Bu hafta, Diyarbakır'da meydana gelen ve kamu vicdanını derinden etkileyen küçük kız Narin'in başına gelenlerle sarsıldık. Kaybolması günlerce arandığı halde bulunamaması ardından vahşice katledildiği ve çuvala konularak taş toprakla saklandığı bilgisi vicdanları kanattı.
Bir Müslüman memlekette olabilecek bir şey midir bu?
İnanmak istemediğimiz iddialar, "bu kadarı da olmaz" diyebileceğimiz bilgiler dolaşıyor ortalıkta.
Konu yargılık olduğu için sanıklar hala hüküm giymemiş olduğu için dikkatli konuşmak durumundayız.
Ama en yakını da yapmış olsa en uzağı da yapmış olsa sonuçta olay o dar mıntıkada yaşandı.
Bu nasıl bir vahşet taşmasıdır ki, küçücük bir cana kıydılar günlerce sakladılar ve yalancı gözyaşları döktüler.
En can yakıcı olan soru şu;
Bu canavarlık dersini bu insanlara kim yada kimler verdi?..
Mekkeli müşrikler Cehalet döneminde kızlarını diri diri toprağa gömerdi. Şefkat ve merhamet önderi Peygamberimiz (sav) bu insanları hakiki insaniyete taşıdı.
Peki ne oldu da binbeşyüz yıl sonra adı sanı Müslüman olanlar cahiliye vahşetini icra eder oldular?
Narin'i öldürüp çuvala koyup saklayanlar günlerce arama çalışmalarına katılacak ve timsahları aratacak tiynetsizlikle gözyaşı dökeceklerdi.
Bu nasıl iç içe geçmiş bir kirlenmiş ruh halidir öyle?..
Adı Müslüman olan birçok hali tavrı küfri olan insanlarımızın resmidir bu...
Televizyon dizilerindeki vahşetlere önce şaşıran sonra tekrar izleye izleye kanıksadığı için ve şiddetle beslendiği için gabileşen çok yüzlü insanımızın resmidir bu..
İnsan iman nurunu kaybederse, ne kadar canavarlaşabiliyormuş meğer?
Son saadet menbaı olan İslamiyet dairesinden uzaklaşan insanın nasıl bozgunlaşacağını gösteren vakıadır bu...
İçimiz yanıyor. Vicdanımızın atardamarı kopmuş gibidir.
Bu vakıa toplumsal cinnet alarmıdır.
Manevi boşluk sirenleri çalıyor. İyice kulak veren herkes bunu işitebilir.
Karıncanın dahi hukukunu muhafazayı esas alan dinin mensupları nasıl böyle çukurlara düşebilir?
Tüm sosyal bilimciler, manevi önderlerin konuşma zamanıdır.
Bu olay üç beş sansasyonel başlıkla, şaşkın cümlelerle geçiştirilecek olay değildir.
Acil koduyla zihinleri, zihniyetleri, nazarları ve yargıları toplamak gerekiyor.
Şimdi cinneti kabullenme zamanı değil; cinnete isyan etme zamanıdır.
Ama bu isyan yeni cinnetlere çağırmamalıdır. Onarıcı bir gayrete dönüşecek eylemliliği doğuran bir isyan olmalıdır.
Çünkü bu cadde çıkmaz sokak...