Yengeç Sendromu

Hüsniye Ünal

Adam yengeçleri yakalayıp ağzı açık bir kovaya dolduruyor. Bunu gören biri :

  • Kovanın ağzını açık bırakmışsın, yengeçler kaçmaz mı?" diye soruyor.

  • Hayır. Yengecin biri ne zaman çıkmak için tırmansa diğerleri tutar, aşağı çeker. Onun için hiç bir yengeç ? kurtulmaya muvaffak olamaz" diye cevap veriyor adam.

Bu hikayedeki gibi insanlar arasında da başkalarının başarısına engel olmaya, herhangi bir konuda önde gördüğü kişiyi aşağı çekmeye çalışan çok sayıda insan mevcut. Hatta bu durum toplumsal bir sorun olacak kadar ileri seviyede.

Buna, psikolojide "yengeç sendromu"deniyor.

İnsanda fıtraten dercedilmiş iyi ve kötü huylar vardır. Bu huyları iyiye ya da kötüye yönlendirmek insanın kendi elinde.

İnsanoğluna, Cenab-ı Hakk tarafından "irade-i cüziyye" dediğimiz tercih etme, seçme, meyletme yeteneği verilmiştir. Bunun yanısıra bir de temyiz ve tefrik kabiliyeti vardır.

Yani; doğruyu yanlışı birbirinden ayırt etme ve iyiye yönelme...

Bu kabiliyetleri geliştirmek ise ancak müstakim bir akıl ve imanla mümkündür.

Akıl ve iman bir arada kullanılırsa ortaya muazzam neticeler çıkabilir.

Düşünsenize;

İmanı kuvvetli bir insan, aklını Allah yolunda, O'nun kullarına hizmet yolunda kullanırsa neleri başarmaz ki?

Ama aksi olursa, yani, akıl var ama iman yok, o zaman da şeytanın kölesi olur. O büyük nimeti zayi eder, kaybedenlerden olur.

"Bir Müslüman kendisi için istediğini mü'min kardeşi için de istemedikçe kâmil iman sahibi olamaz."

"Ateşin odunu yediği gibi haset de salih amelleri yer, bitirir" diyen bir peygamberin (s.a.v) ümmetine yakışan, kardeşlerinin başarılarını kıskanmak, gözden düşürmeye çalışmak değil, onların başarıları, mutlulukları ile sevinmek ve her zaman destek olmaktır.

"Mü'minler ancak kardeştir". Bu ayet-i kerimede verilen mesaj şu: "İman sahipleri birbirinin ancak kardeşi olabilir, hasmı, düşmanı değil."

Kime sorsanız "kalbim temiz, benim içimde kötülük yok" der.

İşte, kalp temizliğinin alâmeti kendi nefsi için istediğini mü'min kardeşi için de istemek, onun üzüntülerine, sevinçlerine ortak olmak, ihtiyacı olduğunda yardımına koşmak, vefalı davranmaktır.

İslam'ın düsturu olan güzel ahlak budur.

"En hayırlı insan, kendisi ile kolay geçinilen, yumuşak huylu insandır" buyuruyor efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam.

Hem "Elhamdülillah Müslümanım" demek, hem de böyle kötü huylara sahip olmak büyük tezat.

İnsan nefsiyle mücadele etmek, elinde olmayan kötü huyları varsa onları terbiye etmekle mükelleftir.

Her insanın nahoş yönleri var. Nihayetinde Mevlâmız fıtrata, nefs-i emmare dediğimiz bir imtihan âleti derc etmiş.

Fakat kıskançlık, haset mü'minde asla olmaması gereken çok kötü özellikler.

Böyle insanlar sürekli olarak hem kendi kendilerini yer bitirirler hem de isteseler de kimseye samimi dostluk besleyemezler. Çünkü kıskançlık yüzünden kalplerinde düşmanlık yer etmiştir.

Yengeç sendromu olan kişiler karşısındakinde gördüğü herhangi bir güzelliği dile getirmezken, çok kolay eleştirirler. Bu onların en belirgin özelliğidir.

Ayrıca böyle tiynetteki kişilerde ciddi bir aşağılık kompleksi, yetersizlik duygusu ve özgüven eksikliği vardır. Kişisel gelişimini tamamlamamış, ruhen olgunlaşmamış kişilerdir. Hep gözleri başkalarının sahip olduklarındadır. Haset, içlerini devamlı bir kurt gibi kemirir.

Aslında bu patalojik bir durum. Manevî terapiyle üstesinden gelinebilir.

Allahu Teâlâ her kuluna farklı kabiliyetler lütfetmiş. Bizde olan güzel bir yetenek başkasında, onda olan da bizde olmayabilir. Farklı yetenekler bir araya gelince birbirini tamamlar ve zenginleştirir. Kıskanmak yerine farklı yetenekleri bir araya getirmek çok güzel neticeler verebilir.

Birinde yazma yeteneği vardır, diğerinde resim çizme, bir başkasında ticaret vs....

Farklı istidatlara, hasletlere, anlama düzeylerine sahip fertlerden müteşekkil bir toplum tıpkı farklı kokulara, renklere ve tatlara sahip meyvelerle tezyin edilmiş bir meyve sepeti gibidir.

Yani kimsenin kimseyi kıskanmasına gerek yok.

Neyin hasetliği, neyin çekememezliği bu?

Hem bu hâşâ Cenâb-ı Hakk'ın taksimatını beğenmemek manasına gelmez mi ?

Madem ki en son ve en mükemmel dini kabul ettik, o halde Allah'ın verdiği irade ile nefsimizi terbiye etmek zorundayız.

En azından yanlış duygularımızı fark edip içten içe tevbe istiğfar etmeli ve bu kötü duygulardan kurtulmak için çokça dua etmeli, Rabbimizden yardım istemeliyiz.

Birbirini aşağı çeken yengeç değil bembeyaz barış güvercini olalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.