Toplumumuzun genel temayülü, zevki belki de eğlencesi televizyondur dersek abartmış olmayız herhalde.
Çünkü okumayı sevmiyoruz.
Hobiler edinmek aklımıza gelmiyor.
Spor benzeri aktivitelere genellikle mecbur kalırsak veya doktor tavsiyesi üzerine başvuruyoruz.
Çoğu insan işini sevmiyor.
Adeta angarya gibi gördüğü işten çıkar çıkmaz evine gidiyorsa. -ki erkeklerin kahvesi, gece eğlencesi yok ise- ilk işi kumandayı eline alıp, saatler boyu televizyon seyretmekten başka şey tercih etmiyor.
Kısaca toplumsal bir ağın içine düşmüş, debelenip duruyoruz.
Hür irade, inanç kararlığı, ahlak ve edeb tercihi konularında kararlı olamayanlar, böyle bir ağın içinde olduğunun ya farkında değil, ya da umursamıyor bile.
Oysa bizi biz yapan yapı taşları korkunç ve sinsi bir abluka altında.
Üzerimize çöktü çökecek ahlaki, edebi, sosyal, kültürel dejenerasyona kim dur diyecek bilemiyorum.
Tehlike büyük.
Bireyler, aileler, yarının emaneti çocuklar bu acımasız çarkın içine atılmış, yavaş yavaş öğütülmekte.
Karşımızda müthiş bir yangın var.
Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâtlarımız yanıyor, imanlar tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmek zorundayız. İmanları kurtarmaya koşmalıyız. O müthiş yangın karşısında bu küçük hadiselere takılıp kalmak, günübirlik veya anlık zevkler peşinde koşmak mesuliyetimizin farkında olmamak nasıl büyük bir vebaldir oysa.
Furya halinde dizilere kapılıp kalan gençler, aileler, çocuklar, kadınlar ve erkekler var.
Lüks ve konforlu hayat özendirilen o dizilerde, dün ahlaka aykırı ne varsa bugün şirin ve masum gösteriliyor.
Konumun islami ve dini yönüne değinmiyorum bile.
Teşhircilikten tutun istismara, özentiden tutun kolay ve haram kazanca, hırs ve israftan tutun gösterişe, ahlaksızlıktan tutun şiddete kadar onlarca çirkinlik evlerimizin baş köşesindeki televizyonlardan yedi yirmi dört uyutmaya - uyuşturmaya - aptallaştırmaya devam ediyor.
Umumi olarak önüne geçemiyorsak, şahsi olarak bir duruş sergilemek gerekiyor demek ki.
Müslüman coğrafyasının hal-i pür melâline bakıp, suçlu arayıp, şikayete hakkımız hiç yok.
Toplu uyanış için ferdi uyanış şart.
Uçurumun eşiğindeyiz.