Kur'an okunmak, okunanı anlamak, anladığını uygulamak için gönderilmiştir.
Eğer anlamakta zorlanılıyorsa, ilmimiz-bilgimiz-ferasetimiz veya algımız buna yetmiyorsa, işin erbabından istifade edilir.
Güzel insan, hakiki müslüman, örnek ebeveyn olmanın yolu budur.
Yaşayan Kur'an; güzel ahlak Peygamberinin (s.a.v) tarzı ve tavrı, fiil ve hali, kısaca: Sünnet-i Seniyedir.
Kur'ana yapılan saygısızlık, matbaada basılan kağıda değildi elbette.
İçindeki beyana, ölçülere, müjdelere, ilme, sır ve esrara, dolayısıyla Kur'an müslümanınaydı.
Ha; bu tanıma uymayan kahir ekseriyet, yapılan menfur ve hadsiz davranışa tepki verdi mi?
Evet.
Belki hayli eleştiri de aldı mı?
Aldı.
Miskinlikte karar kılandan tutun, bid'alarî din zannedenden, takvalık zannıyla taassubda karar kılana, taklidi müslümandan tahkiki yaşayana kadar, geniş bir yelpazeye yayabileceğimiz hemen herkes, tepkisini, buğzunu, öfkesini, kızgınlığını kendince gösterdi.
Bu; fıtri idi. Zahirde gözükmese de, batındaki imandı. Vicdaniydi. Kalbiydi. Akliydi.
Bir başka ifadeyle, özde, ruhta, histe var olan Allah inancının dışa vurumuydu.
İnsanı insan eden, kimisini sultan eden iman makamı, nur olur, kuvvet olur, işte o zaman dünyaya meydan okuma cesaretini bulur.
Bu tür olayların ve saldırıların hikmeti, sebebi, niyetinden ziyade, belki de en çok neticesine bakmak làzım.
Umulur ki, müslümanı intibaha getirsin.
Umulur ki, eldeki nimetin-kıymetin farkına varılsın.
Akıbetimiz hayr olsun.