Yeni tırmanmıştım dik yokuşu
Dört yol kavşağını geçince
Ayaklarını sürüterek yürüyen
Muhlis Amca çıktı karşıma
Nedense geleceğe gittim bir anda
Zihnimin puslanmış aynasında
Göründü o yaşa gelmiş hâlim
Doğrusu ben bile tanıyamadım
Yansıyıp duran bu garip adamı
Derin bir hayale daldım çarçabuk
Eser kalmamış o eski hâlimden
Elime ucu eğri bir baston almışım
Çokları gitmiş ben geride kalmışım
Değişik bir sancı belirdi içimde
Yabancıydı her şey bana yabancı
Sanki eski püskü evler arasına
Sıkışıp kalmış daracık bir sokakta
Yürüyor buldum birden kendimi
Soldu bir anda yemyeşil yapraklar
Bulanık gördü her ne varsa gözlerim
Ağzıma aldığım ufacık şeyleri bile
Çiğneyemedim takma dişlerimle
Kullanmaya güç bela ikna olduğum
Hışırtılı yapay kulaklığım yüzünden
Bana dönüp birisi "var" dese eğer
Ben onun "yar" dediğini sandım
Koptu iletişim bağlarımın yarısı
Gerçi "yar" diye duymak en iyisi
Yaşarken kıymetini bilemediğim
Kadının ardından ah çekiyorum
Nerede mutlu bir adam görsem
"Hanımının kıymetini bil" diyorum
Gözlerim buğulanıyor ister istemez
Yanağımdan sızan ıslak acıları
Cebimdeki mendille siliyorum
Ben o dar sokakta hâlâ yürüyorum
Bir kuşun çıkardığı kanat sesleriyle
Ansızın bölünür gibi oldu hayalim
Durup dinlenmek istedim biraz
Sonra ana caddeye çıkar çıkmaz
Ali'yle karşılaştım, komşunun oğlu
Ben onu görmedim gerçekte
Yıllar önceki gençliğime rastladım
Çok duygulandım, hüzünlendim
Neler olup bittiğini anlayamadım
Nedir bu durmak bilmeyen koşar adım