Kur'anın emri dedik, başımıza tac ettik. Ecdadımız bir tek tel saçın, şuh sesin, beden hatlarının mahremiyeti için, yeri geldi canını verdi.
Sesimiz, endamımız yabancıya haram gibi muhafaza edildi.
İster imanın derecesi deyin, ister şartların zarureti, ister gelenek, ister cehalet... Netice itibariyle Kur'ani emrin eda edilişinin basamaklarıydı bunlar.
Oturuşta, duruşta, çamaşır asmakta, evladını sevmekte dahi, bir edeb, bir haya, bir usül vardı.
Globalleştikçe değerler ters yüz edildi.
Bizi bizden çaldılar.
Bizi bizden uzaklaştırdılar.
Bizi bizden çalanlarla mücadele kolay. Düşmanını bilir, ona göre strateji belirler, mücadeleni verirsin.
Amma...
Bizi bizden sandıklarımız kahretti. Bizi yetersiz, daha az dindar görüp-gösterip-psikolojik baskıyla değerlerimize küstüren dünün bağnazları kimyamızı bozdu.
Dün yerleri süpüren pardösü, koca başörtü, o haram, bu günah diyenlerin yanında kendini yetersiz veya günahkâr gören bir nesil yetiştirdik. Takdir, taltif yerine menfi eleştiriler, küçük görmeler, softalıklar, yeni nesili öyle bir çıkmaza soktu ki, imani ve islâmi değerlerimiz, sanki gericilikmiş gibi, sanki medeniliğe aykırıymış gibi muamele gördü.
Esasında bir hiç iken, makamı, parayı bulunca, kimlik edinenlerin, sonradan görme halleri öyle bir noktaya taşındı ki, "dünyevileşmenin" en olmadık, en tehlikeli halinin fotoğrafı oldu.
Dejenerasyon yavaş yavaş, yok yok...o kadar hızlı oldu ki..
Fetöcülük perdesi aralanınca, dün; "helâl olsun, giyimine, hizmetine" dediğimiz sayısız hanımın açılıp saçılmasıyla sarsıldık.
İşte bunlar ve bu gibiler, münafıklıklarıyla bizi aldatanlar utandırdı. Utandırıyor. ????
Yakın tarihte verilen başörtüsü mücadelesinin neticesi, içi boş, ibadetsiz, helâlsiz, kem nazarlara arz-ı endam edilen, bir şıklık ve moda tablosuna dönüştü.
Yakın tanıdığım tesettürsüz genç bir kızın, bazı başı kapalılar hakkındaki ifadesini içim acıyarak paylaşacağım sizlerle:
"Valla Hülya teyze, ben onlar kadar ful makyajlı, estetikli, markalı, şuh, bakımlı, dikkat çekici değilim. Olamam da."
Tesettür mücadelesinin kazanımını, hezimete çevirirken, bu kez daha düşünmeye ne dersiniz?
Allah'ın emrini yerine getirme sorumluluğunun ne kadarında varız?
Vecibeler Allah emri ve rızası içindir.
Şeytanı ve şeytani projeleri memnun etmek için değildir. Olmamalıdır.