“Bir ticaret yapmadım, nakd-i ömür oldu heba,
Yola geldim, lâkin göçmüş cümle kervan bîhaber.
Ağlayıp, nâlân edip, düştüm yola tenha, garip,
Dide giryan, sine biryan, akıl hayran, bîhaber.”(Niyazi Mısri)
Güzel Türkçemizde, ahvalimizi olumlu veya olumsuz anlamlarda anlatan çok güzel deyimler ve tabirler vardır. Mesela, “Yoldan çıkma, yola gelme, yola düşme, yolunu bulma, yol edinme…” bunlardan sadece bir kaçıdır. “Yol” metaforu kimi zaman gidişatın kötü; kimi zaman da iyi ve güzel olduğunu ima ile işaret eder. Bugünkü menfi ahvalimizi anlatan en güzel tabirlerden biri de “yoldan çıkma” olsa gerektir. İki kelimelik şu tabirle, belki bir kitap yazmak mümkündür.
Bu haftaki makalemi, Harran Üniversitesi’nin değerli akademisyenlerinden Doç. Levent Bilgi Hoca’nın paylaştığı, Genç Yorum mecmuasında gelecek ay yayımlanacak, “yol” metaforunu kullanarak, hal-i hazırdaki ahvalimizi ironik tarzda dile getirdiği şiir tadında bir yazısından mülhem kaleme aldım. Hoca, şiirimsi ironik yazısında, Risale-i Nurları okumayı (zahiri manayla örtüşmeme riskini göze alarak), “yoldan çıkma” deyimiyle gayet güzel bir tarzda buluşturmuş; insicamlı bir şekilde meseleyi zihinlerimize yaklaştırmış, uyarıcı ve ikaz nitelikte bir yazı kaleme almış. Eline emeğine sağlık.
“Yoldan çıkma”; hem bireysel hem toplumsal anlamda kullanılan, gidişatın ve sonucun vahametini dile getirerek ikaz edici özelliği olan bir tabirdir. Siyasi, iktisadi, içtimai ve sair meseleleri anlatmakta zorluk çektiğimizde, derdimizi ya da meramımızı kısacık bir tabirle veya deyimle ya da ironiyle anlatmaya çalışırız. Mesela, başlık altındaki dizelerde Hak dostu Niyazi Mısri Hz., “ömür sermayesini” nasıl heba ettiğini, “yola geldiğini” fakat iş işten geçtiğini; “nedamet” yani pişmanlık duygusunu dile getiriyor.
Mesela, günümüzde derd-i maişet ile boğuşan ve iktisadi krize giren insanların her geçen gün artması, ekonomik anlamda “yoldan çıkmanın” göstergesidir.
Mesela, toplumsal ortamın kaos ve kargaşaya eğilim göstermesi, siyasi, sosyal ve içtimai anlamda “yoldan çıkmanın” alametidir.
Mesela, suçların, cinayetlerin, şiddetin, silahlanmanın, uyuşturucu ve çeteleşmenin, çalıp-çırpmanın artması ve yozlaşma; ahlaki ve etik anlamda “yoldan çıkma” halinin işaret fişekleridir.
Mesela, gecikmesi sebebiyle zulme kapı aralayan adalet ve haksız-hukuksuz uygulamalar da hukuken “yoldan çıkmanın” farklı bir versiyonudur.
Mesela, beşerî münasebetlerimizde elimize ve dilimize hâkim olamama, güven ve itimadın ciddi anlamda erozyona uğraması “yoldan çıkma” vaziyetinin neticesidir.
Mesela, vicdanı harekete geçiren “kutsiyetin” gerek şahısta gerek toplum nezdinde etkisini yitirmesi, “yoldan çıkma” halinin bir tezahürüdür.
Mesela, Bediüzzaman Hz.nin bir asır önce “düşman” olarak tanımladığı “cehalet, sefalet ve ihtilafı” (D. Harbi Örfi) bize musallat eden, “altı dehşetli hastalığa” (T. Hayat) müptela kılan ve bunlarla sürüp gidecek bireysel ve toplumsal bir hayat tarzı, “yoldan çıkma” halidir.
Mesela, vahşi kapitalizmin hepimizi tüketim toplumuna dönüştürerek kâr hırsının gönüllü köleleri, modern putlarının kulları haline getirmesi “yoldan çıkmanın” gözle görünür belirtisidir.
Mesela, hepimizi istikbal hesabına endişelendiren, can ve mal kaygısı yaşatan, kitleleri korkuya sevk eden fena işler karşısında “toplumsal kayıtsızlık” da bir anlamda “yoldan çıkma” emaresidir. Hele, şimdilerde sosyal hayatın her tarafında mebzul miktarda / haddinden fazla gördüğümüz bir şey daha vardır ki, “yoldan çıkmanın” zirve halidir dense sezadır / değer: Ar damarı çatlaması.
Kısacası “yoldan çıkma”; hak ve hakikatten yüz çevirme, doğruluk ve dürüstlükten vazgeçme, nihayetinde meşru daireden gayri meşru daireye geçmekle bir inhiraftır / sapmadır.
Son söz; bu ve daha pek çok benzeri “yoldan çıkma” hallerini görüp duruyor -hatta bizzat yaşıyor- iken; devekuşu misali kafamızı “gaflet kumuna” gömemeyiz. “Çaresi bulunan şeyde acze iltica etmemek elzemdir” diyen Bediüzzaman Hz., şu hallerin fenalıklarını ve kötü sonuçlarını belki bir asır önce şerh ve beyan ederek çözümüne dair reçeteleri Risale-i Nurlarda istifademize sunmuştur. Madem “yoldan çıkma” vardır; kavli ve fiili duayla, akıl, vicdan ve irademizin hakkını vererek “yola gelme” yahut “yola girme” de pekâlâ mümkündür.
**