Biliyorum çok derdin var ve bir sürü soru işaretin ve yığınlarca endişelerin ve kaygıların ve…
Bunlarla nasıl mı yaşayacaksın? Bunlarla nasıl yaşayacağını düşünmeden önce kaç yaşına geldiğine bakar mısın dostum? Yaşın kırk olmuş belki de elli… Hatırlıyor musun daha önce de senin bir sürü endişen, kaygın, derdin olmuştu? Bak onların hepsi de geride kaldı. Onlarla yaşayabildin. Hatta o dertlerin içerisindeyken fazlasıyla gülebildiğin anıların oldu. Hatırlasana! İyi hatırla gülmekten bütün dertlerini unuttuğun zamanlarını.
Sokakta top oynayanlar seni oyuna almadıklarında durmadan ağlamıştın. Sonra bu ağlamalarına dayanamayan baban, sana top aldı. Tüm arkadaşların top oynamak için senin evden dışarı çıkmanı bekliyorlardı artık. O zaman nasıl da mutlu olmuştun.
Çobandın. Küçücük bir çoban… Otlattığın manda ve yavrusu kaybolunca üzülmüştün. Ağlaya ağlaya köyde dağ bayır her yeri aramıştın. O yorgunlukla yatıverdin. Seher vakti evin içinde "mavi boynuzlu manda ve yavrusu bulundu" sesleri arasında uyandığında dünyalar senin olmuştu.
Kar fırtınasında kalmıştın. Korkmuştun. Camiden çıkan baban hızlıca seni bulup eve getirdiğinde evinizin içine bir gece vakti güneş doğmuştu.
Kelkit çayında yüzerken gözlerinin önünde arkadaşın ansızın dalgalara kapılıp boğulunca onu kurtarmaya gayret ettin başaramadın. O zamanda oldukça endişelenmiştin. Sudan titreye titreye çıktın. Çakıl taşları ayağına bata bata oradan hızlıca tepeye kaçtın. Onu bulamayacaklar sandın. Olan biteni tepeden izledin. Arkadaşının cesedini bulduklarında seni kimsenin göremediği tepede sevinçten ağlamıştın.
Panzerle seni evden aldıklarında kısacık hayatın sinema şeridi gibi gözlerinin önünden geçmişti. Kaygılanmıştın. Polislerin arkasından baban "benim yavrum utanılacak bir şey yapmadı" diye ağladığında. Onurlandın.
Evlendiğinde bir sürü borcun vardı. Sonrasında eşinin masum ve güler yüzü sana bütün borçlarını unutturdu.
Annen vefat ettiğinde ağlama seslerin yıldızlara ulaşmıştı. Sonra baban mutlu olacağı bir evlilik yapınca doyasıya güldün.
Yani anlayacağın şimdi ki derdin ne bilmiyorum ama sen bu dertlerle bir müddet daha mutlu yaşayabilirsin. Belki de yaşama sebebin bitmeyen kaygılar bitmeyen dertlerindir dostum! Ne dersin?! Merak etme endişelerin bittiğinde öleceksin! Veya endişelerine tahammül edemediğinde endişelerin öldürecek seni.
O halde gir içeriye annen varsa ayaklarını, baban varsa ellerini, yavrun varsa yanaklarını öp ve gül…Sende bunların hiç mi biri yok! Dünyada cennet çok merak etme. O zaman gir bir mescide hayallerini al karşına. Hayallerinle konuş, gül onlarla… Gülün alnından öp. Bir derenin kenarına ayaklarını sok bir dağın zirvesini gönlüne. Sonra çayırlarla sonra da yıldızlarla konuş hepsi güldürecek seni
Kaygılanma.