Filistin...
Osmanlı'dan koparıldığından beri yüzü gülmeyen bu bahtsız belde halkı, yeraltı kaynaklarına el koymak için fâkir İslam ülkelerine zehirli kancasını takmış, sömürgeci büyük şeytan ABD'nin desteğini alan, kartondan kaplan, işgalci Ben-i İsrail'in zulmü altında inliyor. Dünya, özellikle de Amerika'nın, İngiliz'in kuklası bir takım İslam ülkeleri ise bu zulmü fütursuzca seyrediyor. Ellerine çaylarını, çekirdeklerini alarak belki de.
Tıpkı bir zamanlar Saray Bosna'da yaşanan soykırımı izledikleri gibi.
Aslında uzağa gitmeye gerek yok. Günümüzde Doğu Türkistan, Hindistan, Myanmar, Suriye, Afganistan gibi ülkelerde Müslümanlara yapılan işkence, genosis dedikleri soykırım ve katliamda da üç maymunu oynamaya devam ediyorlar.
Zulme rıza göstermek ayn-ı zulümdür. Zulme ortak olmaktır. Hatta zulme engel olmayıp seyirci kalmak Gazab-ı ilahiye sebep olan muzaaf bir zulümdür.
Bu dehşetli hakikati bilen iman sahiplerinin titremesi lâzım.
Gazze gibi metrekaresi küçük bir şehirde milyonlarca Filistinli adeta balık istifi gibi sıkıştırılmış durumda. Gelen gıda, su, ilaç yardımları engellenmiş, perişan, çaresiz yaşam mücadelesi veren Filistinliler bir yandan da cihat ediyor.
Evet, bu bir Filistin - İsrail savaşı değil, imanla küfrün savaşı. İslam'ın kâfire, zalime karşı ezelî mücadelesi, cihadı.
Bütün Müslüman âleminin önünde büyük bir imtihan var:
Adı Filistin… Adı Kudüs… Adı Mescid-i Aksa…
Kaybetmek ya da kazanmak...
Bu tamamen İslam ülkelerinin gafletten uyanıp bütün imkânlarını kullanarak bu uğurda gayret göstermesine bağlı.
Kudüs ilk kıblemiz...
Mescid-i Aksa, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam'ın,"Burak"la göklere yükseldiği, Cebrail aleyhisselam'ın refakatinde geçmiş nebîleri gördüğü, konuştuğu,ahiret hayatına dair türlü mucizevî hâletle karşılaştığı ve en önemlisi Arş-ı Âlâ'ya çıkarak Kab-ı Kavseyn'de Ru'yet-i Cemâlullah ile müşerref olduğu", Cenab-ı Hakk ile bilmediğimiz bir tarzda mükâleme ettiği "Miraç" hadisesine şahitlik etmiş mübarek mescit.
"Üç semavî" dinin kutsalı deniyor. Semâ ile ilgisi kalmamış, Kur'an ayetleri ile hükmü kaldırılmış, nesh edilmiş diğer bâtıl dinler bizi ilgilendirmiyor. Biz son, tek hak din İslam'ı baz alıyoruz.
Dolayısıyla "Kudüs İslamındır" inancını benimsiyor, bunun haklı davasını güdüyoruz.
Bu mukaddes belde üzerinde yegâne söz sahibi Müslümanlardır.Onlardan başka kimse Kudüs, bittabî Filistin üzerinde hak iddia edemez. Hele hele Arz-ı Mev'ud (vaad edilmiş topraklar) masalının arkasına sığınarak, sayısız Peygamber katletmiş, bozguncu bir millet asla hak iddia edemez.
Tam anlamıyla açık hapishane olan Gazze'de sıkıştırılmış Müslüman kardeşlerimiz Kudüs için, Mescid-i Aksa'yı Siyonist postallarından korumak için cihat ediyor. Bu uğurda canlarını, evlatlarını,eşlerini, kardeşlerini, ana babalarını kaybediyor. Katil Ben-i İsrail'in kullandığı fosfor yüzünden yanmış bebek cesetleri, kimbilir ne çirkinliklere maruz kalan Müslüman kadınlar, şehit olmuş sayısız yaşlı-genç erkek naaşı kolu, bacağı kopmuş yaralılar her gün ekranlardan dünyaya servis ediliyor.Manzara dayanılır gibi değil. Azıcık vicdanı olan dayanamaz. Bunun için ille Müslüman olmak da gerekmez. İnsan olmak yeterli.
"Acı hissediyorsan canlısın. Başkasının acısını hissedebiliyorsan insansın".
Yaşadığımız acıyı ifade etmeye kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sözün bittiği yerdeyiz.
Şimdi söz değil, kınama değil devletler bazında icraate geçme zamanı.
Fakat esefle müşahede ediyoruz ki bu mesele ile de Türkiye'den başka, (esasen sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dan) başka dertlenen yok.
Vicdanlar sukut etmiş, insanî duygular dumura uğramış vaziyette film izler gibi öylece izleniyor.
Ne acı, ne kahredici !
Bu durumda İslam profili taşıyan bütün ülkelerin acilen toplanıp müdahale etmesi, Hilâl'in şanlı sancağı altında birleşip büyük bir İslam ordusu teşekkül edilerek haçlı zalimlere "dur" demesi gerekir.
Madem ki Müslüman kimliğini taşıyorlar, o halde İslam’ın izzetini korumak için müslüman kardeşlerinin imdadına koşmak zorundalar.
Yoksa ruz-u mahşerde, Mahkeme-i Kübra'da bu vurdum duymazlığın hesabını veremezler.
Hülâsâ; Filistin Müslüman toprağıdır. Dağdan gelip bağdakini kovmaya çalışan Siyonist, Ben-î İsrail bir an önce Filistin topraklarını aslî sahiplerine bırakarak terk etmelidir. ABD büyük bir kıta.Orada onlara da yer var, oraya yerleşsinler.
Son söz olarak ;
Ya Rabbi Sen her şeye şahitsin. Sana sığınıyor, Senden yardım istiyoruz. Küfre karşı mücahede eden ehl-i imana, hususan Filistinli Müslümanlara medet et! Onları galip ve mansur eyle! Mukaddes belde Kudüs'ü, lanetlediğin kavmin istilâsından halâs eyle! Filistin'in özgürlüğüne kavuştuğu o mutlu günü bize göster! Ruy-i zemindeki bütün Müslümanları rahmetinle, mağfiretinle kuşat! Küffâra karşı koru!
Senin dininin savunucusu olan ehl-i imanı, zalim kâfirlerin ezmesine fırsat verme, müsaade etme Allahım!
Sen bizim Mevlâmızsın. Göklerin ve yerlerin hâkimi olan Rabbim dualarımızı kabul ve makbul eyle! Senin her şeye gücün yeter.
Amin amin elfü elfi amin