Yaşadığımız ‘Dünya’yı Cennet edemeyen, ahiret yurdunda Cennet umuyor.
Ne yaman bir çelişki?
Güzel ahlak Peygamberinin ümmeti olmakla iftihar ediyoruz etmesine, de…
Güzel ahlaktan git gide uzaklaşıyor olmayı nasıl ifadelendireceğiz peki?
Bir hanım olarak, bir eş ve anne olarak öz eleştiri yapabilirsek eğer, belki kangrenleşen dertlerimize çözüm yolunda ilerleyebiliriz.
Şefkât kahramanlığı ile tanımlanan kadın, toplum profilini şekillendirmede en önemli rolü üstlenmelidir.
Kadının fıtratında, şefkatin makes bulduğu karşılıksız fedakârlık vardır. Bunu tahrip ettiler. Ettirdiler. Ettik.
Evlatlarımızı en iyi okullarda okutmak, en iyi şartlarda yetiştirmek için çabalayıp duruyoruz.
Dünyalarını kazansınlar isterken, ahiretlerini kaybettiklerini es geçiyoruz.
Çocuğum ‘Dünya hapsi’ne düşmesin diye dünya kanunlarına saygılı yetiştirirken, dünya nimetlerinden yararlansın derken, ebedi hapse girebileceği, azap çekebileceği ihtimali için telaş etmiyoruz.
Tertemiz doğan çocuklarımızı bembeyaz kağıt gibi düşünecek olursak, o kağıtlara ne yazdığına dikkat etmek ebeveynlerine düşer.
Bizim hal ve hareketlerimiz onlarda derin ve kalıcı izler bırakacaktır.
“Yalan söyleme” demek yerine, doğru konuşacağız mesela.
İsrafın zararlarını anlatmaktan ziyade, iktisadımızla örnek olacağız veya.
Kadınlarda yer alan ulvi ahlakın bozulmamasını sağlayacak yegane çare, İslam terbiyesi dairesinde yaşamaktır.
Hele gele günümüzde tehlikelerin çığ gibi arttığı, tefessühe kapı açan yüzlerce sanal ortamın çokluğu göz önüne alınırsa bu zaruret daha da önem kazanmaktadır.
Ahlaki dejenarasyon sinsice bünyemize yapıştı.
Açık saçıklık kadını metalaştırdı.
Moda, israf, gösteriş, gayri zaruri ihtiyaçları olmazsa olmaz görmek hastalığı bizi cenderesine almış öğütüyor.
Kadınlara has ve özel latifelerden sıyrılıp, erkek gibileşmeyi marifet sanma zannı değersizleştiriyor.
Yaşadığımız dünyayı, mukaddes kitaplarda tarifini bulunan Cennet’e çeviremediğimiz halde, ebedi hayattaki Cennet’e talip olmak veya ummak kendi kendimizi kandırmaktan öteye geçmez diye düşünüyorum.
Ömrü boyunca sefih, faydasız, kötü ahlak ve günah içinde yaşamış biri ölünce “nurlarda uyusun” temennisi belki geride kalanların mevtanın ardından yapacağı duası olabilir ama, yaşayanların tutunacağı dal olamaz.
Ahiret yurdunda Cennet’e talip olanların, bu dünyada Cennet’e yakışır ve layık ömür geçirmesi beklenir.
Elbette Allah’ın engin rahmet ve merhametini göz ardı etmeden.
O’nun ikram ve iltifatına değer bir hayat sürme niyeti ve gayretini göstererek.