Önceki yazımda, asıl kıymetşinaslığın, bu asrın bir mu’cize-i maneviyesi, Kur’an’ın hakiki bir tefsiri olan Risale-i Nurlara olması gerektiğini ifade etmiştik. Bizlere manevi anlamda farkındalık sağlayacak hakikatlerden bahsetmiştik. Bu yazımda ise kıymetşinaslığa giden yolda bizlere sebat ve metanet veren hususlar üzerinde duracağız. Yani temel esas, bu yolda sabretmek ve ömrümüzün sonuna kadar devam edebilmektir.
İman ve Kur’an’a, Risale-i Nur’ ile hizmet o kadar yüksek ve ulvi bir davadır ki kıymetini tariften aciziz… Risale-i Nur ile her daim meşgul olmak ve okumak ne büyük bir saadet…!
Fakat günümüzde bazı durumlar vardır ki bizleri okumaktan ve asıl vazifelerimizden uzaklaştıran etkenler olabilmektedir. Bunlardan kurtulmak oldukça önemlidir. Örneğin günümüzde karşılaştığımız bu ifadelerle sık sık karşılaşırız: “Risale-i Nurlar’ı okuyamıyorum ya da çok az okuyorum. Daha fazla nasıl okuyabilirim? Okurken nelere dikkat etmeliyim, nasıl okumalıyım? Sürekliliği nasıl sağlayabilirim?”. Bu sorular bizlere aslında bir çıkış kapısını aralamaktadır.
Bu kardeşiniz, öncelikle kendi ihtiyacından doğan bu yarayı kısmen de olsa tedavi etmenin çaresini yine Nur Risalelerinden bulmaya çalışmıştır.
Sizlere bir kısmını paylaşmayı kendime bir vazife olarak telakki ediyorum. Maddeler halinde yaramızı teşhis etmek suretiyle tedavisini de hemen ardından vermeye çalışacağız. Haydi Bismillah!
1) ZİHİNSEL HAZIRLIK: Okumada ölçütün en birinci basamağı, zihnimizi ona hazır hale getirmektir. Yani ne için okuduğumuzu bilmek ve ihtiyaç hissetmektir. Her daim kendimizin aciz, fakir ve kusurlu olduğumuzu derk etmek suretiyle bir ihtiyaç hissetme halidir. İlaca her an muhtaç olan bir hasta gibi…
2) ÖĞRENMEYE HAZIR VE İSTEKLİ OLMAK: Nefis ve şeytanın güdümleriyle ve vesveseleriyle alude olduğumuz, günahların içinde debelendiğimiz bu dehşetli zamanda elbette ki her zaman öğrenmeye hazır ve istekli olmak zordur. Fakat bunun da çaresi vardır: Akıl ve kalbin rehberliğinde günahın ve tembelliğin içindeki manevi elim elemleri görmek ve ondan ürkmek ve nefret etmektir. Yani dünyanın fani olduğunu bilip tembellik ve günahların neticesini görmektir. Bununla beraber okumanın neticesindeki azim mükâfatı görmek ve ona göre davranmaktır.
3) HEDEF İTTİHAZ ETMEK: Kendimize yapacağımız küçük küçük hedeflerle ana gayeye ulaşmaya çalışmak şevkimizi arttıracaktır. Örneğin; “Bu gün beş sayfa okuyacağım, yarın sekiz sayfa veya bu hafta ya da bu ay bu kadar okuyacağım” gibi küçük hedefler koyarak ileride arttırmak suretiyle takip edilecek en istikametli yoldur. Yoksa iştiyak-ı kazibeyle (yalancı ve geçici bir şevkle) başlangıçta büyük hedefler koyarak sonradan yapamamak şevki kırmakla beraber okumada sebatı muvakkat ve geçici kılar.
4) MERAK VE ALAKA: “Merak ilmin hocasıdır” sırrıyla kişinin mayası ve mahiyeti merak ve alakanın kıymeti ve himmeti nispetindedir. Bu ikisinin olmadığı bir yerde ne ilim ne irfan ne de hakikat ma’kes bulur.
5) LETAİFLERLE (Duygularla) BERABER OKUMAK: Malumumuz Risale-i Nur’lar hem akla hem kalbe hem letaiflere hitap eder. “Risale-i Nur, tarikat gibi sadece kalbin ayağıyla gitmiyor. Ya da fünun(fen) gibi sadece aklın ayağıyla da gitmiyor. Belki kalp ve aklın mezciyle evc-i kemalata uçar, hakikati kör gözlere de gösterir.” Bu itibarla kalp, akıl ve hissiyatlarımızın yerinde olması ve her türlü fuzuli ve boş şeylerden sıyrılması ve okumaya müteveccih olması gerekir.
6) BİLGİYİ KULLANABİLMEK: Hizmetimizin ana gaye ve hedefini, Üstadımız Bediüzzaman hazretleri veciz bir şekilde şöyle ifade etmiştir. Nur Talebeleri, tek bir şeyi gaye edinmiştir: "İmanlarını kurtarmak niyetiyle Risale-i Nur'u okumak ve rıza-yı İlahî için iman ve İslamiyet’e Risale-i Nur'la hizmet etmek." Bu gayelerinde muvaffak olmak için, her şeylerini bu hizmete hizmetkâr yapmışlardır. Bizim de öğrendiğimiz bilgileri bu şekilde hayatımıza dökmek ve yaşamak bizlere bu ölçütün temel iskeletini ortaya koyacaktır.
7) SATHİ BİR ŞEKİLDE LÜGATLI ÇALIŞMAK: Lügat’a sathi yani yüzeysel bakmak esastır. Çünkü lügat, mananın yerini tam olarak karşılayamamaktadır. Bundan hareketle kendimde yaşadığım tecrübeyle şöyle yapılabilir: Asıl olan kelimenin manasına, meali olan lügatı sathi okumakla beraber tefsiri olan mana derinliğine bakmak daha istifadeli olacaktır. Yani ıstılah manalarına bakmaktır.
8) ÖĞRENDİKLERİMİZİ ÖNCEKİLERİYLE İLİŞKİLENDİRMEK: Her bir risalenin kendi makabliyle yani öncekileriyle ilişkilendirmek ve bağlantı kurmak bizlere müthiş bir perspektif kazandırır. Bu bağlantılar ve münasebetler sayesinde Risale-i Nur’un kopmaz ve parçalanmaz bir bütün olduğunu fark edeceğiz. Mesela; Birinci Söz’ü ve İkinci Söz’ü okuduktan sonra bu iki söz arasındaki ilişkili manaları ve mana teavünleri üzerinde tefekkür etmektir. Risale-i Nur’un herhangi bir meselesini başka yerlerdeki manalarıyla ilişkilendirmek zihnimize kuvvet verecektir. Zira Risale-i Nur’un hocası yine Risale-i Nur’dur.
9) ANA DÜŞÜNCEYE HÂKİM OLMAK: Risale-i Nur’lar okunduğu zaman temel konuyu anlamak ve idrak etmek o bölümde geçen konunun bağlantılarını bulmak, ana konuya hâkimiyeti sağlamak açısından bizlere yardımcı olacaktır.
10) TEKRARLARA BAŞVURMAK: Kalıcılığın ve sebatın en sarsılmaz direklerinden birisi de sık sık ve devamlı okumaktır. Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, risaleler feyzâver nurları saçıyorlar. Okudukça iştiyaka getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitabları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki risaleler öyle değil, okudukça başka başka iman halleri telkin ediyorlar. Barla Lahikası ( 144 )
180 değil, 1080 defa okunsa yine az. Az da olsa devamlı okumak. Daima okumak. Dem ve damarlara karışacak derecede okumak. Satır satır, kelime kelime okumak. Şimdi oku, kabirde okuyamazsın. Her şey her mesele okumakla halledilir (Zübeyir Gündüzalp). Bu hakikatlerden ilhamla akıl, kalp ve letaiflerimizi devamlı Nurlarla okumaya sarf etmek….
Haftaya geri kalan maddelerimize devam edeceğiz inşallah. İstifadeli okumalar dilerim. Kalın sağlıcakla…!!