İki Beşik: Kâinat ve Dünya

Raşit Duran

İki beşik; kâinat ve kâinat içinde cirmi kadar yer kaplayan, ömür tükettiğimiz küre-i arzımız yani dünya… Her iki beşiğin de sahibi “Sultan-ı kâinat birdir” (20. Mektup) denilen Allah’tır (cc). Hakiki Sultanı, hakiki Sahibi ve hakiki Bânisi... Hakikat bu iken kardeşlik beşiği ile insanlık beşiğinde ömür süren insanlar; bâtıl temellük / sahiplenme, kendine mal etme; mecazi sultanlık davasıyla dünyada birbirleriyle kavga etmektedir. Halbuki, “Dünya öyle bir metâ değil ki nizâa / kavga, çekişme değsin. Çünkü, fâni ve geçici olduğundan kıymetsizdir.” (22. Mektup) Fakat şu söze yanlış mana vererek, dünyadan “el-etek çekmeyi” ve “bir lokma bir hırka” felsefesiyle yaşamayı telkin ve tavsiye ettiği zannedilmemelidir. Kavgaya değmemesinin sebebi, cümlenin içinde şerh ve izah edilmiştir:

  1. Dünya, alınır-satılır bir ticaret metaı değildir,
  2. Bir kararda durmaz, fani ve geçicidir,
  3. Hakiki sahibinin yanında bile değeri yoktur.
  4. Hiç kimse temellük / mülk edemez.

Başkasına ait kıymetsiz bir metaya, “emanetçi insanın” haddinden fazla kıymet verip başında kavga etmesi çok mantıksız ve akılsızca bir harekettir. Fakat “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm,39) İlahî fermanınca, insan, yaşadığı dünyanın imar, ihya ve inşasıyla mükelleftir. Başkalarına bâr / yük ve muhtaç olmamak, bilakis faydalı olmak için say ü gayret / çalışmak esastır.

Kâinat mehd-i uhuvvet, yani kardeşlik beşiği.”

Yer(yüzü) mehd-i beşer, yani insanlık beşiği”. (Unsuru’l-Hakikat)

Evet, mümin olan kimse, iman ve tevhit iktizasıyla, kâinata bir mehd-i uhuvvet nazarıyla baktığı gibi; bütün mahlûkatı, bilhassa insanları, bilhassa İslâmları birbiriyle bağlayan ip de ancak uhuvvettir. Çünkü, iman bütün müminleri bir babanın cenah-ı şefkati altında yaşayan kardeşler gibi kardeş addediyor.” (Hubab)

Beşiğin kâinata bakan tarafında hiçbir kavga olmazken, beşerin hayat sürdüğü dünya cenahında öteden beri menfaat, iktidar, güç, rant, sen-ben kavgaları sürüp girmektedir. Bu kavganın bitip sulh-u umuminin / dünya barışının temin ve tesisi için kardeşlik beşiği ve insanlık beşiği hakikatinin hayatın bütün aşamalarında görünür, yaşanır ve hissedilir hale gelmesi lazımdır. Bu noktada, en büyük vazife hakaik-i imaniye ve kemâlât-ı İslâmiyenin izharının / gösterilmesi önce kendi dünyamızda ihya ve inşa edilmesi iktiza eder.

Kardeşlik beşiğindeki insanların zihinlerini, maneviyattan arındırılmış maddeci materyalizmle iğdiş etmek suretiyle “hayat cidaldir / mücadeledir” düsturunu hâkim kılmaya; vahşi kapitalizm de menfaat hırsıyla kârını maksimize etmek için “ihtiyaç” kavramını çarpıtarak (ki, ‘ihtiyaç, eksikliğini hissettiğimiz şeydir’), ihtiyaç olmayanı “zaruri ihtiyaç” kılıfıyla, toplumu “tükettikçe mutlu olacağına” inanan bir tüketim toplumuna dönüştürmeye çalışmaktadır. Devasa reklam bütçeleri, uluslararası ekip ve ekipmanlarıyla -gıdadan giyime- her sektörde “sömürü düzenlerini” sürdürmektedirler.

Geçmiş zaman dilimini günümüzden ayıran mühim bir özelliği de insanın tağyir ve mesh-i manevisine; eşyanın da GDO’lu gıdalar misali tahribine sebebiyet vermesiyle bir tahrip asrı olmasıdır. Önceki devirlerde tehlike hariçten / dıştan içe iken; şimdi içten / dahilden -insanın bile farkına varamadığı- dışa doğru; tıpkı elma içindeki kurtçuklar gibi sinsice olmaktadır. Tahrip asrının bir başka hususiyeti de “aldatarak iş görmektir”; ki, bu “aldatma” hali toplumsal hayatın her yanına sirayet etmiş durumdadır. Bu zamanda, yapılan yalan-yanlış, fena ve kötü iş ve icraatların pazarlanması, medya dediğimiz kitlesel iletişim araçlarının olguyu / hakikati gizleyip algıyı öne çıkaran, aldatıcı ve gerçeği ters-yüz edici etkili “algı operasyonları” ile yapılmaktadır. Bu noktada yapılacak en mühim hizmet, halkın feraset ve basiret duygularını canlı tutacak tenvir ve irşattır.

Hafız Sadi Şirazi demiş: “İki cihanın rahat ve selâmetini iki harf tefsir eder, kazandırır: dostlarına karşı mürüvvetkârâne muaşeret ve düşmanlarına sulhkârâne muamele etmektir.”

**

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.