Milli Marşlar, milletlerin varoluş hikâyesini anlatan en güçlü ve en özlü metinler olarak kabul edilir. Milletin ruhunu karakterini yansıtır. İstiklal Marşı da bu çerçevede milletimiz tarafından kabul görmüş tartışmasız bir metindir.
Milletimizin ruhunu oluşturan temel unsurları içinde barındıran ve güçlü bir inançla savunan İstiklal Marşı yazıldığı dönemin ruhunu yakalamış, hitap ettiği insanları arzu edilen hedefe yöneltmiştir. Bu anlamda da başarılı bir metindir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulma aşamasında Meclis’te başlatılan ilk bağımsızlık çalışmalarından birisidir, İstiklal Marşı.
Olayı önemseyen Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Milli Mücadelenin meşruiyetini içeride ve dışarıda Milli Marş ile duyurmuştur.
TBMM, bu ruha uygun bir milli marş için duyuru yapmıştır. Ve bu ruhu terennüm eden eserin adı da İstiklal Marşı olacaktır. Bunu kaleme alan da eser kadar düz doğru ve abidevi kişiliğe sahip olan Mehmet Akif Ersoy’dur.
Dünyanın geldiği durum medeniyet kavgasının vahşete dönüştüğü, uzun sömürge kavgalarının dünya savaşıyla noktalandığı ve perişan milyonların gücü elinde tutan insafsız otoritelerin zulmü altında inim inim inlediği bir dönemdir.
İmparatorluklar parçalanmış, ulus devletler sahaya sürülmüş oluşturulan yeni kurtlar sofrasında dişi olmayanlara hayat hakkı tanınmamaktadır. Zengin kaynaklara sahip ülkelerin fakir insanları, canavar devletler tarafından payimal edilmek istenilmektedir. Bunun planları yapılmaktadır.
Müslümanların yüzyıllardır dayanağı olan hilafetin merkezi Osmanlı Devleti de ölümcül yaralar almış, tarih sahnesinden silinmek isterken Anadolu’da son bir ümitle yakılan istiklal mücadelesi meşalesi yakılmıştır. Millet varını yoğunu ortaya koyarak cepheden cepheye koşmaktadır.
İşte İstiklal Marşının yazıldığı dünya ve ülke vaziyeti budur. Şiir Meclis’te iki defa okur ve coşkuyla ayakta karşılanır. Milletin ruhunu hassasiyetlerini ve beklentilerini ifade eden bir metin olduğu için de aradan geçen bunca zamandan sonra da aynı coşku odağı olma özelliğini korumaktadır.
İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi marşı olduğu kadar en geniş kabul gören mutabakatı hissedilen kültürel kahramanlık ve ortak duygular geliştiren bir manifestosudur. Yasal zorunluluktan öte milli ruhla ve yüksek aidiyet hissiyle her yaştan ve kesimin aynı heyecanla ve coşkuyla sahiplendiği ve saygıyla ilgi kurduğu bir metindir.
Bu ülkede yaşayan herkes ve bu ülkeye ilgisi olan herkesin kendinden çok şey gördüğü bir şiirdir İstiklal Marşı. Şair öylesine bir istidatla kaleme almıştır ki, bir kelimesi ne eksik ne fazladır. Bir duygusu ne yetersiz ne de aşırıdır. Tarih boyu yaşanmışlıklardır anlatılan. Ve bu yaşanmışlıklardan geriye kalan milli kültürdür serdedilenler.
NEDEN İSMİ, İSTİKLAL MARŞI?
Milli Marşımızın İstiklal Marşı olarak isimlendirilmiş olması da dikkat çekici bir husustur. Dilimize Arapçadan gelen ve karşılığı “bağımsızlık” olan kelimenin marşın anahtar kelimelerden biri olması Türklerin asla esir olmaz özelliklerinin özelliğini yansıtmaktadır.
Bir milli mutabakat metni olarak kabul edilen milli marşlar, dillendirdikleri milletin hususiyetlerini, hassasiyetlerini, hamasetini ve istikbale dair ümit ve arzularını ifade etmelidir. Mehmed Akif Ersoy’un kaleme aldığı İstiklal Marşı bu bakımdan “Milli Marş” olma unvanını fazlasıyla hak etmektedir. Dolayısıyla şairimize Milli Şair demek de ancak vakıanın tespiti olmaktadır.
Tarihte büyük devletler kuran ve türlü türlü badirelerden geçmesine rağmen başkasının boyunduruğuna geçmeyi asla kabul etmeyen milletin marşına yakışacak en doğru ve uygun isim “İstiklal Marşı”dır ve şair milli duyguları daha ilk sözde doğru ifade etmektedir.
Trablusgarp, Balkanlar ve Birinci Dünya Savaşını yaşamış savaşlardan yorgun ve bitkin çıkmış milleti yeniden yağa kaldıracak bir metindir İstiklal Marşı. Savaşların akabinde İslam mülkünü, İslam Bayrağının temsil eden son ülkeyi aralarında paylaşmaya kalktılar.
Önce Sevr anlaşması, o muvazaalı olunca 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonucunda ülkemiz, fiilen İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, gibi emperyalist Batılı Haçlı orduları tarafından işgal edildi. Çaresizliğin ve karanlığın zirvesinde iken başlatılan Milli Mücadele destanı Anadolu’yu yeniden dirilişe götürdü İstiklal Marşı ile hikâyesini bulan süreç imanla ve yüksek fedakârlıklarla zaferle sonuçlandı.
(...)
En önemlisi ise İstiklal Marşı bugün de günceldir, yarın da güncel olacaktır. Muhtevasındaki ifadeler, anlamlar ve tasvirler değerini her zaman koruyan olgulardır. Bu yüzden hiçbir eser, Milli Marş yerine ikame edilememiştir, onun yerine geçmeye cüret edememiştir. Milli bir değer olarak dillerde ve gönüllerde yaşamaktadır.
(...)
Şiirin Yapısı Muhkemdir
İstiklal Marşı, edebi metin olarak da mükemmel özellikler arz etmektedir. Edebi söz güzellikleri ve sanatlar ustaca kullanılmıştır. Dil akıcıdır ve anlaşılabilir sadeliktedir. İfadeler güçlü, kelimeler uyumlu ve sanatsal akışın ruhuna uygun tarzda sıralanmıştır. Her duruma uygun müteradif kelimeler kullanılmış, ama düşüncede tekrara düşülmemiştir.
Şiirin kafiye yapısı güçlüdür. Çoğunlukla zengin kafiye kullanılmıştır. Kafiyenin dörtte üçünü isim ve isim soylu kelimelerden oluşmaktadır. Her dörtlüğü kendi arasında kafiyelendirmiş, son birim olan beşliğin dördüncü mısraını serbest bırakmıştır. 3. ve 9. dörtlüklerde düzenli redife yer vermiştir.
Marşta, 9 dörtlük ve 1 beşlik olmak üzere toplam 10 birim, 41 mısra, 257 kelime vardır. Nazım birimi dörtlüktür, ancak son birim beşliktir. Son birimi 5 mısradan oluşmasının sebebi, muhtemelen şiirin sonunda asıl vurguyu, etkiyi, şiirin içeriğini pekiştirmek, asıl mesajı daha belirgin şekilde vurgulamak olabilir.
Şiirin ilk dörtlüğü giriş, sonraki 8 dörtlük gelişme, son beşlik ise sonuç bölümünü oluşturur. Birimler arasında çok sağlam bir organik bağ vardır.
Şiir, aruzun remel bahrinin en çok kullanılan vezninde yazılmıştır:
Fe’ilâtün (Fâ’ilâtün) / Fe’ilâtün / Fe’ilâtün / Fe’ilün (Fa’lün)
Zafer Yolunu Aydınlattı
İstiklal Marşı’nın ilk iki kıtası istiklale olan ümit, güçlü inanç ve bayrağa sesleniştir.
Üçüncü ve dördüncü kıtalarda ise “ben” diyerek millet adına konuşmaktadır. Konu hürriyet tutkusu ve iman gücüdür.
Beşinci ve altıncı kıtalarda ise, şehit kanıyla sulanan vatan toprağının değeri ve Allah’ın zafer vaadidir. Yedinci ve sekizinci kıtalarda ise duadır ve mukaddesatın muhafazasıdır.
Dokuzunca kıtada ise zafer akabinde ruhunun ve na’şının sevinçten göğe yükselmesini ifade edecek kadar vecd ve yüksek şükür vardır.
Son kıtada ise istiklali ve hürriyeti hak eden milletin bayrağına selam vermektedir.
Aruz veznini ustaca kullanan Mehmet Akif Ersoy’un güçlü akıcı bir üslupla ve yüksek bir hamasetle kaleme aldığı Milli Marş, Milli Mücadelenin zafere giden yolunu aydınlatmış ve az buçuk ümitsizliği olanların ye’sini yerle bir etmiş eşsiz kahramanlıklara şahitlik etmiştir.
(İstiklal Marşı kitabından...)
***