Fanatizm

Raşit Duran

Bizim bağnazlık yahut taassup dediğimiz, Latince kökenli, “kendini körü körüne tapınağa adamış insan” manasında fanaticus’dan gelmekle yabancımız olan fanatiklik ve fanatizm; aklî, mantıkî, imanî olmaktan ziyade psikolojik bir olgu, toplumsal barışı ve emniyeti tehdit eden bir bağımlılık, bir davranış sorunu, patolojik bir eğilim, sosyopolitik bir vaka ve bir tahrip eylemidir. İtiraz ve eleştiriyi, muhalif düşünceyi reddeden, akıl ve iradeyi devre dışı bırakan bir eğilimdir. Hürriyet inancın mühim bir hususiyeti iken fanatizm arttıkça bireysel ve toplumsal hürriyetin alanı daralır. Rengimiz ve lisanımız gibi duygu - düşünce farklılığımız bir yaratılış mucizesi iken, fanatik ve fanatizm bunu bir tehdit unsuru gibi görerek toplumsal kavgaya dönüştürür. “Hem tesadüm-ü efkârdan ve tehâlüf-ü ukulden hakikat tamamıyla tezahür eder." (Bediüzzaman) sözü, fanatiğin dünyasında yok hükmündedir. Fanatiğin mümeyyiz vasfı, heva ve hevesinin aklına hâkim olmasıdır. Fanatiğe yön veren güç, kendi tercihi, akıl ve iradesi değil; kendi haricinde bir otoriter akıldır.

Politik, sosyolojik, felsefi, ideolojik ve özellikle dini yönüyle (‘Din toplumun ortak malıdır’ ve ‘inhisar altına alınamaz’.) fanatizm; itaat ile imanı iltibas eden (‘İtaat ancak maruftadır’. (Hadis)), muhaliflerini tâhkir, tehdit ve hatta tekfir ile itham eden, ifrat-ı muhabbet yahut bunun aksi ifrat-ı adavet denilen aşırı iki ucun, eylem ve söylem planında olumsuz yansımaları olarak karşımıza çıkar. Fanatiğin kutsalı, sorgusuz-sualsiz mutlak itaattir ve şiddet, fanatizmin doğal sonucu olup beslendiği kaynak, cehalettir. Bediüzzaman’ın, üç düşmanı sayarken başa, “cehaleti” koyması manidardır. Bu anlamda fanatiklik, bir aidiyet yahut kimlik arayışı ve bağlılıktan çok öte bir bağımlılık hali, aklın ve iradenin başkasına ipotek edilmesidir. Öyle ki bu bağımlılık hali, bir müddet sonra insanın ‘mesh-i manevisine’ yani insanlığının değişmesine, başkalaşmasına, hatta bir canavara dönüşmesine sebeptir. 20. Yüzyılın fanatizmine örnek olarak Faşizm ve Komünizm verilebilir. Fanatizmin tarihte tecessüm etmiş en vahşi halinden bir diğeri de Hasan Sabbah’ın kurduğu Haşhaşiyun denilen örgüttür. Etrafındaki insanların “cehalet ve fakr u zaruret” halini fırsat bilen Hasan Sabbah, onlara verdiği haşhaş ile kurduğu “yalancı cennettinde” kısa bir süre yaşatmış, akıllarını başlarından almış ve emri altına alarak onları canavarlaşmış birer fanatik zombiler haline dönüştürmüş, akıl almaz cinayetler işletmiştir. Dünden bugüne, lider kültünü öne çıkaran yöneticiler de fanatizm ve kendine bağımlı hale getirdiği fanatiklerden yararlanmış, otoriter - totaliter yönetimlerini ibka etmeye çalışmışlardır.

Maalesef ülkemizde de vandalizm gibi fanatizmin de günden güne arttığını -gelecek adına- endişeyle izlemekteyiz. Her alanda olmakla beraber bilhassa spor, siyaset ve dini alanda fanatizm ve neticede vandallık/zorbalık en çok görünenlerdendir. Politik cereyanları “topuza” benzeten Bediüzzaman, fanatiklik yerine “tarafgirlik” tabirini kullanmaktadır. Fanatik; sorgusuz - sualsiz taraftar olan, itaat eden, siyaseti ve ideolojiyi “topuz” gibi kullanan insandır. Hadiseleri görmek istediği gibi görür. İnsanın fıtratında bulunan ve mutlak anlamda kötü olmayan meyillerin, hak ve hakikate kanalize edilmesi gerektiğini ifade eden Bediüzzaman, “Tarafgirlik, eğer Hak namına olsa, haklılara melce olabilir.” diyerek, hakka taraftarlığın bir melce ve sığınak olacağını beyan ediyor. Devamında da “Fakat, şimdiki gibi garazkârâne, nefis hesabına olan tarafgirlik, haksızlara melcedir.” diyor. “Hakkın hatırını âli tutan” anlayış, fanatizm zihniyetini de fanatik zihniyeti de katiyetle reddeder.

Özetle; iman ile örtüşmeyen, imanın muktezası olmayan, imana zıt, hak ve hakikatten ziyade siyasetin, ideolojinin ve dinin, şerre alet edilmesine, istismar ve suistimaline dayanan; aşırı, ölçüsüz, ifrat derecesindeki fanatizm ve fanatiklik olgusu hakkında da “Tarafgirlikle bakan hiçbir kusuru göremez.” der. Öyle de insanın basar, basiret, feraset ve hatta vicdanını kör eden fanatizm; muhabbet, uhuvvet ve şefkati kendilerine meslek ve meşrep ittihaz edenlerin esaslarına zıttır.

**

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.