Dünyada hangi olay meydana gelirse gelsin hemen komplo teorileri havada uçuşur. İsrail’in Gazze’ye saldırısı bile bölgesel ve küresel devletler ve aktörler ile açıklanmaya çalışıldı. Kimine göre işin içinde İran vardı. ABD, Rusya, Çin gibi küresel güçlerin de etkisi analiz edildi. Kimileri de -daha büyük resmi görmüş gibi- Enerji savaşları ve başka jeopolitik denklemlerle açıklamaya çalıştı. İlk etapta kimse insani yönünü görmek ve konuşmak istemedi. Hangi büyük resimle bakılırsa bakılsın sonunda ortada büyük bir katliam olduğunu dünya kamuoyu görmeye başladı.
Dünyadaki olayları sadece siyaset gözlüğü ile açıklamaya çalışınca her şeyi karanlık görebiliyoruz. Bediüzzaman bu durumu şu şekilde izah eder: “Siyah bir gözlüğü takan adam her şeyi siyah ve çirkin görür. Kezalik basiret gözü de nifak ile perdelenirse ve kalp küfür ile peçelenirse bütün eşya çirkin ve kötü görünür...”, “…Bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azap içinde bırakır.” Siyaset ve felsefe gözlüğü olayları bu şekilde gösterip karamsar bir tablo çizip yeis içine düşürebilmektedir. Dindar insanlar dahi siyaset gözlüğü ile veya tarafgirlik ile benzer hatalara düşebilmektedir.
Gazze’de meydana gelen katliamı sadece küresel ve bölgesel güçler ile açıklayınca birçok hakikat gizlenmiş oluyor. Gazzelilerin imanı, tevekkülü, teslimiyeti, sabrı görülmemiş oluyor. Avrupalılar onların imanını ve teslimiyetini görüp iman ederken bizim imanımız ziyadeleşmiyorsa burda ciddi bir problem vardır. Bizim bakış açımızda sorun vardır. Zira iman gözlüğü ile bakan bir Müslümanın bunu görememesi mümkün değildir.
Siyaset gözlüğü ile Gazze’ye bakıldığında sadece ABD, İsrail, Rusya, Çin, İran… gibi ülkeler üzerinden okunacaktır. Halbuki Kainatı yaratan, bütün canlılara hayat veren, insanı halife-i arz olarak yaratan Allah’ın bu denklemin ve olayların dışında kalması mümkün müdür? Kainatta onun tasarrufundan kaçabilecek bir şey var mıdır? İman gözlüğü bütün olayları imani bakış ile okumamızı gerektirmez miydi? Kur’an-ı Kerim’de dile getirilen tarihi olayların hikayeden ibaret olması mümkün müdür? Kur’an-ı Kerim’de geçen tarihi olaylardan ders çıkarmamız gerekmez mi? Kur’an-ı Kerim’de geçen ayetlerden ibret almamız gerekmez mi? Gazzelilerin imanının ve teslimiyetinin Kur’andan geldiğini göremiyor muyuz? Gazze’de mikrofon uzatılan bir çocuk, kadın veya yaşlı hemen Kur’an dan bir ayetle cevap vermektedir. Onlar Kur’an ayetleri ile ayakta durmaktadır. Kur’an’da geçen iman, Sabir, teslimiyet ile ilgili ayetler dillerinden düşmemektedir. Bizler Kur’an’dan ve ilahi ayetlere “MUHATAP” olmaktan o kadar çok uzaklaştık ki onların durumunu sadece şaşkın gözlerle izlemekteyiz. Bediüzzaman’ın verdiği ders, Gazzelilerin sergilediği davranışları şu şekilde özetlemektedir: “Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkiki derslerinin nuruyla ve gözüyle, her şeyde rahmet-i İlahiyenin izini, özünü, yüzünü görüp herşeyde kemal-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemal-i teslimiyet ve rızayla, rububiyet-i İlahiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlahiyeden daha ileri şefkatlerini sürmüyorlar ki, elem ve azap çeksinler.”
Gazze’de olanlardan Allah’ın –haşa- haberdar olmadığını düşünüyor olmalıyız ki her şeyi siyasetle açıklıyoruz. Gazze’de olanları sadece şer olarak görüyoruz. Halbuki şer sandığımız şeylerde dahi hayır vardır. Küresel güçler oyun kursa da Allah hileleri/tuzakları bozanların en hayırlısıdır. Avrupa’dan, Amerika’dan ta Avustralya’ya kadar Gazzelilerin imanına şahit olup iman eden bahtiyar insanları görüyoruz. Avrupa’daki İslami Kuruluşlar Başkanı diyor ki: “Gazze olaylarından önce, İslam’ın bu kadar kabul gördüğüne şahit olmamıştık. Daha önce bir günde en fazla 80 kişi Müslüman olmuştu. Gazze olaylarından sonra, sadece bir ülkede bir günde 400’den fazla kişi Müslüman oldu. Diyor ki daha ilginç olanı ise, bu kimselerin gençler, çoğunluğun da genç kızlar olması. Fransa gibi bir ülkede Gazze olaylarından bu yana 20.000’den fazla genç erkek ve kız Müslüman oldu. Daha önce hiç bu sayıya ulaşamadık… Onlara soruyoruz ‘Neden İslamı seçtiniz? Diyorlar ki ‘Gazze’de yaşananlar sebebiyle… Orada bazı insanlar gördük. Biz Gazze’de Allah’ı gördük. Gazze’de, kendisine hakkıyla ibadet edilen gerçek bir ilah gördük. Orada inancı gördük, Hamdı, şükrü ve sabrı gördük’…”
Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi “Bizi toprağa gömdüler fakat tohum olduğumuzu bilmiyorlardı”.
Bediüzzamanın dediği gibi “Eğer bizi parça parça edip öldürseler; emîn olunuz, biz yirmi olarak öleceğiz, üç yüz olarak dirileceğiz.”
Selam ve Dua ile…