"Şahsiyetini ikmâl et, fazîletlerini kemâle eriştir. Zira sen, cisminle değil, rûhunla insansın."
İmam-ı Gazali (ks)
Yazılı basında okuduğum bir haber gayr-i ihtiyari Elhamdülillah dememe sebeb oldu. Gerçekten Elhamdülillah. Geçtiğimiz senede böyle iç açıcı güzel haberler okumuş ve gerçekten içimi bir sürur kaplamıştı. Artık gençlerimiz bir uyanış içinde. Hele hele göz önünde olup sahne tozu yutmuş, ihtişamlı gece hayatının cazibesini tatmış en önemlisi halkın sevgisini ta içinde hissedip alkışlara alışmış genç sanatçıların huzur ve mutluluğu daha dingin bir yaşantıda aramaları takdire şayan.
Ferdi Tayfur ile Necla Nazır 'ın kızları Tuğçe Tayfur, "İki yıldır aklımdaydı. Bir sabah ezan okunurken bu kararı aldım ve şimdi içim çok rahat, sahneleri bıraktım. Bu camia bana uygun değil. Hani derler ya benim fıtratıma uymuyor diye. Aynen öyle, camianın ortamı, sahne hayatı benim fıtratıma uygun değil. Mutsuzdum, şarkı söylemeyi çok seviyorum ama içinde bulunduğum sanat camiası maneviyatıma çok aykırı. Mutlu değildim bu camiada. Annemle de uzun süre istişare ettim. Babam da sahneleri bıraktığım için mutlu oldu. O da sahne hayatında olmamı istemiyordu. Şimdi oğlum Efe ile daha fazla vakit geçirmek istiyorum. Artık geceleri sahnede olmak yerine onunla huzurlu şekilde uyuyacağım."
İşte bir gencimiz daha günümüzde kayıp bir hazine olan mutluluğa kucak açmış, Aslında gözümüzün önünde bütün endamıyla duran huzuru ve huzurun getirisi mutluluğu çoğumuz göremiyoruz. Mutluluğu nasıl yakalarız diye oturup etraflıca hiç düşünmüyoruz, madden elimizdekiyle yetinirken manen ruhumuzun ne istediği sorusu hiç aklımıza gelmiyor.
Aslında insan ruhunun mutmain olduğu anları hisseder. Yaptığımız bir iyilik, sildiğimiz bir gözyaşı, okşadığımız bir yetimin başı, çaresiz birine dostane uzattığımız bir el; hayatımızın en verimli en huzur verici anlarıdır. İşte çevremize verdiğimiz ışık kadar kendi içimize dönerek nelerden mutlu olacağımızı keşfetmek en büyük zenginliğimiz olacaktır.
Dünya hayatımızı renklendirip nurlandıracak en önemli hususiyet ise Cenab-ı Hakk’ın emir ve yasaklarına uyarak huzura ermek olmalıdır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri;
"Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve feraizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz." Diyerek bize yol göstermektedir.
Bu arada büyüklerimizden duyduğumuz bir serzeniş vardır; “bu gençlik nereye gidiyor” diye; bu gençlik güzele, doğruya, huzura, Rabb'ine gidiyor bence. Hakiki özgürlüğün kapısını bulmuş, bulmakla kalmamış iman anahtarıyla o kapıyı açmış ve medeniyet denilen tek dişi kalmış canavarın pençesinden kendini kurtarma yolunda hızla ilerliyor, yanlış yönlendirmelere meydan okuyan, hür iradeli yürekler yetişiyor.
"Ben çok inançlı bir insanım.Kutsal topraklara gitmeyi çok istiyorum. Allah nasip eder inşaallah." Diyen Tuğçe’ye ve Onun gibi huzuru ve mutluluğu Rabb'ine iltica etmekte bulan herkese bundan sonraki hayatlarında; mucizeleri beklemek yerine, mucizeleri fark etmek nasip olsun inşaallah.