Kim bilir belki de endemik bitkiler bile bulabilirim. Belgesellerde izliyoruz, insanlar kendini bir fikre, inandığı değere ya da bir varlığa adıyor, onun hayatını gözlemliyor. Örneğin, deniz kaplumbağalarına ömrünü adayan insanlar var. Ben de bilimsel olmasa da Barla hayatına tanıklık etme, bir nevi gelecek nesillere aktarılacak notlar tutma isteğimden kendimi alamıyorum. Zaten çocukluğumdan beri bitkilere merakım vardı; bundan sonraki hayatımı bu çalışmalara emek vererek değerlendirmek istiyorum. Bu kapsamda, yazdıklarım da inşallah Risale-i Nur talebelerinin hayatları ve Barla bağ ve bahçeleri ile ilgili olacak.

Muhabbet Medya: Okurlar kitaplarınızı nereden temin edebilir?

Ayşe Hayta: İnternet üzerinden temin edilebilir. Bize ulaşırlarsa biz de iletebiliriz.

https://www.facebook.com/ayse.hayta20
https://www.instagram.com/ardickuslari
[email protected]

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.