Evlilik, kadın ve erkek arasında kanun önünde, toplum nazarında ve en önemlisi Yaradan huzurunda fiziksel ve duygusal olarak kurulan bağdır.
Hayatın en özel ve anlamlı dönüm noktalarından biri kabul edilen evlilik, iki insanın ortak bir geleceğe adım atmasıyla başlar.
Güzel duygularla, türlü hayallerle çıkılan evlilik yolculuğunda çiftlerin önüne çeşitli kasisler, bariyerler çıkabilir. Kimi zaman tökezlemeler, düşmeler,çarpmalar, aksaklıklar meydana gelebilir.
Evlilik kurumunda çeşitli sebeplerden meydana gelen çatlaklar bazen hafif hasarlarla atlatılıp, tamir edilebilirken bazen de telâfisi mümkün olmayan bir noktaya gelinebilir ve boşanma kaçınılmaz olabilir.
Boşanma kişilerde psikolojik, sosyolojik, maddî-manevî yıkımlar meydana getirdiği gibi işin bir de hukukî süreci ile uğraşmak daha fazla yıpratıcı etki yapar.
Tek çarenin boşanma olduğu durumlarda, zarar gören sadece kadın-erkek değildir. Çocuklar, aileler, çevre de bundan fazlasıyla etkilenir. Kurulu düzenin bozulması, yeni bir düzen kurmak, bambaşka bir hayata ayak uydurmak oldukça zor ve yorucudur.
Ayrıca boşanma safhasına gelene kadar yaşanılan üzücü hadiseler, kişilerde ömür boyu silinmeyen izler bırakır, ruhunda yaralar açar.
Yani zarar üstüne zarar...
Bu durumları yaşamamak için evlilik kararı alırken efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam'ın tavsiyesine uygun eş seçmeli, evlilikte huzur ve mutluluk için bol bol dua ve tevekkül etmelidir.
Halis niyetle, sünnete ittiba ederek evlilik yapıldığı halde arzu edilen huzurlu - mutlu aile birliği sağlanamazsa, bunu imtihan olarak kabul etmeli ve tahammül edebilecek son noktaya kadar sabretmelidir.
Allah Resulü Aleyhissalâtü Vesselam :
"Allah'ın en sevmediği mübah talâktır."
"Bir kadın geçerli bir sebebi olmaksızın boşanmayı isterse, o kadına cennetin kokusu haram olur, " buyurmuştur.
Şöyle düşünmek lazım : Yıllarca evli kaldığınız İnsanın bütün mahremine vâkıf oluyorsunuz, birlikte özel anlar yaşıyorsunuz. Sonra da boşanıp bir anda iki yabancıya dönüyorsunuz. Birbirini, en ince detayına kadar bilen iki yabancı...
Boşananlar bunun ne kötü bir psikoloji olduğunu iyi bilir.
Tuvalette kullandığı ibriği, gün gelip değiştirmek zorunda kalan Hz. Osman zinnureyn'in (R.A.), aldığı yeni ibrikten hayâ ettiğini, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin sapı kırılan çay kaşığından ayrılırken (saplarını telle tutturup bir müddet daha kullanıyor) , eski bir dostundan ayrılıyormuşçasına hissettiği hüznü düşününce, yıllarını birlikte geçiren, birbirinin varlığına alışan iki kişinin ayrılması ve birbirinin hayatına hiç girmemişçesine iki yabancı haline gelmesi ne acıdır, tahmin etmek zor olmasa gerek.
Evlilik yalnızca bu dünya hayatına hasredilmemiştir. Hayat arkadaşlığı ahireti de içine alan,ebediyete uzanan bir beraberliktir.
Peki, üzerine bu kadar mânâ yüklenmiş, bu kadar kutsiyet atfedilmiş evliliğe neden gereken ihtimam gösterilmiyor? Neden boşanmalar bu kadar arttı? Boşanmaların sebepleri nelerdir?
Günümüzde boşanmaların birinci sebebi, bilhassa sosyal medyanın hayatımıza girmesi ile had safhaya ulaşan güvensizlik ve sadakatsizliktir. Sonra ilgisizlik, sevgisizlik, saygısızlık, iletişimsizlik, malî konular, aileler arası anlaşmazlıklar, eşlerin zamanla değişmesi, aradaki kültürel farklılıkların rahatsız edici boyutlara ulaşması, psikolojik hastalıklar vs… gibi pek çok sebep sıralanabilir. Bunlar dıştan görünen surî sebepler.
Bunlar haricinde, aslında belki de en fazla öneme haiz olduğu halde yeterince dile getirilmeyen sebepler de var.
Meselâ ;
Eşlerin ağız - diş bakımına, beden temizliğine, giyimine dikkat etmemesi, yerken-içerken, konuşurken, oturup kalkarken adabı muâşeret kurallarına uymaması, kullandığı dilin kaba ve küfürlü olması, büyüklerine-küçüklerine davranışlarında, akraba ve komşularıyla ilişkilerinde kırıcı, yüz kızartıcı tavırlar sergilemesi vs… bir çok neden sayılabilir.
Aile terapistleri, evlilikte boşanmaların en büyük sebeplerinden birinin kişisel temizlikteki eksiklik olduğunu, kendilerine gelen sorunlu çiftlerin kahir ekseriyetinin, eşinin kötü kokusundan şikayet ettiğini söylemekteler.
Görüldüğü üzere, kişisel temizlik evliliğin ve eşlerin birbirine olan muhabbetinin, saygısının devamı için hayatî önem taşımakta.
Yine uzmanlar, evliliğin temelini büyük ölçüde cinsel hayatın oluşturduğunu, sağlıklı bir cinsel hayatın evliliğin devamında en büyük etken olduğunu, sağlıklı bir cinsel hayat için de kişisel temizlik ve öz bakımın önemine vurgu yapmaktalar.
Asr-ı saadette sahabeden bir zat, Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam'a gelerek, eşinin boşanmak istediğini fakat kendisinin istemediğini, eşini bu kararından nasıl vazgeçireceğini bilmediğini söylüyor ve yardım istiyor. Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam sahabiye, saçını sakalını düzeltmesini, yıkanmasını, temiz giyinmesini tavsiye ediyor. Nebevî tavsiyeye uyan sahabi bir zaman sonra geliyor ve eşinin ayrılmaktan vazgeçtiğini bildiriyor.
Eşler arasında sadakat, güven, ilgi, iletişim sorunu yoksa bile temizlik ve hijyen problemi, tek başına boşanma sebebi olabilir.
Çözüm:
Eşler birbirlerinden rahatsız oldukları noktaları, beklentilerini açıkça konuşmalı ve bunları gidermeye gayret etmeliler. Birbirlerine nazik ve mütevazı olmalı, evde güç savaşına girmemeliler. Erkek imkanları nispetinde eşinin giyim kuşamına özen göstermeli, toplum içinde özgüvenli olmayı temin eden düzgün, güzel ve estetik giyimden eşini mahrum etmemeli, israf olmayan isteklerini karşılamalı. Kadın da kanaatkâr olmalı, eşinden gücünün üstünde taleplerde bulunmamalı.
Kadın ve erkek her zaman tertemiz olur, mis gibi kokar, birbirine saygılı davranır ve değer verirse ortada sorun kalmaz.
Aslında evliliği yürütmek çok zor bir iş değil. Yeter ki ailede herkes sorumluluklarını yerine getirsin.
Rabbim cümle ehl-i İslam'a sağlık, huzur ve mutluluk dolu cennetâsâ yuvalar nasip etsin.