Her sene Aralık ayının önemli gündem maddesidir; ‘Asgari Ücret’. Oluşturulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplanır seri toplantılar yapar ve ardından sonuç hükümetin Çalışma Bakanı tarafından ilan edilir.
Çalışanlara sorarsan, yoksulluk sınırının altındadır ücretler.
İşverene sorarsan şirketleri ağır yük yüklemektedir.
Hükümete sorarsan çalışanlar enflasyonun altında ezdirilmemektedir. Fedâkârlık ve bütçe imkanları zorlanarak bu rakam tespit edilmektedir.
Adıyla sanıyla asgari ücrettir ve ülke çalışanlarının yüzde 36 veya 37'sinin eline geçen ücretin rakamıdır ilan olunan...
Asgari ücret demek asgari bir yaşam sürdürmek demektir. Asgari mutlu olmak demektir. İhtiyaçları asgari düzeyde karşılamak demektir.
Asgari ücretten azami satın alma gücü beklenmez.
Asgari ücretle çalışıyorsanız zenginlik hayali kuramazsınız, yaşadığınız zor şartları geçiş süreci olarak göremezsiniz. Bu durumu kanıksamışsınız demektir.
AZAMİ ÜCRET NEDİR?
Asgari ücret yokluğun sıkıntının bir tık üstü olduğunu kabul edersek azami ücret nedir?
Asgari ücret tabansa azami ücret tavan olmalıdır.
Asgari ücretin neleri satın alabileceği maddi unsurlar üzerinden hep hesaplarlar. 2002'deki asgari ücretle şu kadar kilogram et, şu kadar simit veyahut şu kadar gram altın alınırken son asgari ücretle şu kadar alınır diye.
Asgari ücretin satın alma gücü bu mukayeselerle ifade edilir.
Peki azami ücretin satın alma gücünü ne ile anlatmak lazım? Neler neler alabiliyorsak, nelere nelere sahip olabiliyorsak azami ücrete erişmiş sayılıyoruzdur.
Bu aynı zamanda refah seviyesidir. Arzuların taleplerin beklentilerin maksimum karşılandığı bir hayat seviyesine erişmiş olmak demektir.
Oysa hayat dediğimiz ömür sermayesi bu nitelikleri yaşamaya yetmiyor.
Dünyanın standartları bunu sağlamaya yetmiyor.
Ama insanın doğasında bu refaha erişme arzusu var. Bu zenginliği yaşama isteği var. Sorunsuz mutluluğu yakalama ve bunu limitsizce kullanma ısrarı vardır.
DOYUMLUK DEĞİL; TADIMLIK DÜNYA
İnsan ihtiyaçlarının sınırsız, kaynakların sınırlı olduğunu anlatan iktisatçıların inadına insanın yüreğinde mutlak refah seviyesinde yaşama tutkusu vardır.
Gönlüne bu talebi koyan, aklına bu beklentiyi sokan Kadir-i Mutlak, bu şiddetli arzuya elbette bir karşılık verecektir.
İnsandaki iştiha, konfor isteği ve zenginlik arzusunun sonsuz, sınırsız ve pürüzsüz yaşanması pek mümkün olmadığına göre...
Bu arzuyla ömür tüketenlerin birçoğu sonucu görmeden hayata veda ettiğine göre...
Buna bir çözüm, bir formül, bir hamle yapmak gerekir. Çünkü buradaki hayat standartları, çabaların karşılığını burada vermemektedir.
BİR ÜZÜM YEDİRİR BİN TOKAT ATTIRIR
İnsanın bu talebini eserlerinde işleyen çağımızın İslam alimi Bediüzzaman, şunu söyler:
"Ey zevk ve lezzete mübtela insan! Ben yetmiş yaşımda binler tecrübelerle ve hüccetlerle ve hâdiselerle aynelyakîn bildim ki: Hakikî zevk ve elemsiz lezzet ve kedersiz sevinç ve hayattaki saadet yalnız imandadır ve iman hakikatleri dairesinde bulunur. Yoksa dünyevî bir lezzette çok elemler var. Bir üzüm tanesi yedirir on tokat vurur, hayatın lezzetini kaçırır.
(Bediüzzaman Said Nursi, Şualar, Ondördüncü Şua, Risale-i Nur Külliyatı)
AZAMİ ÜCRET ANCAK CENNETTEDİR
Dünyanın geçim şartları ne kadar bol olursa olsun ebedi hayatın standartlarına göre asgari ve kıt imkanlardır. Bunu, gözümüzde büyüttüğümüz dünyanın kainat içerisindeki kapladığı alanla mukayese edebiliriz. Ebedi ahiret hayatıyla ve cennet ile ilgili ayet ve hadisleri tefekkür ettiğimizde, insan fıtratının karşılıklarının dünyanın asgari konseptinde değil burada olduğunu açık biçimde ortaya koymaktadır. Dünya ahirete nisbeten geçinmesi güç bir yerdir. Ahiret ise geniş müferreh zengin bayındır bir yurttur.
Ama neylersiniz ki, dünya aşamasından geçilmeden ve sınavın gereği yapılmadan bu kaliteye erişilememektedir. Said Nursi, bunu şöyle dile getirir;
"Dünyada, dünyanın âhiret mezraası ve esma-i İlahiye âyinesi olan iki güzel yüzüne karşı mütefekkirane muhabbetin uhrevî neticesi: Dünya kadar, fakat fâni dünya gibi fâni değil, bâki bir Cennet verilecektir."
Devamında ise dünyadaki nimetlerin cennet nimetlerinin numunesi olduğunu dile getirir. Şu cümleler müjde gibidir:
"Dünyada havâs ve hissiyat-ı insaniye, küçük fidanlar olduğu halde, Cennet'te en mükemmel bir surette inkişaf ve dünyada tohumcuklar hükmünde olan istidadları, enva'-ı lezaiz ve kemalât ile sünbüllenecek surette ona verileceği, rahmetin ve hikmetin muktezası olduğu gibi, hadîsin nususuyla ve Kur'anın işaratıyla sabittir."
(Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, Otuzikinci Söz, Üçüncü Mevkif, İkinci Nokta, Risale-i Nur Külliyatı)
ASGARİ GEÇİMDEN, AZAMİ KAZANIM...
Bu sene, ilan edilen asgari ücretin asgari ücretlilerin yüzünü güldürmesini, bereketli olmasını dileriz.
İnsanımızın asgari ücrete mecbur olmadığı asgari ücretin çok çok üstünde ödemelerin yapıldığı ve enflasyonun da artık pes ettiği günler dileriz.
Asgari geçim şartlarının son bulmasını yakın zamanda refahın tabana yayılmasını huzur ve bereketin iliklere kadar hissedildiği bir Türkiye, bir dünya görmek isteriz.
İnsanların birbirine el uzattığı, yüzlerin güldüğü, gönüllerin iyi dilekleri taşıdığı günleri doya doya yaşamak isteriz.
Bunun için hayatın, vicdanın, imanın ve şuurun tavan yapmasını Allah'tan niyaz ederiz.
Ancak bu haritada iz sürerek asgari geçimden azami faydalara doğru bir yol katedebiliriz. İki dünyanın saadetini ve huzurunu cidden talep edersek bu mümkündür.
Asgari ücret, hayırlı ve bereketli olsun...