Biz insanlar gözümüzü açıp uyandığımız andan itibaren eşya ile hep bir ilişki içinde yaşarız. Gözümüze, kulağımıza, ruhumuza devamlı bir eşya saldırısı ile karşı karşıyayızdır. Bunların bazıları daha çok ilgimizi çeker ve onlarla daha çok ilgilenirken, bir kısmına da kayıtsız kalırız.
Her anımız ben ve öteki/eşya/varlık/anlam ilişkisi içinde geçer. Yani istesek de istemesek de her an bu hayatta 2 boyutlu yaşarız. Ben ve ötekiler.
Oysa kendimize ve diğer varlıklara baktığımızda, hiçbir varlığın hiçbir özelliğinde kendi kendisini yapma ve idare etme kabiliyeti olmadığını görürüz. Çünkü her olayda ve varlıkta öyle olaylar, yaratılışlar, idare etmeler, intizamlar, sanat, kudret, ilim vs. var ki bu maharet ne bizde ne de diğer varlıkların tümünde var.
Ay dünyaya düşmemeyi, çekip gitmemeyi, intizamla dönmeyi, sabit ve kararlı olmayı bilmediği gibi; benim hiçbir hücremde de onlarca, yüzlerce faaliyeti yapabilecek hiçbir özellik yok.
Ama gözümüz önünde görüyoruz ki ay, güneş, milyarlarca yıldız milyonlarca yıldır intizamla, kudretle, ilimle, kararlılıkla, hikmetle vazifelerini yapmaya devam ediyorlar. İçindi pilot görmediğimiz uçakların bir pilotunun olduğundan emin olduğum gibi, milyarlarca yıldızın mükemmel varlıklarının, idarelerinin bir sahibi, yaratıcısı, devam ettiricisi olduğundan da eminim.
Ben bütün varlıkla, eşya ile etkileşim halindeyim. Ama biliyorum ki benim ve tüm bu varlıkların sahibi, yaratıcısı ve ayakta tutanı olan bir Rabbim var.
Ben ve eşya 2 boyutlu bir etkileşim halinde yaşıyoruz. Her varlığa mana-yı harfi ile bakmayı öğrendiğimizde ise 2 boyutluluktan 3 boyutluluğa geçiyoruz.
Ben, eşya/varlık/olay ve Yaratıcı.
Ben eşya ve varlık ile yatay bir ilişki içindeyken, Yaratıcı hem benimle hem de diğer varlıklarla dikey bir ilişki içinde. Ben varlıklarla ve olaylarla mana-yı ismi ilişkisi kurarsam 2 boyutluluğu aşamam ve sahte bir anlamsızlık içinde boğulur kalırım. Ancak varlıktaki gaybî eli görür mana-yı harfi ilişkisi kurabilirsem 3 Boyutlu bir yaratan ve yaratılan ilişkisine çıkabilirim.
Otururken, yürürken, uyurken, başkaları ile konuşurken, bir çiçeği koklarken, severken, ayrılırken, haksızlığa uğrarken, hastalıkta, depremde, sağlıkta, ölümde vd. gaybî bir elin tasarrufunu görmek 3. Boyut ile, anlam alemi ile ilişki kurmak demektir.
Kendini bilen Rabbini bilir ifadesini, kendini ve varlığı bilen Rabbi ile irtibat kurabilir diye genişletebiliriz.
İnansak da inanmasak da, istesek de istemesek de her an 2 boyutlu bir ilişki içinde yaşıyoruz. Kendimizi ve varlığı doğru okuyabilirsek O gaybî elin 3. Boyutu ile de ilişkiye geçebiliriz.
Sanırım imtihanımız burada.
Yoksa herkes yemek yiyor, insanlarla konuşuyor, seviyor, üzülüyor, ağlıyor, yaşlanıyor, üşüyor, korkuyor vs. Hayvanlar da 2 boyutlu bir alemde yaşıyorlar.
Duygularımıza mana-yı harfi ile bakmamız lazım deyip bilgi seviyesinde bırakmakla, o duyguyu tam tecrübe ettiğimiz anda, eşya ile iletişim halinde olduğumuz her anda yakalayıp ilahî iradenin özelimizdeki tasarrufuna bizzat yakinen şahit olmak bambaşka bir şey.
Sanki 2 boyutlu yaşamdan 3 Boyutlu yaşama geçmek gibi bir şey.
Aldığım her nefes, ya da duyduğum her ses bizim üzerimizde Allah'ın iradesinin tecelli etmesi aslında; ama bu şahitliğe enfusî âlemdeki halleri de eklemezsem, varlıktaki 3. boyutu göremezsem hep eksik kalıyor.