Yüce Rabbimiz bir ayet-i kerimesinde şöyle buyuruyor:
Müşrikler kendi inkarlarına kendileri şahit olup dururlarken Allah’ın mescitlerini imar etmeleri mümkün değildir. Onların bütün yaptıkları boşa gitmiştir. Ve onlar ateş içinde ebedi olarak kalacaklardır.
(Tevbe, 9/17)
Peygamberimizin amcası Abbas b. Abdülmüttalip, Bedir savaşında esir olduğu zaman Müslümanlar, müşrik olduğundan ve akrabasıyla ilişkisini kestiğinden dolayı, onu ayıplamışlardı. Bir sahabi ise daha ağır sözler söylemişti. Abbas bunun üzerine dedi ki: Bizim kötü taraflarımızı söylüyor. İyi taraflarımızı gizliyorsunuz. Biz mescid-i haramı imar ediyoruz. Kabenin perdedarlığını yapıyoruz. Hacılara su dağıtıyoruz ve esirleri serbest bırakıyoruz. İşte bu sözler üzerine bu ayet-i kerime nazil oldu.
Bu ayet, Allah’a inanmayan insanların mescitleri imar etmelerinin mümkün olmadığını beyan ediyor. Yani mescidi imar etmenin ecrine ve sevabına nail olmak için iman etmek gerekiyor.
Beytullahı ziyaret etmeyi ifade etmek için “imar” kelimesiyle aynı kökten gelen “umre” tabiri kullanılır. O halde beytullahı gerçek imar, orada hac ibadetini Allah’ın emrettiği, Hz. Peygamberin gösterdiği şekilde yapmakla mümkündür. Ayette “Mescitler” tabirinin kullanılması, Allah’a ibadet edilen bütün mescitlerin kastedildiğini de gösteriyor. Bu durumda mescitleri gerçekten imar etmek demek, mümin olmak, oralarda ibadet etmek ve aynı zamanda imar işleriyle de uğraşmak demektir.
Bu ayet aynı zamanda mescitlerin esas yapılış maksatlarına uygun kullanılmasının da zaruretini dile getiriyor. Bedir savaşının olduğu yıllarda Kabe müşriklerin elinde idi ve içi putlarla doluydu. Bu yüzden ayet, aslında oraların gerçek imarının onu putlardan kurtarıp Allah’a ibadet edilen, sadece Allah için hac edilen bir mekan haline getirmekle gerçekleşeceğini hatırlatıyor.
Mescitler Allah’ın evidir. Allah’ın evinde malayani konuşmamak gerekir. Bazen mescitlerde insanların yüksek sesle ve hiç de mescide uymayan konuları konuştuğuna şahit oluyoruz. Bunları güzel bir şekilde incitmeden ikaz etmek gerekir.
Peygamberimiz (s.a.v), “Mescitlerdeki konuşma, tıpkı hayvanın otu yiyip bitirmesi gibi hasenatı yiyip tüketir” buyurmuştur. Bir başka hadislerinde ise “Her kim mescide ülfet ederse Allah da ona ülfet eder.” Buyururken; bir diğerinde de “bir adamı mescitlere devam ediyor gördünüz mü onun mümin olduğuna şahitlik ediniz” buyurarak mescitlere devam etmenin imanın göstergesi olduğunu bildirmektedir. Camilerin ve mescitlerin gerçek imarı camilerde ibadet edilmesiyle gerçekleşir.
O halde mescitleri gerçekten imar eden kişiler, Allah’a inanan, orada ibadetlerini yapan, boş söz konuşmayan kimselerdir. Bunlar mescitleri maddi olarak da yaparlarsa büyük ecirlere mazhar olurlar.