Evliliği Kolaylaştırmanın Yolları

Hüsniye Ünal

Evlilik, iki insanın hayatlarını birleştirdiği, ortak hayaller kurduğu ve birlikte büyüdüğü mukaddes bir yolculuktur.

"Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”

(Rum, 30/21)

“Onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz.”

(Bakara, 187)

Âyetlerde görüldüğü üzere evlilik, Cenâb-ı Hakk'ın insanoğluna bahşettiği lütûflardandır. İlâhi boyutuyla da kutsal bir müessesedir.

Bediüzzaman Hazretlerinin belirttiği gibi; “Tenasülün devamı için, hikmet-i İlâhîye, o fıtrî hizmete bir ücret olarak fıtrî bir meyil ve şevk vermiş.”

Kişi bu fıtrî meyil ve şevki evlenerek helâl dairede yaşayabilir. Harama düşmekten kurtulur.

Ancak modern yaşamın getirdiği zorluklar, artan bireysellik ve değişen beklentilerle birlikte evlilik müessesesine adım atmak göz korkutucu hale gelmiş durumda. "Evlilik zor zanaat" diyenlerin sayısı günden güne artmakta. Halbuki evliliği zorlaştıran insanın bizatihi kendisidir. Gerek İslamî anlayışımızda, gerekse kadim Türk töresinde hiç yeri olmayan, kapitalist sistemin insanları daha fazla sömürmek için dayattığı ve gittikçe dünya zevklerine müptela, hedonist, gösteriş budalası fertlerin âdet-gelenek adı altında nice boş,lüzumsuz, israfa dayalı söz, nişan, kına, düğün törenleri, takılar, eşyalar derken evlilik çok külfetli,altından kalkılamaz bir yük haline getirilmiş durumda.

Oysa Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam: "En hayırlı nikah en kolay olandır," buyurmuştur.

Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin evliliğini bilmeyenimiz yoktur. Müslümanın örnek alması gereken evlilik modeli budur. Ne her biri ayrı bir maddî sıkıntı getiren seromoniler ve ne de yıllarca ödenecek borçlarla alınan, bir çoğu gereksiz, lüks eşyalar... Hiç biri yok.

Burada bir kardeşimizin evliliğinden bahsetmek isterim. Damat ve gelin adayı yukarıda saydığımız törenlere, adetlere itibar etmeden sade bir nikahla evleniyor, dar bir dairede, imkânları nispetinde sünnet olan velime yemeği veriyor, lüks ve gereksiz bütün harcamalardan kaçınarak, ihtiyaçları kadar eşya alıyor, eşya alırken de bütçelerine uygun olanı seçiyor, böylece borç yapmadan, rahat ve kolayca yuvalarını kuruyorlar. Çok akıllıca ve takdire şayan bir davranış değil mi? Manevî yönden de birbirlerine küfüv oldukları için örnek bir evlilik yapıyorlar.

İşte bu örnekteki gibi, evliliği kolaylaştırmak tamamen insanın kendi elinde. Yeter ki İslamî şuur olsun, toplumsal dayatmalara prim verilmesin.

Yeri gelmişken şunu da ilave etmekte fayda var: Evlilikte kararları çiftler alsa da ebeveynlere de büyük görev düşüyor. "Elâlem ne der, benim çocuğum en iyisine layık, olmuşken en iyisi olsun, şu kadar takı, şöyle bir ev, şöyle eşyalar" tarzı istekler işi yokuşa sürmekten, evliliği zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramaz. İlk önce bu maddeperest anlayışı değiştirmek lazım.

Hayat şartlarının fazlasıyla zor olduğu günümüzde maddî konularda ne kadar esnek davranılır, beklenti ve talepler makûl ölçülerde tutulursa evliliğe giden yoldaki en büyük engel kaldırılmış olur.

Toplumda her geçen gün farklı bir adet icat edilmesi, taleplerin sınırlarının genişlemesi daha çok bekar insan, gittikçe azalan nüfus, artan gayr-i meşru ilişkiler vb gibi pek çok soruna sebep oluyor.

Evlilik haramlara karşı bir korunma kalkanı ve bir tahassungâh (sığınak)tır. Bu yönüyle bakıldığında insanın yuvası bir nevî mabedidir. Çünkü orada günahlardan korunur, iç huzuru ile ve teskin olmuş bir nefsle ibadetlerini yapar. Manen sterilize edilmiş bu ortam ancak evlilikle sağlanabilir.

Evlenerek iki dünyasını da kurtarmak isteyen kişinin, gelenek-görenek adı altında maruz kaldığı zorluklar şu misale benzer :

Savaşlarda, insanlar nasıl canını kurtarmak için sığınaklara girerlerse evlilik de, müslümanın ebedî hayatına zarar veren haramlardan korunmak için girdiği bir sığınak, sağlam bir kaledir. Külfet getiren talep ve beklentilerle evliliğin önüne konulan her engel, peşindeki düşmandan kaçıp kaleye sığınmaya çalışan insanın kapıda uzun sorgulara maruz kalması, sayfalar dolusu izin belgesi imzalamak zorunda bırakılmasına benzer.

Evlilik kurumu başta olmak üzere dünya hayatında nizamı sağlamak için indirilmiş olan yüce dinimizin kaidelerini öğrenmek ve yaşamak her müslümanın birinci görevidir. Kulluk, sadece belli başlı ibadetlerin yapılması değil, hayatın her alanında İslamî ölçüleri baz almak, Allahın kanunlarına göre hareket etmek demektir. Ancak bu şekilde tüm dünyevi işler gibi evlilik de kolaylaşır.

İki dünya saadeti için hayatî önemi haiz evlilik kurumunu güçlendirmek, teşvik etmek ve kolaylaştırmak için Allah'ın haram kıldığı israfa dayanan gelenek - görenek belasından kurtulmak, Hablullah'a yani Allah'ın iki sağlam ipi olan Kur'an ve sünnete sarılmak elzemdir.

Bütün sorunların sebebi İslam'dan uzak yaşamaktır.

"Huzur, mutluluk, kurtuluş ve çözüm ise yalnızca İslam'dadır." Vesselam.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.