Ezilirdi kaldırım taşlarıyla, kan ve ter içinde çaba
Cilalı saçlarla, atlanınca merdiven basamakları
Tamiri mümkün değildi kat'a, aldanınca bir sıcak çorba tasına
Oysa sen haram olmamalıydın kan terle gelen ekmek gibi
Kapında sarhoşca beklemek yerine kalbimizi çalmalıydı nebi
Çağlıyordum şırıl şırıl çapımda nehir sesi duyunca
Gayesiz ağır ağır yürürdüm çakıl taşlı sahilde
Yıldızları görmek için yattığımda kumsala
Kaynatırdı yüreğim, had hudut konulmamış duygularını
Bir his seni sokuştururdu hemen gözlerimin dibine
Çıplak sırtıma batarken dikenler seni düşünürdüm düşleri ela
Anladım ki zamanla sen boş vakit işisin Leyla
Vardı bir gailem
Eleklerle, kalburlarla üzerinde titrediğim
Toz pembe zümrüdüankalar inerken hayal yokuşumdan
Umursamazdım bugün kim vurulmuş caddesinde dünyanın
Ķördüm göremezdim kim yanmış can evinden
Yitivermişti insafım bir sütleğen yüzünden
Dönmek mi şefkatsizliğe ? Bir daha, asla!
Süreçle anladım ki sen boş zaman işisin Leyla
Çocukluğumda tahterevalli, sini bitti, misket, yakar top
Toyluğumda yıldırımdan seviler çelik çomak gibi zor
Annemin yüreğinde tereddüt, ağlamaklı sevdaları yıldıran
Taze günahlarımdan habersiz zannettiğim babam
Meğerki cennetimiz için çırpınırmış her akşam
Kolayca unutuldun! Unutamam dediğim belva
Anıların geçmesiyle anladım ki sen boş anların işisin Leyla
Eve boş dönen kucaklardan çekiniyor gözlerim
Yavrularım ütülü elbiseler içinde ıslanmalıyken bazen
Muharrik iki yaka kavgası gömleğimde durmaksızın
Şimdi utanıyorum kaldırımlardan
Dualarla koruyorum kendimi gayri meşru saldırılardan
Seni düşünemiyorum artık ne olur beni anla
Ben anladım ki sen boş zaman işisin Leyla
Nerede ne var düşüyor önüme yavaş yavaş ahenk ile
Çocukları öpmek, su, tükenmeyen mürekkep, bir bayat ekmek
Ne büyük nimet imiş akşamları sağ salim evime gelebilmek
Yüreğimden geçemiyorsun artık ne aşklar varmış beni bekleyen
Bu aşklara tutunuyor gönlüm şimdilerde mecburen
Benden duyduğunda bu muammaları ağlayacaksan ağla!
Ne kadar tekrar ettim hiç usanmadan sen boş zaman işisin Leyla
Sorgusuz sevmeliymiş, itiraz etmeden hep sevmeli
Öyle kavak yellerine benzemiyormuş hayat
Dürüst ol! Beyaz atla beklenen rüyalar hiç görülmedi
Esef sızıyor ancak gençliğe bırakılan roman ve şarkılardan
Puta tapar gibi rüzgâr arası siret içerek çöllere mi düşmeli
Aklıma geldikçe titriyorum gayri meşru aşk ne ölçüsüz bir hülya
Sağolsun sufiler söyleyince anladım sen boş zaman işisin Leyla
Sizin yıldızlarınız hâlâ gökyüzünde mi bilmem
Bir yıldızım var benim, bedenim kadar yorgun
Benim kadar hüzünlü güftelerde matem
Askıdaki aşklar masalmış zaten Kerem ile Aslı'dan kalma
Ayrılıktan kurtulmak için aşktan böyle delice kaçmak da varmış
Ne olur! Vadileri aşabilen vafi bir kadeh zemzem yolla
Anladım ki sen boş zaman işisin Leyla
Sonunda adının çıktığı yollara akrostiş dökmek değil
Şadırvanlara, mihraplara havf ile gözyaşları dökmeli
Aşk mı o da nedir? Varsa bir yorgunluk kahvesi
Hoş bir muhabbet çöksün, ardından tatlı bir uyku
Her gece Vedud’a aşk ile içimi döktüğüm, pişmanlık benimkisi
Yaşlandıkça gördüm ki her şey zamanla
Gereksiz bir intizardı eskisi
Mevla'ya gidiyorum usanmadıysan sen bekle gözleri ela
Ne trenler geçer ömürden ki içinden inen hep sevda hep sevda
Şirin sende boş zaman işisin
Aslında Aslı'nın da aslı yok asla
Anladım ki gerçekten siz boş zaman işisiniz Leyla