Macera dolu Amerika
Amerika Amerika
Burası New york Amerika
Evler karıştı bulutlara
Nasıl bir yaşam
Nasıl bir zaman
İnsanlar simsiyah
Kızıl beyaz
Sokaklar basketbol
Müzik ve dans
Nasıl bir yaşam
Nasıl bir zaman
Çayımı yudumlarken, oturduğum kafenin (bir türk girişimciye ait Masal Café) radyosunda çalan şarkıya eşlik ediyor dilim, arada elimle tempo tutuyorum, Türkiye’de olsam hiç dinlemeyeceğim tarz bi şarkı bu, ama şu an öyle hoşuma gidiyor ki, adeta benden, memleketimden bir ses, bir esinti gibi.
Karşımda engin maviliği ve duruluğuyla Atlantik; muhteşem, huzur ve dinginlik hissediyorum okyanusu seyrederken. Aslında hep sevmişimdir maviliğiyle beni cezbeden denizleri. Sokak çocukları haylazlığıyla çığlık çığlık okyanusun üzerinde adeta elim sende oynamakta martılar, bir gelin edasıyla süzülen kuğuları saatlerce izleyebilirim, öylesine zarif ve güzeller ki, adeta bir çok gözün onları izlediğini biliyormuşçasına süzülüyorlar okyanusta. Burası New York…
Sonbaharın son günleri… Ve New York bugün biraz soğuk..
Seviyorum bu şehri. Geniş caddelerini, kısa aralıklarla konumlandırılmış ve şehrin adeta can damarı olan parkları. Evet parklar şehrin orta yerinde, ne zaman istersen kendini bir parkın kollarına bırakabilirsin, sonsuz yeşillik ve dinginlik… Şehir devamlı uyanık, canlı, dipdiri, sokaklarında gezerken gayri ihtiyari gençleştiğini hissediyorsun, damarlarındaki kan daha bir başka akıyor, zira New york’un her bir köşesinde başkaca bir hareket var, 170 çeşit dil konuşulan New York’ta bir o kadar da çeşitli milletten insan yaşıyor. Kültürün, müziğin, sinemanın, sporun, sanatın kısacası her şeyin tadı bir başka, her zaman yeni bir şeyle yeni biriyle karşılaşma ihtimali olduğundan, daima keşfedilmeye açık bir yönü var, sıkıcı ve karanlık metro istasyonlarını dahi sokak sanatçıları ile renklendirdiklerinden belki de cezbediyor insanları.
Size sayfalarca buradan bahsedebilirim, ama hayır, yazdığım hiçbir satır İstanbul’uma olan sevgimi gölgeleyemez..
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar memleketimi özledim ben…
Ah İstanbul, ben sana nasıl hitap edeyim, sen benim sevdiğimsin.
Yollarında bazen avare, bazen hüzünlü, bazen aradıklarımı bulma ümidiyle gezdiğimsin. Kimi zaman trafiğin ruhumu daraltmıyor değil, ama olsun seviyorum seni. Mazimi; günahlarıyla, sevaplarıyla gizleyenimsin.
Vazgeçmediklerim, çocukluğum, gençliğim, evim, ocağım, acılarım, yaşadıklarım yaşayamadıklarımla senin bir avuç toprağında ruhumu teslim edip, Rabbime yürüyeceğim yersin. Elbet bilinmez nerede, ne zaman; lakin sende ölmek isterim.
Anlıyor musun İstanbul, özledim seni. Dünyanın en hareketli ve cezbedici şehrinde de olsam, her yerden sana dönüş güzel. Çünkü sen güzelsin, sende yaşamak bir tutku, sende yaşamak bir coşku, rüyalar şehri İstanbul’um.
Ne kadar isyan edilesi yanların olsa da sende yaşamak bir aşk, hatta vazgeçilmeyecek bir kara sevda bana göre.
Afilli İstanbul’um, sana gelenlerin aklında yer ediyor, düşlerinin bi kenarına takılıp kalıyor, vazgeçilmez oluyorsun.
Evet; her sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanıp İstanbul’un sükuneti henüz trafik kalabalığı ve gürültüsüyle bozulmamışken yürümek, yorulduğunuzu hissettiğiniz an, Çınaraltı'nda bir bardak çay ve simit, en kral kahvaltı sofrasına tercih edilebilir. Ya Kalamış’ın şarkılara nağme olmuş tatlı huzuru, hele sevdalıysanız etekleriniz uçuşurken Moda yollarında veya o ağacın altında, kulağınıza fısıldanacak bir çift sevdalı söz, aşkınızı tazelerken; ruhunuza, gönlünüze nasıl da keyif verir. Çamlıca’ya doğru devam etmeli yolculuğunuz, bütün İstanbul ayağınızın altında taze koparılmış kır çiçeklerinden belki de sevdalınız taç yapar saçlarınıza.
Sonra Aşiyan’da erguvanların güzelliğine bir kez daha aşık olarak yürümelisiniz, Çırağan yolunda ıhlamur ağaçlarının kokusu mest etmeli ruhunuzu, Cadde Bostan’da akasyaların çiçeklendiğini görüp dayanamaz yatarsınız ağaçların altına, çimenlerle kucaklaşırsınız mis gibi ve gözleriniz asılı kalır akasya ağacının dallarına çiçeklerine, nasıl da işveli, cilveli salınırlar bir görseniz, vurulursunuz o nazenin akasya ağaçlarına ve mazi gelip oturuverir gözlerinize, yad edersiniz içli içli geçmiş zamanı, kah gülümsersiniz, kah hüzünlenirsiniz.
Hani İstanbul ya burası yıldızlar bir başka parlar gecesinde. Denizi bir başka berrak, havası pırıltılı, güneşi sıcak, çiçekleri mis kokulu…
Buram buram aşk, özgürlük, insanlık en önemlisi buram buram tarih kokar İstanbul. Kalabalık içinde yalnızlığın kitabını yazarsınız, şair olmanıza gerek yok, İstanbul’u bir kere koklayıp soluduğunuzda ilham perileri uçuşur yüreğinizde, zira İstanbul, binbir gece masallarını kıskandıracak kadar renkli, alımlı, hayal gibi, efsunludur.
Hiç bir şehir için bu kadar şiir yazılmamış, Şarkı bestelenmemiştir. İstanbul hikayeleri öylesine gökkuşağı tadında ve ahenklidir ki; İstanbul olmak istersiniz. Hiçbir memlekete bu kadar methiye düzülmemiştir, şimdilerde gökdelenler İstanbul’umun manzarasını bozmaya çalışsa da, ben Süleymaniye Cami’inde dinlenip, Sultan Ahmet’te güvercinlerle hasbihal edip, Eyüp Cami’inde dua dua ruhumu dinlendirip, Pierre Loti’de gönlümü mis gibi demli çayla şımartıp, Aziz Mahmut Hüdayi Hazretlerinde huşu ile Yasin okumayı severim.
Bazen öyle düşüyorsun ki aklıma, ağlatıcı sevinçlerim sende çoğalıyor, güldüren ıstıraplarım seninle kayboluyor, hayatımda iz bırakan acılarımı unutmamı fısıldıyor kulağıma senin denizinden esen rüzgarlar, adeta "unut, unut ki Bende mutlu olmanın hazzını yüreğinde bin misli hisset." diyor bana...
Ah İstanbul’um bilirim hiçbir şehre benzemezsin, Evliyalar, enbiyalar yatağısın, ve Sen Peygamber (s.a.v) övgüsüne mazhar olmuşsun, (Kostantiniyye (İSTANBUL) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan; onu fetheden asker ne güzel askerdir.) Bu yüzden bu kadar gururlu, bir o kadar büyülü, bir o kadar da eşsiz ve biraz da hüzünlüsün.
Evet canımın parçası İstanbul, yakında ver elini diyeceğim ve sana döneceğim; gecenin sükununda, yalnızlığımın yegane dostu kahvemi yudumlarken seni dinleyip, seninle muhabbet edeceğim usul usul kimseyi uyandırmadan, seherde ruhuma inşirah veren Ezan-ı Muhammedi yankılanırken kulaklarımda, yüreğim titreyecek sevinç ve huzurla, gözlerimden süzülen gözyaşlarım Rabbime olan şükrümü dillendirecek ve ben vatanımda olmanın derin huzuruyla sevdiğim yerde olacağım İnşallah.
Brooklyn / New York