Manevi hizmetlerin dünyevi organizasyonların işleyişi gibi görülmemesi gerektiğini işleyen yazımız geçen hafta tartışıldı. Eleştirenlerin karşı çıkış noktası yazının hamaset içerdiğini ölçme ve yeterlilik konusunun bir ihtiyaç olduğu yönünde idi. Buna göre yaratılışın her alanında ölçü ve düzen olduğu gerçeğine dikkat çekilerek, en önemli ayrımın dünyevi kazançların sonuç odaklı olduğu manevi hizmetlerin ise süreç odaklı olduğu hususu şeklinde idi.
Bu itiraza tamamen itiraz edilmez. Ancak yazı bundan ibaret değildi ve bu tesbitler asıl hususları gölgelememeliydi.
Kelimeler ve bundan oluşturulan kavramlar ruhumuzun rengini ortaya koyar. Cemil Meriç'in ifadesiyle, "Kelimeler düşünce dünyamızın sembolleridir."
Bunun bir adım ilerisine gidecek olursak her çözüm teklifi bir ihtiyaç sancısından doğar. Teklifin de sıkıntıyı tam dindirmesi için bünyenin dokusuyla uyuşan ve umumi meyelanlarla çatışmayan nitelikte olmalıdır.
Nur eserlerinde elbette "şirket-i amal-ı uhreviye", "şahs-ı manevi" kavramları da vardır. Gaz lambası örneği, iğne üretme örneği de yer alır. Bunun yanı sıra piyango misali de yer alır. Bunlar çağın insanlarının kafasını çokça meşgul eden örneklerdir. Yani örneklemeler başarılıdır.
Cemaat hizmetlerinin daha sistemli daha verimli ve yeterliliği öngören görevlendirme ve organizelerle yürütülmesi ve bunun için kalite ve asgari standardizasyon arayışları elbette makuldur. Sıkıntılı olan ve muhtemel olan tehlikeler ise ihtiyat açısından değerlendirilmesi gereken hususlardır. Bunu ifade edenlerin endişelerini yabana atmamak gerekir.
Burada aklıma Bediüzzaman'ın şu sözleri aklıma geliyor:
"Halbuki her milletin kamet-i kıymeti başka bir elbise ister. Bir cins kumaş bile olsa; tarzı, ayrı ayrı olmak lâzım gelir. Bir kadına, bir jandarma elbisesi giydirilmez. Bir ihtiyar hocaya, tango bir kadın libası giydirilmediği gibi..
"Körü körüne taklid dahi, çok defa maskaralık olur. Çünki: Evvelâ: Avrupa bir dükkân, bir kışla ise; Asya bir mezraa, bir câmi hükmündedir. Bir dükkâncı dansa gider, bir çiftçi gidemez. Kışla vaziyeti ile mescid vaziyeti bir olmaz."
(BSN. Risale i Nur Külliyatı. Mektubat. Yirmialtıncı Mektup. Üçüncü Mebhas. Beşinci Mesele)
Keza işletmelerde uygulanan genel geçer eylem planların kurgusuyla cemaatlere çok az kısmını değiştirerek giydirmek sağlıklı sonuçlar vermemektedir.
Nitekim uygulama safhasına baktığımızda bu tekliflere kredi verildiğini müşahade ettik. Bunu değişik platformda denemek isteyen lider ruhlu insanlar aslında son derece samimi fedakar ve gayretli insanlardı. Kısmen heyecan da uyandırdılar. Vakıa şu ki umumi manada kabul görmedi. Çekinceler ön plana çıktı. Hadiseler, sık ve ayrıntılı görev tanımlarıyla planlanan organizasyonların başka başka menfilikleri barındırdığı düşüncesine itti birçok kişiyi.
Bunları söylerken kimseyi itham etme ya da karalama amacımız kesinlikle yoktur. Kanaat ve müşahedelerimizi ifade etmek istiyoruz. Kısmen veya tamamen yanılma ihtimalimiz de elbette vardır.
Müzakere, muaşeret ve murakabe cümle ihvanın takdirindedir.
El hayr ü fi mahtarallah...