Aşk ve Sevgi İle Tanıştınız Mı?

Nadire Batu

Bir insan üç özelliğinden dolayı sevilir. Güzel, iyi veya olgun olması...

Peki bu sevginin, kaynağının kaynağı nereden geliyor?

Cevap: Bütün güzellikleri yaratan, bütün olgunlukları var eden, bütün iyiliklerin sahibi ve kaynağı Allah'tır. Madem ki bütün sevgilerin kaynağı Allah'tır. O halde asıl O'nu sevmeliyiz, O'nun adına sevmeliyiz ve O'nun istediği gibi sevmeliyiz. Ayrıca Rabbimiz, bizleri yokluk aleminden varlık alemine çıkardığı gibi, varlığımızı da bizlere bağışladı. Bütün kainatı nimetlerle hizmetimize sundu. Dolayısıyla dünya nimet dolu, kalbimiz minnet dolu...

Hz. Mevlana, "Güzelliğinin cennetinde süte bala gark oldum. Seni buldum ya, içimde öyle bir tat denizi var ki, dünyanın bütün zehirlerini verseler içimdeki tadı bozamazlar." diye Allah'a olan sevgisini ne güzel ilan eder.

Öte yandan insanın en temel arzusu sonsuzluktur. Eğer insan varoluşsal ihtiyacı olan sonsuzluğa yönelik yaşamıyorsa, kalbi ölmüş demektir. Malum kalp, ancak sonsuzluk ile yaşar. O halde sevgi gösterisini çarçur edenin sevgisi sahtedir. Dürüst sevginin kriteri ise, sonsuzluk arayan sevgidir. Hem dürüst sevgi, ölümsüzleşmek ister. Hatta ölümsüzleşmek için ne gerekiyorsa yapar.

Eğer birbirini sevenler, sonsuzluğa kadar sever ve sevgileri ebedi hayatla pekişiyorsa, kaliteli bir sevgi demektir. Ancak birbirini sevenler, ebedi beraberlik için Allah'ın onayını almaları lazım. Elbette bu da nikah yapmalarını gerektirir. Bunun ardından helal sınırlara dikkat etmeli ve birbirini aldatmamalılar.

Ancak eğer birbirlerini sevenler, bu sınırları ihlal eder ve şımarık nefsin arzu ettiği lay lay lom hayatı aşamıyorlarsa, her ne kadar birbirlerine "Sonsuza kadar seni seveceğim!" diyorlarsa da sevgileri sahte, sun-i ve yalandır.

O halde gerçek sevginin kriteri sonsuzluğu bulmaktır. Hem sonsuzluğu bulanın sevgisi, hakiki bir sevgi olur. Malumunuz Allah inancından sonra sonsuzluk (ahiret) inancı geliyor.

Peki, neden insanlar gerçek sonsuzluğu bırakıp fani sonsuzluğu tercih ediyorlar?

Cevap; Çünkü gerçek sonsuzluğun bedeli nefislerine ağır geldiği için ödemek istemiyorlar. Halbuki sahte ve fani sonsuzluğun bedeli daha ağırdır. Elbette insanlık ebediyete gidince bu gerçeği anlar. Ancak o zaman da iş işten geçmiş olur. Hâlbuki gerçek sonsuzluğa hazırlanmak; nefsimize ağır gelse bile ruhumuza ve kalbimize ağır gelmez. Hem iyilik yapmak, namaz kılmak, oruç tutmak asıl ruhun ve organlarımızın ihtiyacıdır. Ayrıca müminler bunları yaparak mutlu da oluyorlar.

Zira daha çok manevi bir bakış açısıyla birbirlerini sevenler, iç dolu ve donanımlı bir sevgiyle sevdiklerinin belirtisidir. Zira kalpler ancak maneviyatla iyi, donanımlı ve temiz hale gelir. Bu nedenle her iyi güzeldir; her güzel bir değildir. Elbette iyi olanın güzelliği manevi nur şeklinde yüzüne de yansır. Günümüzde bir kısım sanatçılar, her türlü estetik yapmalarına rağmen yaşlanınca, geçmişte işledikleri günahlar sebebiyle yüzlerini nursuz olarak görebiliyoruz. Ancak bizim dindarlarımız yaşlanınca yaşlılık belirtisi olan çizgiler bile kendilerine ayrı bir güzellik ve nur katıyor.

Dolayısıyla eğer bir insan sureten güzel olup maneviyattan kopuksa, maalesef kalbi çöplük gibi olur. Hem insanda mana kalmazsa, o robot ve kalıptan öteye geçememektedir. Kaldı ki güzel bir insanın cildi kaldırılırsa ortaya korkunç bir şey çıkar. Peki, güzel olan kan, et, kemik ve kaslar mıdır? O halde asıl güzel olan ve güzelliğin kaynağı Allah'tır.

Öte yandan sevmenin sırrını anlayarak okuyan, cennetteki ebedi sevgilere kavuşur. Gençliğini okuyan, ebedi gençliğe sahip olur. Güzelliğini okuyan, ebedi güzelliği kazanır. Hayatı okuyan, sonsuz hayatı kazanır.

İman şairimiz Mehmet Akif Ersoy, "Nihâyet neyse idrâk ettiğin şey ömr-i fânîden; Onun bir aynıdır mutlak nasîbin ömr-i sânîden!" diye ne güzel buyurur.

O halde birbirlerini sevenler, sadece nefis endeksli rahat etmek için değil, asıl sevginin kaynağı olan Allah'a muhabbetle bağlanarak ve sonsuzluk isteme talebiyle sevmeliler. Hem dünyayı aşmayan hiçbir hedef, yüksek hedef olamaz. Unutmayalım ki; fani olan her şey, ebedi mutluluğu veremez. Ancak Allah sevgisi ve sonsuzluk şerbeti insanı teskin ve tatmin eder. Bu bilinçte olan müminin, bütün arzuları teskin olur. Çünkü içinde çağlayanlar coşar.

Rabbimiz, nimetlerini fark edip, minnetdarlık hisleriyle huzuruna çıkanlardan olmayı bizlere nasip et! Amin...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.